Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Devletimiz, ekonomik olarak dünyanın en büyük 20
ekonomisi arasında…
Dünyanın en güçlü 5 ordusundan biri bizim ordumuz…
Tarihin en büyük imparatorluğunun mirasçısıyız…
Coğrafyamız, jeopolitik ve jeostratejik olarak
muhteşem bir üstünlük bahşediyor.
Memleket, siyasî olarak 6 senelik tek parti ve tek
başbakanın istikrarlı yönetimi altında… Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakan
dünyanın en iyi tanıdığı liderlerinden… Her hafta; ikisi birden, ya ecnebi bir
devlete gezide veya başka devletlerden konukları var… Dışişleri Bakanı
neredeyse ülkede hiç durmuyor, boyuna uçuyor. Ayda en az birkaç kere uluslar
arası toplantıya ev sahipliği yapıyoruz veya bu içlerinden biri, 2’si veya 3’ü
birden yabancı bir ülkedeki toplantıya katılıyorlar.
Nitekim bu baş döndürücü diplomatik atakların
semeresi alındı; Türkiye Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliğine seçildi. Bu görevi de 01 Ocak
2009 tarihinde başladı. Bu göreve kolay seçilemiyorsunuz. Yüzlerce ülke oy
veriyor size. Bu bile ülkenin dünyada ne kadar itibarlı olduğunun bir
göstergesi!
Dünya
liderleri, bilhassa başbakanımıza çok saygı gösteriyorlar ve onu ziyadesiyle
seviyorlar.
* * *
İtibarlı bir ülkenin vatandaşı olmak tabii ki gurur
verici bir duygu… İtibarınız varsa, hayat sizin ve çevrenizdekiler için daha
kolay, daha hoş, daha eğlenceli olur. Meselâ, itibarınız varsa daha kolay kefil
bulursunuz, size hürmet edilir, sıkıntılı durumlarda yardımınıza koşan çok
olur. Siz birine yardım etmek isterseniz sözünüz geçer. Diyelim ki, bir
yakınınız başka birisi tarafından zor durumda bırakılmış, araya girerseniz
sizin hatırınıza, yakınınızı rahat bırakırlar.
* * *
Aynı durum devletler ve milletler için de geçerli.
Ama bizim “devletin itibarında” bir
terslik var. Meselâ; bu itibarlı devletin vatandaşları, “ülkemizi ve liderlerimizi
pek seven başta ABD ve AB ülkelerinin
“vize” işkencesine maruz kalıyor. Vatandaş, ülkemiz bu kadar itibarlıyken
biz niçin bu vize eziyetini çekiyoruz”, diye soruyor ama bir cevap alamıyor.
Haydi, vize işkencesini kanıksadık, alıştık, diyelim…
Fakat soydaşlarımıza ve din
kardeşlerimize yıllardır yapılan eziyetler, vahşetler karşısında şu ülkemizin
itibarı neden kendini bir türlü göstermiyor?
İsrail
Başbakanı, Türkiye’de ağırlanıyor,
iki başbakan, “görüşme süresi rekoru”
kırıyor. Bu nasıl bir sevgi ve itibar
ki, görüşmeden 2 gün sonra, İsrail, din kardeşlerimizin üzerine bombalar
yağdırıyor? Yüzlerce insan ölüyor, binlerce kardeşimiz yaralanıyor.
İsrail Başbakanıyla bizim Başbakanın 5,5 saatlik rekor görüşme süresi
kafalara takılıyor.
Allah Allah, acaba ne konuştular?
İsrail tarafından zaten abluka altında ölüme mahkûm
edilmiş olan Gazze’de vahşet
sürerken, Başbakanımız savaşı, daha doğrusu İsrail’i durdurmak için bölge
ülkelerine geziye çıkıyor. Sayın başbakan, kuş misali uçuyor. O uçarken, kendisiyle
rekor görüşme yapan başbakanın ülkesi, havadan yaptığı vahşeti yeterli
bulmayıp, minicik bölgeye karadan da giriyor. Bu da az geliyor, denizden de
ablukasını daraltıyor ve gemilerle de Gazze’yi bombalıyor.
Dünyanın kendisine
hayran olduğu Başbakanımız ise uçmaya devam ediyor.
İyi ki ülkenin itibarı var, diye düşünüyorsunuz.
İyi ki büyük bir ekonomimiz ve güçlü bir ordumuz var!
İyi ki, diyorsunuz!
* * *
Üstatlardan
Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir. Ağrı
ile aynı işi görür, zira ağrı da vücutta bir arıza olduğunu haber verir.
Önceki
yazılar