Politikacılar yoksul hayatlardan
kazanırlar ve yine o hayatları sömürerek varolurlar. Bu yüzden de zımnen
yoksulluğu beslerler, yok olmaması için ellerinden geleni yaparlar, zira
yoksulluğu yenmiş bir toplum politikacılardan hesap sorar ve onların önlerinde
eğilmez hatta onları insan yerine de koymazlar koymamaları gerekiyorsa, binaenaleyh
bilhassa kapitalist zihniyetle düşünen ve kapitalizmin taşeronluğunu yapan politikalar
bahusus yoksulluğun anasıdırlar ve onu bitevi doğururlar, doğurturlar, çünkü
onlar kapitalizmi beslemezlerse, kapitalizm de onları beslemez yani yalsız
kalırlar. Ama yoksulluk başa beladır, her şeyini çalar, alır götürür senden
hatta seni bile çalar senden. Keza kompradorlar yoksul hayatlardan kazanırlar
ve yine o hayatların emeğini iç ederek kazanırlar, palazlanırlar, zaten sermaye
dediğin yoksulların, emekçilerin emeğinin terakümünün neticesinde tezahür eden
şey değil midir yani yaşın, terin, kanın, emeğin birikimi değil midir ve bu
şeyleri ortaya koyanlar da yoksullardan yani emekçilerden başkaları mıdırlar?
Programcılar yoksulların yoksul hayatlarının doğurduğu acı neticeleri ekranlarda
pazarlayarak kazanırlar. Öyle değil mi, bitevi yoksul hayatların hikâyelerini
satarak kazanmıyorlar mı, zira daha etkileyici gelmiyor mu insanlara böylesi
hayatlar, duyguları tetiklediği için? Sanatçılar yoksul hayatlardan üreterek
kazanırlar, en çok tutan diziler, filmler yoksulluk üzerine kurgulanmış olanlar
değil midirler ve insanları bir kere ağlatmak, o şeye mutlak anlamda bağlatıp reytingi
katlatmak değil midir? Şeyhler yoksul hayatlardan kazanırlar, öyle değil mi
yani, insanlar yoksulluklarından duygusal olmuyorlar mı, duygusal oldukları
için şeyhlerin hikâyelerine kolayca aldanmıyorlar mı yani akıllarını
kullanmayıp duygularını kullandıkları için ve şeyhlerde direkt duygulara hitap
ettikleri için on ikiden vurmuyorlar mı hedefi ve ele geçirmiyorlar mı?
Aydınlar keza bu yolla kazanırlar, zira yoksulluk edebiyatı yapmak onların
işlerine gelir, bu yüzden de yoksulluğu yok etmek için namuslu bir kavga
vermezler, zira besin kaynaklarını kurutmak istemezler. Çünkü yoksulluk
aldanmayı intaç eder. Yoksulluk çaresizliktir. Çaresizlik çare gibi gördüğü
şeye sarılır ve onu bırakmaz. Ama hiçbirisi de yoksullar için savaşmazlar,
yoksulluğun yok olması adına insanca kavga vermezler. Namussuzdurlar çünkü. İnsan
değillerdir hiçbirisi de. Külfette ve nimette ortak olunsun istemezler. Bitevi
nimetler üzerinde tekel oluşturmak isterler. Bu yüzden de üretebildikleri kadar
yoksulluk üretirler, yoksullar çoğalsınlar isterler ama kendileri de yoksulluk
üzerine nutuklar irad ederek zımnen kudret sahibi olurlar. Hülasa; yoksulluğu
beslerler, büyütürler, yaşatırlar. Zira çok iyi bilirler ki, yoksulluk kendileri
için emsalsiz bir kazanç kapısıdır. Çünkü yoksulluk yok olursa varlık gelir,
varlık gelince aydınlık gelir, aydınlık gelince karanlık sorgulanır, karanlık
sorgulanırsa karanlıktan kazananlar varlık bulamazlar. Çünkü bilincin olduğu
yerde cehalet iş göremez olur ve cehaletin topraklarına sürgün eder kendi
kendini. İşte bu yüzdendir insanların okumalarından, aydınlanmalarından, varlık
elde etmelerinden korkulur. Zira varlık elde eden köleliği reddeder, kula
kulluğu reddeder, köpek gibi yal beklemez kapılarda, soruları olur onun ve
sorgulamalar yapar hayata yönelik olarak. Soru ve sorgu ise varlıklı olan için
tehdittir, tehlikedir. Öyleyse insanları kolayca aldatabilmek, fasılasız
çalıştırmak, okumalarını ve düşünmelerini engellemek için yoksullaştırmak
iktiza etmektedir ve yoksullaştırılır insanlar. Bu minvalde de iki şey daha
vardır çok etkili olan ve etkin şekilde kullanılan; iki çok önemli olgu,
varlıksal olgu, ruhsal ve gövdesel olgu, söyleyeceğim o iki olguyu hatta üç olgu
vardır ve söyleyeceğim. Hak ettiğinizin sizde olmasını istemez misiniz,
yoksulluk yok olsun istemez misiniz, insanlık onuruna seza yaşamak istemez
misiniz, size ait olanın sizde bulunmasını istemez misiniz, mülkünüze el koyanlarını
ellerini kırmak ve sizden çalınan her şeyi geri almak istemez misiniz? Kim istemez
ki? İnsan olan ister!
EKSTRA NOTLAR:
Sizi Halkın Cumhuriyetinden koparan,
ayıran, uzaklaştıran uzun ince yollara girmeyin, demet demet gül kokularıyla sarhoş
olmayın, sözde yenilik nutuklarına inanmayın. Şerefim ve namusumla temin ederim
ki böyle yapmayın. Tezgâha gelmeyin. Derin oyunu bozun. Sizler Halkın
Cumhuriyetinin gölgesine sığının. Çünkü Cumhuriyet Halkındır ve Halk
Cumhuriyetle kurtulacaktır. Tefrika tehlikelidir, esarettir, bitevi
bataklıktır. Tefrikanın sebebi de gücün bölünmesi içindir, zira birleşik güç
korkutur, bu yüzden birleşik gücün muhatapları bölünerek güç dağılmalıdır,
dağıtılmalıdır ve egemenlik sonsuzlaştırılmalı, esaret baki kalmalıdır ama buna fırsat vermemek gerekir.
https://odatv4.com/vid_video.php?id=91AF9