Bir insanın prensipleri olmalı yaşama
dair ve keskin sözler söylemeli gelişen olaylar muvacehesinde, olgular
temelinde yaptığı gözlemler neticesinde, sözlerini söylerken de nesnelliğin
kılıcını kuşanmalıdır. Çünkü nesnellik kılıcı eşit keser ve kimsenin
incinmesine yol açmaz. Ve ikna etmenin biricik önkoşulu da nesnelliktir. Çünkü
nesnellikte torpil yoktur, kayırmaca yoktur, duygusallık yoktur, namusluluk ve
dürüstlük vardır. Zira ya namuslu olacaksın ya da namussuzluğun afişe edildiği
vakit domuz gibi böğürmeyeceksin, zira nesnellik senin pisliğini gizlemek
değildir. Bilakis, böylesi bir şey insanlığa ihanettir. İşte bu sebeple her
konuda nesnel olmaya gayret ederim. Öznelliğin kul hakkına tasallut olduğuna
inanırım. Bu da bendenize göre değil, başta da dediğim gibi prensiplerime
mugayir. Ve kul hakkından ödüm patlar. Dünyada onca nimet var ya, nimetler
birilerinin inhisarında ya, o birleri bir şeyler almadan nimete giden yolu
açmazlar ya, nimete ulaşamazsan da istediğin gibi yaşayamazsın ya, istediğin
yaşamı yaşayamazsan da saygın biri olmazsın ya, işte tüm bu sebeplerle;
birileri istiyorlar ki, yağ çek, şarlatanlık yap, dalkavukça hareket et,
yaranmak namına yalana başvur ve dünya nimetlerinin denizine kolayca atla ve
istediğin şekilde kulaç at o denizde ve ne varsa topla ve kendi havuzuna
boşalt. Herkesin böylesi bir karakteri kolayca sindirebileceğini sanıyorlar.
Oysa ne özel hayatta ne de toplum hayatında böyle bir şeyi yapamam ve böyle yapılmasına
da eyvallah etmem. Her şey dünyalıklar demek değildir ve dünya-dünyalıklar
sonsuz değildir. Çünkü birilerini ağlatarak mutlu olmayı prensiplerime ters
görürüm ve böylesi bir tavrı da lanetlerim. Birileri üzülecek ben gülecem öyle mi,
o gülmek değildir zehrin gülerek boşaltımıdır haddizatında. Zira birileri
ağlarken ben gülemem, o gülüş bir gün hayatımı cehenneme çevirir de donar
kalırım, elim kolum bağlanır da utanç içinde yaşamaya mahkûm olurum. Sesimi
kendim için değil tüm insanlık için söyledim ve yükselttim her daim,
çıkarlarımda tüm insanlığın çıkarlarıyla doğru orantılıdır ve çıkarlarımızı da
çok iyi biliriz. Ne yalnız kazanmak ve de ne de doymak yalnız olarak. Ya hep
birlikte mutlu oluruz ya hiçbir şekilde mutlu olamayız. Bu böyle bilinmelidir,
böyle bilinecektir istenemese de. İşte münhasıran bu sebeple bile bu dünyanın
Sosyalistleri namuslu olmak ve namuslu hareket etmek zorundadırlar ve
ödevlerini de bihakkın ifa etmek zorundadırlar. Zira insanlığın onurlu
insanlara ihtiyacı vardır. Sosyalistler asla bireyci olamazlar, bireyci
düşünemezler ve bireyci yaşayamazlar. Hayır, başka çare var mıdır? Sosyalistler
kapitalizmi yok edecek yegâne insanlarsa (((ki, kesinlikle öyledirler, zira
dünyanın yekpare olarak kapitalist olduğu bir yerde ve her şeyin kapitalizmin
hadimi konumuna geldiği bir yerde başka türlüsü nasıl olabilecektir? Bugün
diliyle kapitalizme hayır dese bile eylemiyle kapitalizme hizmet etmeyen ve her
şeyi de kapitalizme hizmetkâr kılmayan hangi zümre vardır, o vakit dünya nasıl
kurtulacaktır?))), öyleyse Sosyalistle doğru yaşamak zorundadırlar.
ARKEOLOJİK KAZILAR YAPAN MANYAK ADAMLAR:
Barış Pehlivan-Barış Terkoğlu-Murat
Ağırel