İşte bizim büyük insanlar olmamızın ve
oradan da yüce bir topluma vasıl olmamızın önünde ki en büyük handikap küçük ve
kör noktalara takılıp kalıp bunun da büyük başarılara giden yolumuzu
tıkamasıdır. Çünkü gerçekten çok basit ve küçük düşünüyoruz, bu yüzden de büyük
hamleler yapamıyoruz. Alışmışız bir hayata öylece gidiyoruz, yanlış mı
yapıyoruz, doğru mu yapıyoruz hiç düşünmüyoruz, sormuyoruz, sorgulamıyoruz. Oysa
çok farklı insanlar, çok farklı bir toplum olabiliriz. Birbirimizi yemekten
birbirimize yol açamaya, el vermeye ve birlikte yürümeye vakit bulamıyoruz. Kahrolsun
ki öyle bir bireyselleşmişiz ki, gözümüz kendimizden başkasını görmüyor, böyle
olunca da hep bencil düşünüyoruz ve her şeyi kendimiz için düşünüyoruz. Zira
biz buralara yani öznel dünyamıza dikkatimizi verirken arka planda çok büyük
değerler, yaşamlar, başarılar bırakıyoruz, hülasa; hayatı tam anlamıyla
ıskalıyoruz. Oysa bizim küçük noktalara takılıp kalacak ve orada yaşayacak ne
vaktimiz, ne enerjimiz, ne de lüksümüz yoktur ve olamaz da. Ama işte işin içine
dünya menfaatleri girince gözlerimiz kararıyor, basiretimiz bağlanıyor,
gönüllerimiz etkisiz kalıyor ve birbirimizden nefret ediyoruz, birbirimizin
kuyusunu kazıyoruz, birbirimizi anlamamak adına içimizde derin bir mücadele
veriyoruz, birbirimizin önüne barikat oluyor, birbirimize yafta vuruyoruz,
birbirimizi düşürmek için çabalıyoruz. Ama zevahire bakınca da bizden daha ala
Türk kim vardır, Müslüman kim olabilir diye caka satmaktan da geri durmuyoruz.
Ya Türklük ve Müslümanlık böyle bir şey ya da bizden ne Türk olur ne de
Müslüman, hatta hiçbir halt olmaz, zaten olmuyor da, bocalayıp duruyoruz
bataklığın içinde ve pislik içinde yaşıyoruz. Lafla peynir gemisinin
yürüyeceğini, yaşadığımız hayatla tarihin tekerleğinin istediğimiz yönde döneceğini
sanıyoruz. Bir türlü katalizör olamıyoruz, bilakis sünger olarak kalmaya
eyvallah edebiliyoruz. İşin özü bizler laf cambazıyız ve laf insanıyız, bizden
bir halt olmaz, olacağı da yok. Hiçbir zaman sözün ve eylemin insanı
olamıyoruz. Boş konuşmaya, eylemsiz dua etmeye, ağır abilik yapmaya teşneyiz.
Maddeyle itibar kesbedeceğimizi sanıyoruz ahmakça, ne büyük bir ahmaklık. Ama
böyle yaparak ne kadar yol kat ettiğimizi ya da kat ettiğimiz yolun bizi nereye
ulaştırdığını kim söyleyebilir? Biz akıllanır mıyız? Valla hiç sanmıyorum. Âlem
gidiyor Mersin’e biz gidiyoruz tersine. Bizim oğlan bina okur, döner döner yine
okur; işte bizim halimiz budur. Bizden gerçekten hiçbir şey olmaz, köle olur
ama kabul eden olursa oluruz onu da. Bizlerin büyük insanlar olmaya ne
isteğimiz var ne de buna matuf bir çabamız ve böyle bir şeye de sonsuz uzağız.
Biz görüntü insanlarıyız, özümüzde hiçbir şey yok. Tabir caizse ve sert
olmazsa; giydirilmiş odun kütüklerinden bir gram farkımız yoktur, dışımız
görkemli ama içimiz kof! Ve bundan da gayet memnunuz, veyl olsun varlığımıza!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...180...
Özgür DENİZ - 24.07.2021
Tarih: 24.07.2021
Okunma: 432
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. Hakkı Cengiz
25.07.2021 - 14:15
"Birbirimizi yemekten birbirimize yol açamaya, el vermeye ve birlikte yürümeye vakit bulamıyoruz."... "Ya Türklük ve Müslümanlık böyle bir şey ya da bizden ne Türk olur ne de Müslüman,"... "Lafla peynir gemisinin yürüyeceğini, yaşadığımız hayatla tarihin tekerleğinin istediğimiz yönde döneceğini sanıyoruz." Bu harikulade yerinde tespitlere başka ne eklenebilir ki? Kalemine sağlık, can kardeşim. Selâmlar...
Özgür DENİZ
25.07.2021 - 16:16
Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle sonsuz teşekkürler ve bilmukabele inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Derin saygılar selamlar inşaAllah. Maalesef bu topraklarda yaşamak çok zor ve acı veriyor. Keşke daha başka türlü olsaydı her şey.