Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Aklım yeni ermeye başladığı devirlerde Kıbrıs’tan katliam haberleri gelirdi. Makaryos ve Grivas’ın elebaşılığını yaptığı
Rum’lar Türkleri öldürüyordu.
Çocuk yüreğimle onlara üzülürken, Ortadoğu’dan Arap kardeşlerimizin
İsrail saldırılarına uğradığı, yenildiği haberlerini almaya başladık.
Biraz daha büyüyünce öğrendik ki, milyonlarca
Müslüman Komünist rejim altında
ezilmekte.
Sonra, en az 50 milyon soydaşımızın yüzyıllardır Çin’de esir olduğunu öğrendik.
Gençliğimde, İsrail Araplarla barışır gibi oldu fakat
Filistin üzerindeki baskılar, katliamlar
o gün bu gündür sürüyor.
Sene 1979’u gösterdiğinde Sovyet Rusya, Müslüman Afganistan’a girdi. Savaş yıllarca
sürdü. On binlerce Müslüman katledildi. O talihsiz ülke Ruslar’dan kurtuldu, ABD’nin eline düştü.
1980’li yıllarda Bulgar
hükümeti, ülkesindeki 2,5 milyon Müslüman’a akıl almaz eziyetler etti.
Bunlardan 1,5 milyon kadarı Türkiye’ye göçmek zorunda kaldı.
Avrupa Birliği üyesi Yunanistan, oradaki Türklere
öteden beri baskı yapıyor, en tabii temel haklarından mahrum ediyor.
Tarihler 1990’ları gösterdiğinde Doğu Bloku yıkıldı. Biz bu sayede dindaşlarımız ve soydaşlarımız
kurtuldu diye sevinirken, Avrupa’nın
göbeğinde Boşnak katliamı
başladı. Yüz binlere varan Bosnalı kardeşimiz
katledildi.
Aynı tarihlerde, Kars’ın,
Iğdır’ın hemen ötesinde Azerî
kardeşlerimiz Ermeniler tarafından katledildi. Karabağ ellerinden alındı ve o günden beri 1 milyondan fazla Azerî “sürgün” vaziyetinde hayatlarını idame ettirmeye
çalışıyorlar.
Yine 1990’lardan beri, Kafkaslarda, başta Çeçenler,
milyonlarca Müslüman Rusların büyük baskısı altında…
Afrika’daki
Müslümanlar üzerinde baskılar,
ambargolar, ülke işgalleri, iç savaş körüklemeleri hiç bitmiyor.
Irak, 1991 ve 2003’te, ABD tarafından iki defa işgal
edildi. İkinci işgal halen devam ediyor. Bu işgaller esnasında milyonlarca Müslüman öldü,
milyonlarcası yaralandı ve sakat kaldı.
* * *
Şurada, sadece son 45–50 yılda Müslümanlara yapılan
zulümleri, katliamları yazmaya çalıştım. Muhakkak ki, unuttuklarımız vardır.
Haber alamadıklarımız vardır.
Müslümanlara yapılan bunca baskıyı, zulmü, katliamı
nasıl değerlendirmek lâzım?
Dilimizde bir tabir var; “dünyayı başına dar etmek!” Şu bir “deyim.” Birisine sıkıntı vermek, çaresizlik içinde bırakmak gibi durumlar
için kullanıyoruz. Fakat İslâm âleminin içinde bulunduğu hâle bakarsak; hem mecazî anlamıyla, hem de kelimenin tam
manasıyla dünya Müslümanlara dar ediliyor.
* * *
Biz, bu dünyada her insana, hatta her canlıya yer olduğuna
inanıyoruz. Sadece Müslüman’ın değil, Hıristiyan’ın da, Musevi’nin de, ateistin
de yaşama hakkı olduğunu savunuyoruz.
Dünyanın nüfusu şimdiki kadar değil, bugünkünün
birkaç katı bile olsa, onun toprak ve kaynakları bütün insanlara yeter. Bu
dünya üzerinde herkese yer var.
Anlaşılıyor
ki, İslâm düşmanları bizimle aynı fikirde değiller.
Acı olan İslâm âleminin paramparça görüntüsü ve
bunları görememesi!
* * *
Üstatlardan
SEL GELİYOR!
Sömürü, medeniyet kılığına bürünmüş,
Sarılmış “evrensel”e, “global”e, “küresel”e.
İştahları kabarmış, dağlar gibi taşıyor,
Sürüklenecek sanki bütün yer küre sele…
Ekrem Şama
Önceki
yazılar