İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...232...

Özgür DENİZ - 16.09.2021

Tüm dünyada ki en büyük tehdit ve tehlikelerden ikincisi şudur; devletler de tahrip ve tahrif edilmişlerdir ve asli fonksiyonlarını icra etmekten mahrumdurlar. Devlette, tiranların elinde oyuncak olmuştur, onların istediği gibi kullanabileceği basit bir araç derekesine irca edilmiştir. Bugün devletlerin halkla ilintileri kalmamıştır, halk toprağında devletin babalık imajı yok edilmiştir. Devlet bugün tiranların yemliği ve külahı olurken, mazlumların ise sırtlarından inmeyen sopası olmuştur kanunları vasıtasıyla maalesef. İnsanlık nasıl dinle korkutulup uyuşturuluyorsa, devlet tavassutu ile de korkutulup sindirilmektedirler. Oysa ne dinin görevi böylesi bir şeydir, ne de devletin. Ama şimdi ikisi de insanlığın tepesinde birer heyula gibi durmaktadırlar maalesef ve bu da bizatihi dine ve devlete egemen olanlarca kotarılmış ve insanlığın başına musallat kılınmış netameli bir felakettir. Böylesi bir şey gerek dinin gerekse devletin eceli olacaktır. Gerçeği söylemekten korkalım ve gerçeği yalan ile örtelim mi? Ya ikisi de bir an önce layık oldukları yerde konumlanmalıdırlar ve ödevleri istikametinde koşullanmalıdırlar ya da acıdır ki, ecellerini beklemekten başka çare yoktur. Bugün devlet dediğimiz kudretin otağında kompradorlar ve tiranlar istedikleri gibi at oynatırlarken, mazlumlar ise yetim çocuklar gibi bakmaktadırlar ve dahi içli içli ağlamaktadırlar. Bugün ne acıdır ki, devlet kudreti diye bir şey yoktur, münhasıran tiranların inhisarlarına girmiş ve sindirme, korkutma, yok etme aracı haline gelmiş basit bir mekanizma vardır. Böylesi bir şey ise tolere edilebilecek bir şey değildir. Bugün ihanet eden herkes özgürdür ama sadık olanlar ise tutsaktır. Bu yürekleri yaralayan, beyni şoka uğratan bir yaradır. Yemin ederim bunlar hakikattir. Gerçeği bilmek ya da bilmek için mücadele etmek suç mudur? O zaman suçluyum! Hayatım boyunca hakikati söyledim, son nefesime dek söyleyeceğim, söylemekten imtina etmeyeceğim, korkmayacağım ve şayet hakikati haykırmak şerefsizlikse, suçsa, günahsa, hainlikse, teröristlikse, evet bendeniz hepsiyim yan, şerefsizim, suçluyum, günahkârım, hainim, teröristim ve bunu yüce gönüllükle ittihaz ediyorum. Vesselam!

 

EKSTRA:

 

YALAN MI, GERÇEK Mİ?

 

Bireysel olarak gerçekten merak ediyorum, zira bendenizi de ilgilendiren, içine alan, kendine çeken bir mevzu, istesem de istemesem de böyle. Ya yalanlanmalıdır ve kafalar, kalpler teskin edilmelidir ve şüpheler giderilmelidir ya da yapılan yanlış doğrulanmalı ve bu karar isticalen gözden geçirilmelidir ve dahi derhal geri dönülmelidir bu azim ve şedit yanlıştan. Ki, umalım ki yalan olsun, zira doğru olması rencide edicidir, gönülleri öldürücü ve kafaları oynatıcıdır. Malumdur ki, söylentilere göre Rıdvan Dilmen isimli şahıs TRT’den yıllık 8,5 milyon TL alıyormuş ve bu azim ve şedit adaletsizlik üzerine konuşuyoruz. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan tüm insançocuklarının TRT’si. Yalansa sorun yok. Gerçekse, bu gerçek olamaz, asla ve kata olamaz, olmaması iktiza eder. Çünkü olmaz yani, sebebi de olamaz bunun bu yüzden, yani nasıl olamaz denilemez, çünkü olmaz bu, olamaz, olmamalıdır. Benim hakkım böyle peşkeş çekilemez. Benden yapılan kesintiler böyle savrulamaz. Paran bu kadar çoksa kesinti yapmayacaksın benden kardeşim, paran yoksa da bu kadar kolay saçıp savurmayacaksın. Orası babanızın çiftliği değil, verdiklerinizi babanızın kasasından vermiyorsunuz. Öyleyse birilerine bir şeyler verirken bin düşünüp bir karar vereceksiniz hatta gerekiyorsa bana soracaksınız. Boş beleş şeylere garibin, yetimin, emeğiyle geçinenin hakkı harcanamaz, harcayamazsın kardeşim. Kimse sormasa da bunun hesabını ben sorarım, karşılığı olur mu, olmaz belki ama çendan sordum derim, hakkımı aradım derim, yüreğim hafifler, beynim durulur. Harcanıyorsa sözümü esirgemem. Herkes haddini bilecek ve neyi nasıl yapacağını öğrenecek ve dahi neyi nasıl yaptığının da farkında olacak. Yemin ediyorum böyle bir şey gerçekse, iğrenç ve tiksindirici bir şeydir ve Tanrı bunu lanetler. Ne yani hakikati haykırmayayım mı? Hakikat değilse de buyurun yalanlayın yüreğiniz yeterse, beyniniz kifayet ederse. Neyse…

Tarih: 16.09.2021 Okunma: 385

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ. Hakkı Cengiz

18.09.2021 - 08:00

"Böylesi bir şey gerek dinin gerekse devletin eceli olacaktır." Nitekim olmaktadır. Baş döndürücü iletişim imkânları, dijitalleşme süratle ecellerini getirmekte... TRT ve Rıdvan... Kimsenin seyretmediği koca devlet kanalı... Lâkin para çok... Halkın parası... Saçıp-savurmak o kadar kolay ki... Eline, diline sağlık can kardeşim. Sormaya, soruşturmaya devam. Selâmlar...

özgür deniz

18.09.2021 - 09:19

Her bir bireyin haddini bildiği gibi, devlette haddini bilecek. Tanrı''m olmayan her şeye haddini bildireceğim bildirmem gerekiyorsa. Bizler köle değiliz bu vatanın öz çocuklarıyız ve kaynaklarından da eşit ve aidl olarak istifade etmek zorundayız. Hakkımı yşiyene ve yedirene zehir zıkkım ederim kim olursa olsun farketmez. Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle sonsuz teşekkürler saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Aynı duygu ve düşüncelerle kalben bilmukabele. Derin saygılar selamlar.