İNSAN VE DÜŞÜNCE...

Özgür DENİZ - 18.07.2021

İnsan olan herkesin düşüncelerine saygı duyuyorum ve düşüncelerini özgürce ifade etme haklarını da savunuyorum, hiçbir düşüncenin beyinde kalmaması gerektiğine inanıyorum ve herkesin de yani taraf ayrımı yapmıyorum, kim olursa olsun ve nasıl düşünürse düşünsün düşüncesini apaçık şekilde ifade etmesinden yanayım, zira gizli kalan düşünceler tavassutu ile aldatılıyoruz ve sömürülüyoruz, ki, eğer düşünceler yasaklanıyorsa zararlı olduğu için değil hegemonyaları sarstığı için yasaklanmaktadır, düşünemeyenler düşünenlerden korkarlar ve kimse düşünmesin isterler, bilirler ki kendisi düşünmediği için kendisini sevenler başkalarının düşündüklerini gördükleri vakit kendisinden şüphe edeceklerdir ve kafasının basmadığını fark edeceklerdir, bu ise netameli bir durumdur hangi ve nasıl tür bir otorite olursa olsun onun için, gerek devletsel, gerek kişisel, gerek grupsal vb. ve bunun için yani özgürce düşünmek ve düşündüğünü özgürce ifade etmek ve düşünenlerle özgürce oturup konuşabilmek için yapılabilecek ne varsa yapılması gerektiğine inanıyorum ama böyle yapıyorum diye de insan olan herkesin düşüncelerine katılmak zorunda değilim zira birilerinin düşüncelerini onların düşüncelerine katılmak için dinlemiyorum ve düşüncelerini ifade etme hürriyetlerini böylesi bir duyguyla savunmuyorum, tabi böylesi bir şeye de zorlanmayı tolere etmem, edemem aynı zamanda ve insan olanların düşüncelerine saygı duymam da düşüncelerine saygı duyduğum insanlar gibi düşünüyorum anlamına gelmez ve saygı duyduğum için de böyle bir anlam çıkarıp sende saygı duyduğun insanlar gibisin türünden itham etmeye yeltenmekte şerefsizlik ve soysuzluktur. O zaman bu dünyada konuşacak kimsenin kalmayacağı aşikâr değil midir? Niye böyle söylüyorum? Çünkü burası Türkiye ve bu ülkede birisine saygı duyduğun zaman seni ondan sanmak ve seni ona göre değerlendirmek marifettir. Birinin sevmediği biriyle oturdun mu, konuştun mu, hemen sen de ondan oluverirsin bir anda ve bu elektrik gibi dağılıverir ve anında damgayı yersin. Çünkü düzeysizliğin olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve düzeysizlik, elektrik gibi yayılımcılığa maliktir. Birilerine farklı gelen biriyle oturup konuştuğun vakit hemen seni de onunla aynı görmek büyük bir beceriymiş gibi algılanıyor ve böyle bir şeyi becerdiğimiz içinde kendimizle gurur duyuyoruz, ne ahmakça bir gurur. Hepimiz duymuşuzdur, gerek devlet tarafından tecziye edilmiş, gerekse toplum tarafından farklı algılanan insanlar için; sakın onlara yaklaşmayın diye söylendiğini. Oysa böyle bir şey nasıl kabil olabilir? Her insanla otururum, konuşurum, teati yaparım ve böyle yaptığım için onlardan olmam, belki de insanlarla hep birlikte en doğruya ulaşmak için oturup konuşuyorumdur. Ki, zaten böyle bir niyet bilindiği için böylesi bir eylem netameli olarak algılanıyor ya, çünkü herkes birbirine düşman gibi baksın, kimse kimseyle oturup konuşmasın, kimse kimseyi dinlemesin isteniyor. Çünkü insanlar birbirleriyle oturup konuşurlarsa ve her beyin bir düşünce üretirse, nihayetinde de gerçek ortaya çıkarsa, herkes aynı anda aydınlanacaktır ve bu ise birileri için tehdit ve tehlike teşkil edecektir. Oysa bundan devlete ne, başkasına ne yani kimin kimle oturduğu, konuştuğu, teati yaptığı? Özgür bir insanım ve hayatıma dair kararları kendim veririm, kimsenin kulu değilim. Velakin böyle yaptığımız için yani başkalarını dinlediğimiz ve onların haklarını savunduğumuz için de onlardanmışız gibi algılanıyoruz. Böylesi pislik bir dünyada yaşıyoruz maalesef. Zira bendeniz konuşmaktan yanayım, kim olursa olsun, nasıl düşünürse düşünsün konuşmaktan yanayım. Herkesle oturur konuşurum, fikir paylaşırım, çünkü gerçeği arıyorum ve bir gerçeğim varsa ondan herkes haberdar olsun istiyorum. Zira konuşmazsam anlayamam, anlayamazsam analiz edemem, analiz edemezsem nesnel olarak değerlendiremem, değerlendirme yapamazsam isabetli çıkarımda bulunamam ve nihayet karanlığın kör kuyusuna düşerim ve bir daha çıkamam. İcap ediyorsa bir vahşiyi bile dinlerim, niçin vahşi olmuştur, hangi koşullar da yaşamıştır, niçin böyle bir karar vermiştir, ne istemektedir de alamamaktadır, tercihinde haklı mıdır bilmek isterim. Bu demek midir ki, bendeniz da vahşiyim? Ulan pislik, şerefsiz, soysuz nasıl böyle bir yargıda bulunabilirsin? Böyle yapmadıkça it gibi sürünerek yaşamaya mahkûmuz. Zira konuşmayı engelleyenler, konuşma engelliler üzerinden kazanmaktadırlar. Kimse bizim üzerimizden kazanamamalıdır, buna fırsat vermemeliyiz. Konuştuğum insan bana fikrini anlatır, ben ona anlatırım, birbirimizin fikrinden olmak, birbirimizin fikrine katılmak zorunda değiliz ve fikirlerimizi zorla kabullendirmek zorunda da değiliz. Zaten aklı olan insana galip gelmek, ikna yoluyla kabildir, icbar yoluyla değil. Zaten büyük insanlarsak, oturur, konuşur ve teati yaparız, sonra insanca ayrılırız ve tekrar bir araya gelir yine oturur konuşuruz. Birbirimize fikrimizi kabullendiremedik diye bir daha konuşmayız diye bir şey yoktur, zaten o zaman insan değilizdir ve sömürülmeye, sürünmeye de layığızdır. Çünkü behemehâl konuşmak zorundayız, birbirimize fikrimizi kabullendirmek için oturmuyoruz ve konuşmuyoruz ki, muhabbet olsun, olgular ve olaylar üzerinde teati yapalım diye oturup konuşuyoruz. Bilakis karanlığın içinde yaşamaya mahkûm oluruz. Aklımızı kullanmak zorundayız, kullanmayacağımız aklı da çöpe atmak zorundayız. İnsan, aklıyla insandır; aklı olmayanın hayvandan farkı nedir, hatta hayvan ondan daha muteberdir. Lütfen korkmayalım, biraz cesaret, daha fazla cesaret, oturmak, konuşmak, dinlemek, paylaşmak gerçeği daha güçlü kılacaktır ve gerçek güçlü olunca özgürlük güneşi doğacaktır.  

Tarih: 18.07.2021 Okunma: 413

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?