Devlet gücünü arkana al, hususi arabana kurul, şoförüne emret yürüt, bakış atsan danışman belirsin karşında, kallavi maaşta cabası olsun. Her gittiğin yerde başköşe sana ayrılmış olsun, hayat bedava zaten (((hem de yekpare sülalenle birlikte))) ama iş hesap vermeye gelince kıvırtmaya yelten. Oh ne ala memleket değil mi? Kardeşim bir iş yapıyorsan niye yaptığını, bir yere oturuyorsan niye oturduğunu ve oturduğun yere niçin ve kim için oturduğunu ve dahi kimin oturttuğunu bileceksin. Bilmiyorsan def olup gideceksin. Kimsin sen ya, kendini ne zannediyorsun? Babanın koltuğuna oturmuyorsun ve babanın çiftliğini yönetmeye talip olmuyorsun ya. Benim koltuğuma oturuyorsun ve bana hizmet için oturuyorsun ve dahi benim irademle, tercihimle, ellerimle oturuyorsun. Elbette ki hesap soracak olanda benim ve soracağım da, sen de cevap vereceksin, vermek zorundasın, vermek zorunda olduğunu bileceksin. Bilmiyorsan da her türlü sözü sineye çekeceksin. Ne yani, sen ağa biz maraba mıyız; sen efendi biz kölem miyiz; sen Tanrı biz kul muyuz; sen sahip biz köpek miyiz? Herhalde bunu bilerek talip olmuşsundur oraya, şimdi bilmemezlikten gelemezsin. Çünkü politikaya atılmak, amansız hesap kitabın ortasına atılmaktır. Attığın her adımın, giydiğin her elbisenin, yediğin her lokmanın, söylediğin her sözün, her hareketin hesabını vereceksin. Oraya bir elin yağda bir elin balda yaşamaya, bana ait olanı çalmaya gitmiyorsun, bana hizmet etmeye, bana ait olanı benim için harcamaya ve beni yaşatmaya gidiyorsun. Yoksa sen kimsin ve niçin sana ihtiyacım olsun? Sen yaşa ben öleyim öyle mi, dileğin böyle mi? Kim sunacak sana böylesi bir şeyi? Yediğin içtiğin zehir olurda burnundan gelir biliyor musun? Oranın hesabının kolay olduğunu mu sanıyorsun? Milyonlarca insanın teri, yaşı, kanı, emeği saklı olan hazinenin anahtarını eline alıyorsun. Öyleyse o anahtara canın gibi sahip çıkmalı ve gerektiğinde sorulacak soruların cevabını ve yaptıklarının hesabını verebilmelisin, o anahtarı vermemeli ama canını vermelisin icap ediyorsa.

YORUMLAR