Bir balona havayı haddinden fazla basarsanız yahut bir araba tekerine aynı şeyi yaparsanız ne olur? Bir kediyi kaçışı kabil olmayacak şekilde bir köşede kıstırsanız nasıl bir sonuç alırsınız? İnsan psikolojisi ve toplum sosyolojisi de böyle bir şeydir işte. Bu yüzden denge ve mizan her zaman, her yerde, her şartta ve koşulda olmazsa olmaz olandır, birlik ve beraberliğin teminatıdır, huzurun önkoşuludur. Dengeyiz bozar, mizanı kaçırırsanız her şey şirazesinden çıkar ve kaos olur. Bu sebeple her daim aklıselimle, teenniyle, sağduyu ile hareket etmek gerekir ki, sonra çırpınışın faydası olmaz. Ne son pişmanlık fayda eder ne de ahmakça nedamet gözyaşı dökmek çare olur. Zira insanın bünyesi bellidir ve hayvanın olduğu gibi insanında bir onuru vardır ve onura müdahale tahammül edilemez raddeye yükseltilmemelidir. İpin ucu bir kaçarsa bir daha tutmak kabil olmaz. Zira böylesi bir şey fıtrata da mugayir değil midir zaten? Haddinden fazla şiddetin de gayede ki hikmeti yok ettiği söylenip durmaz mı toplumumuzda? İnsanların taşınamayacak şekilde nefretle doldurulması olumlu netice vermez, tıpkı balonda olduğu gibi. Zira bir yerde patlama olur ki, o patlamanın şiddetinin derecesi de kestirilemez. Binaenaleyh, kitaba kulak vermeliyiz ve kitaba göre davranış içinde olmalıyız. Tabiatın kanunlarına riayet etmeliyiz. Yaklaşımlarımız, hitaplarımız, müdahalelerimiz hepsi yasaya mütenasip olmalıdır. Ki, birimize değil hepimize ait olan ortak bir yurttayız ve hepimizi kuşatan kanunlara tabiyiz. Denge ve mizanı gözeterek hareket etmeliyiz. Zaten millet olabilmiş, erdemli ve medeni toplumların göstereceği davranış tarzı da bundan başka şekilde olmaz, olamaz, olmamalıdır. Aklın yolu birdir ve her vicdan mutlaka doğruyu söyler. Vicdan, insanın içinde ki Tanrı sesidir diye boşuna denmemiştir.

YORUMLAR