Yaz aylarının ortası, Temmuz ayının
sonlarındayız. Hava sıcaklığı gölgede 40 derecenin üzerinde, üstelik nem oranı
yüksek ve yakıcı bir rüzgar.
Yazımızı bitirmiş yayınlamaya hazırlanırken
ülkemizin dört bir tarafından yangın haberleri gelmeye başladı. Yangınlar
Muğla-Bodrum’dan, Milas’a, Marmaris’e, Antalya-Manavgat, Gazipaşa,
Mersin-Bozyazı, Aydıncık, Silifke, Tarsus, Adana-Kozan, Hatay, Kilis gibi
sıralanıp gidiyor. Bu yangınların birkaç noktada birden çıkmış olması,
genellikle Adana-Antalya sahil yoluna yakın yerlerden başlaması, akla bir
sabotaj, içeriden ve dışarıdan destek alan bir ihanetle karşı karşıya
kaldığımızı gösteriyor. Bu bir yangından öte adı konmamış bir savaş.
Devlet tüm imkanları ile yangınları kontrol
etmeye, söndürmeye ve mal, can kayıplarını en aza indirmeye çalışıyor. Yangın
bölgesinde yaşayan halk da elinden geldiği ölçüde devlete yardım ediyor.
Arazinin çok engebeli, ulaşımı zor ve çabuk tutuşan çam ormanlarından meydana
gelmesi, havanın aşırı sıcak yönü belli olmayan rüzgar, yangın söndürme
faaliyetlerini zorlaştırmakta ve yangının daha geniş bir alana yayılmasına
neden olmaktadır. Birçok bölgede yangının yerleşim yerlerine sıçradığı,
köylerin, mahallelerin yandığı, mal ve can kayıplarının olduğu haberleri
geliyor.
Umarız ve dileriz ki, devam eden yangınlar
en kısa zamanda kontrol altına alınır ve söndürülür. Vatandaşın kayıpları
karşılanır. Yanan yerler ağaçlandırılır.
Bu sene bakanlar kurulu kararı ile kurban
bayramı tatili 9 güne çıktı. 16 Temmuz Cuma günü mesai bitiminden, 25 Temmuz
Pazar gecesine kadar devam eden kurban bayramı tatili ve iki senedir devam eden
korona yasak ve kısıtlamalarının kademeli olarak kaldırılması, her alanda büyük
bir hareketliliğe neden oldu. Sıcakların da etkisiyle büyük kentlerden turistik
bölgelere, küçük kentlere ve kırsal alanlara doğru yoğun bir insan ve araç
trafiği yaşandı. Şehirlerarası yollarda kilometrelerce araç kuyrukları oluştu. Ege,
Akdeniz, Karadeniz kıyıları ve iç bölgelerde turistik yerler yerli ve yabancı insan
seliyle coştu. Kış aylarında üç beş kişinin yaşadığı köyler, mezralar,
yaylalarda araç ve insan sesleri birbirine karıştı. İstanbul, Ankara, İzmir,
Bursa, Konya, Adana gibi sanayileşmiş, kalabalık kentler adeta boşaldı. Bu
kentlerde cadde ve sokaklar, parklar, plajlar, Suriyeli, Iraklı, İranlı, Pakistanlı,
Afganistanlı, hatta Afrikalı göçmen ve sığınmacılara kaldı. Muğla, Antalya,
Aydın gibi turistik yörelerin nüfusu 3-5 katına çıktı. Ama bayram sonrasında bu
defa büyük kentlere doğru tersine bir göç hareketliliği yaşandı.
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de
iki senedir korona salgını devam ediyor. Salgını önlemeye ve bitirmeye yönelik
alınan tedbirlerin, yasak ve kısıtlamaların, hatta aşılamanın birçok ülkede bir
işe yaramadığı görülüyor. Korona tespit edilen hasta sayısı ve can kayıpları
beklenenin çok üzerinde çıkıyor. Salgının üçüncü, dördüncü, beşinci dalgalarını
yaşayan ülkeler var. Bu nedenle birçok ülkede yeniden kısıtlama ve yasaklar geri
gelmiş bulunuyor. Ülkemizde de, Temmuz ayı başında kalkan bazı yasak ve
kısıtlamalara geri dönüleceği konuşuluyor.
Bir süredir çarşıda, pazarda, cadde ve
sokakta, düğün ve derneklerde korona salgınının simgesi haline gelmiş maske ve
mesafe kuralının çoktan unutulup gittiği, insanların her şey yolundaymış gibi
rahat hareket ettiklerini görüyoruz. Elbette sıcak yaz gününde maske takmak bir
işkence. Kabul, ama insanları birçok hastalıktan koruduğu bilinen maske ve mesafe
kuralının ortadan kalkması, insanların iç içe, sırt sırta bir arada bulunması,
kucaklaşması, öpüşmesi korona için uygun bir ortam oluşturuyor. Bu nedenle
korona tespit edilen hasta sayısı, bir ay içinde 5 binlerden 20 binlere çıkmış
bulunuyor.
Temmuz ayı başından beri yasakların
kademeli olarak kalkması nedeniyle fırsat buldukça çevrede gezip, dolaşma, gözlem
ve inceleme yapmaya devam ediyoruz. Korona yasaklarının kalkması, uzun bayram
tatili, ekonomik anlamda büyük bir hareketlilik ve canlılık yaratmış. Gerek
sosyal medyada, gerekse basın yayın organlarında dile getirilen ekonomik sorunların,
sıkıntıların, fakirliğin, yoksulluğun, yokluğun, “öldük, bittik” feryatlarının
aksine, turistik tesislere bakıyorsunuz tıka basa dolmuş. piknik alanı ve
mesire yerlerinde adım atacak yer kalmamış, Yollar, cadde ve sokaklar, köyler,
yaylalar her türden araçtan geçilmez hale gelmiş, pazaryerleri, AVM’ler,
mağazalar, alışveriş merkezleri kadın erkek, genç yaşlı insanlarla dolup taşıyor.
Bu sene ülke genelinde satışa çıkan 5
milyon kurbanlıktan 3 milyon 700 bin kurbanlık satılmış. Birçok kişinin vekâlet
usulü ile yurtiçinde veya dışında kurban kestirmesi, çoğu kişinin korona
salgını nedeniyle ekonomik sıkıntı içine düşmesi kurbanlık satışları önemli
ölçüde etkilemiş. Geçen yıllarda olduğu gibi kesilen kurbanların kelle, paça,
karın, bağırsak ve derilerinin çoğu yerde çöpe gittiğini gördük. Bunlar da
toplu olarak düşünülürse önemli bir kayıp, ayrıca çevre kirliğini etkileyen başka
türlü bir konu.
Bitirelim,
Geçmiş kurban bayramınızı kutlar, sağlık,
esenlik, huzur dolu günler dileriz.
Hoşça ve sağlıcakla kalın.