Dünya da münhasıran iki taraf var;
tanımlamanızı nasıl yaparsanız yapınız bu değişmez yani isteseniz de değişmiyor
ve siz mutlaka iki taraftan, sınıftan birine düşüyorsunuz. Beyniniz patlasa,
ciğeriniz çatlasa aksi kabil değil, olmuyor yani olmuyor. Bunlar; müstekbirler
ve mustazaflar, zalimler ve mazlumlar, ezilenler ve ezenler, kompradorlar ve
emekçiler, köleler ve efendiler, burjuvazi ve proletarya. Hangi boyuttan
bakarsanız bakınız, ne kadar reddedip yeniden üzerinde düşünürseniz düşününüz,
ortaya bu resim çıkıyor ve siz hayatı bu resme göre yorumlamadıkça ve kendinizi
bu temelde konumlandırmadıkça ve sorunlara çare ararken bu gerçeği baz
almadıkça belirsizliğin açmazında kıvranmak zorunda kalacaksınız ve elde
edeceğiniz hiçbir şey de olmayacaktır. Dünya da dehşetli bir oyun var ve biz bu
oyunun iç yüzüne bigâneyiz ama oyunu kuranlar ve tüm köprülere, geçitlere tuzak
hazırlayanlar bizleri ekarte etmiş değiller. Çünkü oyunun kaderini belirleyecek
olanlar, oyunda etkisiz elaman olup sünger işlevi gören bizleriz. Bu bilindiği
içinde, bizleri oyun dışına atıp yapacağımız şeylerden bihaber olmaktansa,
oyunun içinde kalıp ne yaptığımızın göz önünde olması tercih ediliyor. Zira bir
nevi yapılanlara karşı tepkimiz ölçülüyor, neye nasıl tepki vereceğimiz
belirleniyor ve ona göre eylem yapılıyor. Bizi hassas noktamızdan yakalıyorlar
ve elimiz kolumuz bağlı kalmamızı sağlıyorlar. Ama servete ve kudrete egemen
olan taraf, bunlardan yoksun olan tarafa her zaman galip gelmiştir ya da
zevahire göre böyle bir karara varabiliyoruz. Bizler yaşamayı ve insan olmayı
talep ettikçe, karşımızda duranları mutlaka ilgilendireceğiz ve böyle olunca da
oyunda kalacağız ama edilgen olarak kalacağız. Ne vakit, yaşamak kavgasından ve
insanlıktan vazgeçtik ve karşımızdakilerin köleleri olmayı benimsedik işte o
gün unutulduğumuz hatta oyundan atıldığımız gün olacaktır. Çünkü artık bizim
kaderimize yön verecek bir vasfımızın kalmadığı aşikâr olacaktır. Bizler durduğumuz
yeri bilmedikçe, hareketimizin istikametini tayin edecek bilinçten de mahrum
kalacağız. Bu yüzden yerimizi hiçbir zaman unutmamalıyız, ne yaptığımızı, niçin
yaptığımızı ve yaptığımızı kim için yaptığımızı bileceğiz. Kim olduğumuzu,
nerede durmamız gerektiğini, görevimizin ne olduğunu unutursak tükenmemiz
kaçınılmazdır. Biz neye sahip olursak olalım köleyiz, kendi kararlarımızı
kendimiz alamadığımız ve kendi kaderimizi kendimiz çizemediğimiz müddetçe
köleyiz. Ezilenlerin sınıfında ve safındayız, bu yüzden yerimizi bilecez ve
yerimize göre hareket edecez, bilakis her zaman sürünmekten başka opsiyonumuz
yoktur.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...221...
Özgür DENİZ - 05.09.2021
Tarih: 05.09.2021
Okunma: 300
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.