Boş boş konuşmak, gevezelik etmek,
cerbeze yapmak, değiştirme iradesi ortaya koymadan tenkit etmek ve mevcudu
tolere ederek bitevi eksiklerden dem vurup güya hoşnut değilmiş görüntüsü
vermek herkesin işine geliyor (((zaten tüm bireysel ve toplumsal hastalıkları
kapitalizm gibi bir ur üretiyor ama yine aynı hastalıklı yapının içinden
çözümler üretiyoruz ve çare olacağını düşünüyoruz, oysa sistemin kendisi hasta
zaten, sistemi değiştirmeden sistemin ürettiği hiçbir hastalığa çare bulmak
kabil değildir, uğraşlar beyhudedir ve yalandır))). Tabi bunu yapabilmek içinde
ilk evvelinde olmazsa olmaz önkoşul ise; kirlenmiş, uyuşmuş, afyonlanmış,
köhnemiş, tefessüh etmiş zihniyetlerin değişmesi iktiza etmektedir. Zira
zihniyet değişmezse, sistem nasıl değişecek? Öyle ya sen değişmezsen dünyanı ve
dünyayı nasıl değiştireceksin? Birilerinin böylesi bir şeyi doğru bulmadığını,
tolere etmediğini ve böylesi bir yolun dışında bir yol tuttuğunu izah etmek ise
tepki çekiyor. Çünkü sistem zımnen herkesi tehdit ediyor. Hangi hadle, hakla,
vicdanla, adaletle, ahlakla? Herkes ne yapıyorsa aynısını yapmak gibi bir
zorunluluğum, sorumluluğum mu var? Kim söylüyor bunu? Kendin dilediğince konuş
ve yaşa ama bana gelince sus ve otur öyle mi? Lütfen şerefli olalım. Küçücük
bir öneriden de korkacak kadar aciz, zayıf ve zavallı isek o zaman defolup
gidelim bu dünyadan, yaşamayalım daha iyi. Korkuyorsan yaşama, savunamayacaksan
düşünce peşine düşme. Bir düşünce serdedilir, ortaya konur, tüm boyutlarıyla tetkik
ve tahlil edilir, çözümlemesi yapılır, doğruysa tolere edilir, yanlış
reddedilir. Ama bir düşünceyi cerh etmeye cesaret edemeyipte yasaklamaya ve
dilleri suskuya mahkûm etmeye yeltenmek alçaklıktır. Güçlerimizle değil, lütfen
kafalarımızla savaşalım. Şayet ihtiyaç olursa ve şartlar, koşullar gerektirirse
kılıçlarla da vuruşmak niye olmasın, elbette birbirimizle değil hepimizin
düşmanlarıyla ve o düşmanın şahı olan kapitalizmle, korkmak ve korkakça yaşamak
için gelmedik ya bu dünyaya ve dahi baki de değiliz ya burada. Ya şöyle dünyayı
izleyin bi lütfen, hareketleri izleyin bi lütfen, yani şok olmamanız kabil değil,
şok olursunuz, utanırsınız, iğrenirsiniz, bu nasıl böyle olabilir dersiniz.
Niçin böyle oluyor? Çünkü zihniyetlerimiz bozuk, çürük ve kokuşmuş. Hiç
olmayacak yerde, hiç olmayacak bir hareket yapılıyor ve utanmadan, sıkılmadan,
onursuzca ve hayâsızca o hareketi savunabiliyoruz. Çünkü yürüyen cenazelere
dönüşmüşüz, duygumuz tükenmiş, düşüncemiz iflas etmiş.
EKSTRA: AHMET
TAKAN, YILMAZ ÖZDİL, HÜSNÜ MAHALLİ: bunlar ne menem yazarlar acaba ya,
ne saçma sapan şeyler yazıyorlar, aklı donduracak şeyler, bol keseden
sallıyorlar sanki, SON ÜÇ YAZILARINDA
resmen saçmalamışlar, mutlaka
okursanız sizde göreceksiniz, ha elbette düşünce özgürlüğünü savunuyorum,
herkes sonsuz hürriyetle düşüncelerini ifade edebilmeli ama bende düşüncemi
özgürce ifade edebilmeliyim yani saçmalamışlar deme hürriyetim var.