Bakınız, kapitalizm bir egemen olmuş
pir egemen olmuş, kendisi hasta olduğu hatta hastalıkların membaı olduğu için
insanlığı da hastalandırmış ve hastalıklardan besleniyor ve hastalandırarak var
oluyor. Bekası, bireysel ve toplumsal hastalıkların daim ve kaim olmasına
merbuttur. Çünkü mikrop hastalıklı bir vücutta yuva yapar ve vücut hasta
oldukça da oradan kopmaz. İşte bu sebeple de kendi kültürünü yaratarak ve
yarattığı kendi kültürüne mütenasip kurumlar üreterek ve o kurumlar eliyle de
istediği tarz da ve tonda yeni insanlar üreterek ve ürettiği insan tipiyle de
insanlığı kontrol ederek kendisine güçlü darbeler indirilmesinin önüne geçmiş.
Hatta fasılasız hastalık üretmiş ve ürettiği hastalığı da insanlığa
bulaştırmış, hasta insanlar var etmiş. Bugün insanlar öyle bir hastalanmışlar
ki, hastalıklı hallerinin iyi halleri olduğu sanacak kadar hastalanmışlar, bu
yüzden de hastalıklarından kurtulmayı ölmek gibi telakki eder olmuşlar. Yani
kapitalizm uru insanlığın ciğerlerine, damarlarına, yüreğine, beyninin
derinliklerine, kanlarına işlemiş. Devletler ve sistemler zaten onun ürünü gibi
bir şey ve onun parasıyla ayakta duruyor. Dini de, devleti de, kuvveti de
pençelerinin arasına almış ve istediği gibi şekil verip insanlığın önüne
koymuş. Din de, devlette, kuvvette bugün kapitalizm denilen, insanlığın tam
göğsüne yerleşmiş devasa urun hizmetindedir ve ona hizmetten de bir türlü
terhis olamamaktadır. Bunu çok iyi idrak etmek iktiza ediyor, çünkü uyanmamızın
önkoşulu budur, bilakis uyumaya, uyutulmaya ve sömürülmeye devam ederiz. Hastalıkları
üreten yapının kendi içinde çözümler arar dururuz alıkça. Ya Tanrı aşkına, aynı
sistem içinde kalarak o sistemin ürettiği sorunları, hastalıkları yok edebilir
miyiz? Böyle düşünen kafa nasıl bir kafadır lütfen, kafa mıdır hatta?
EKSTRA:
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/turkiyeyi-zayif-gostermek-1590231
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/ayse-sucu/yuregim-yaniyor-bagislayin-beni-6569245/