Bizler, gerçekten, korkuyoruz. Çünkü gerçekler,
bizim, nasıl sefil, rezil, cahil olduğumuzu yüzümüze vuruyor ama bizler yalan
perdesiyle o gerçeği görmemeye çalışıyoruz. Oysa gerçeğin üstüne üstüne
gitmeliyiz, cesaretle, inançla, inatla yapmalıyız bunu. Çünkü başka türlü
uyanmamızın imkânı yok. Ya düşünün ki, en olmadık zamanda, asla ve kata
olmayacak, olmasının gerçekten bir utanç vesilesi olacağı hareketi yapanı
tolere edebiliyoruz. Hani utanmıyorsan dilediğini yap diyor ya peygamber,
utanmıyor, utanacak yüzü yok, kalıbına bakınca eyvallah ama özüne bakınca tam
bir arsız, saf bir pislik ama biz utanmadığı için dilediğini yapan böylesi
türlere eyvallah edebiliyoruz. Niye? Çünkü zerre farkımız yok diye, bir
milimlik farkımız olaydı böyle yapmazdık yani dilediğini yapan utanmazın o
kirli ve kara yüzüne tükürürdük. Niye korkuyoruz ki gerçekten? Bizi kendimize
getirecek, bizi özgür kılacak ve bizi biz kılacak şeyden niçin kaçıyoruz? Özgürlüğü de, adaleti de, ahlakı da, vicdanı
da yalan öldürüyor. Yalan mahvetti bizi ve mahvediyor da ama hala yalan
söylemeye ve yalana inanmaya devam ediyoruz. Yalan rüzgârlarında hallaç pamuğu
gibi savruluyor hayatlarımız. Yalanlara teşne oluşumuz nedendir böyle? Önümüze
bal konuyor yemiyoruz ama zehir konuyor içiyoruz. Biz celladına âşık kurbanlar
gibiyiz. Hepsi de varıp alışılmış yaşamlara istinat ediyor emin olun. Yani
bizim bir an evvel büyük insanlık devriminden önce ve acil olarak bir zihniyet
devrimi yapmamız ve bizi mahv-ı perişan eyleyen alışılmış yaşamın kıskacından
kurtulmamız şarttır yoksa zaten ardı sıra gelecek devrimi yapabilecek durumumuz
da olmayacaktır. Komprador pezevenklerin kurup, yönetip, oynadıkları oyunun
zavallı seyircileri gibiyiz. Niçin seyirci olarak kalıyoruz, sahanın tam orta
yerine inip oyuna müdahil olmak varken? Çünkü göz göre göre haksızlık yapılıyor
ve sen sahanın dışında kalıp münhasıran bağırdığın müddetçe hiçbir şey de
olmayacak, çünkü orada kalarak bağırmaya devam edeceğin biliniyor her ne olursa
olsun müdahil olmaya tevessül etmeyeceğin görülüyor. Ki, bizden de bu isteniyor
ve bekleniyor zaten. Git çık meydana durmadan bağır ama sakın ola ki bir şey
yapmaya yeltenme yoksa yanarsın deniyor. Peki, biz hep böyle korkarak mı, sefil
ve asalak olarak mı yaşayacağız? Gidip dönüp oturacak mıyız? Bizi göz göre göre
aptal yerine koyuyorlar hala anlamıyor muyuz?
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...193...
Özgür DENİZ - 07.08.2021
Tarih: 07.08.2021
Okunma: 281
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
İ. Hakkı Cengiz
07.08.2021 - 19:04
Sevgili Kardeşim, ne diyeyim! Her biri yumruk ağırlığında cümleler! Sorgulamayan, sorgulayanı sevmeyen bir topluluk payidar olabilir mi? Bir yığın! Bununla beraber bu yığını sorgulayan senin gibi kalemlerin varlığını bilmek, görmek insana ümit veriyor. Kalemin hep keskin olsun. Dualarımla. Selâmlar...
Özgür Deniz
07.08.2021 - 19:46
Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle ciddiyetimle sonsuz teşekkürler ve bilmukabele saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Varolun sağolun inşaAllah. Böylesi bir dünyada çok acı veriyor hayat ama direnmeye çalışıyoruz. Derin saygılar selamlar inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey.