İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...233...

Özgür DENİZ - 17.09.2021

Oysa dinde benimdir devlette ve benim olanın üzerine, benden olmayanlar ve benim olana ihanet edenler ve benim olanın vasıtasıyla beni tutsaklaştıranlar ve hakkımı gasp edenler çökmüşlerdir, çöreklenmişlerdir. Ve bu çöküşe mutlaka bir nihayet verilmelidir, iktiza ediyorsa verdirilmelidir, bu geri püskürtme behemehâl neticeye ulaştırılmalıdır, bilakis bu şekilde hayat süremez, kendi vatanında parya doğup parya ölemezsin. İşte bizim asıl kavgamız, bizim olanları behemehâl tekrar geri almak ve bize ait kılmak, kendimiz için kullanmaktır. Bu dünyada ki mutluluğumuzun, onurlu ve güzel yaşamlarımızın vasıtaları olarak kullanmaktır bu iki olguyu da. Çünkü bunların ikisinin de ancak dirilerimize fayda sağlıyorlarsa bir anlamları olacaktır, yoksa ölülerimiz bunlardan medet beklemeyeceklerdir. Bunlar beni yaşatmak için vardır, ben bunlar uğruna ölmek için var değilim ve münhasıran bunlar uğruna ölmek için yaşamalıyız gibi abuk sabuk bir yanılgı bizleri perişan etmektedir. Bunlar bize sezdirilmeden bizden çalınan ve tüm hayatları kontrol etme gücüne malik olan iki derin olgudur ve derinlikleri ölçüsünde tesir gücüne maliktirler. İkisi de insanlığı korkutarak, uyuşturma ve sindirme işlevi görmektedirler şu anki konumlarıyla. Bizler bu iki olguyu da düştükleri konumdan kurtarmak ve yükseltmek istiyoruz, insanlığın da bunlar vasıtasıyla yükselebilmesi için. Çünkü bunların düşmüşlüğü, insanların da düşmesini tevlit etmektedir zımnen. Bugün insanlığı dekadanlaştırmaktan başka yaptıkları hiçbir şey yoktur bu iki olgunun, korku ve uyutma yoluyla. İnsanlık bu iki olguyu inhisarlarına geçiren tiranlar muvacehesinde naçardır, bitaptır, gizlenmektedir. Oysa insanlık ortaya çıkmalı, meydana atılmalı, biz buradayız demelidir ve işin gerçek yönünde insanlık bu iki olguyu inhisarlarına geçiren ve insanlığın başına bir tezgâhta bin çorap ören tiranlara korku salmalıdır. Bugün insanlığın ölücanlara dönüşmesinin yegâne müsebbipleri bu iki olgudur, gördükleri işlev sebebiyle. Gerçeği söyleyince itham ediliyor, hainlikle damgalanıyorsunuz. O zaman gerçeği gizleyenler kimlerdir bir onları tarif etseniz olmaz mı? Madem gerçeği ifşa etmek günahtır, suçtur ya gerçeği yalanla örtmek, gizlemek, yok etmek nedir? Pezevenkliğin lüzumu yoktur soysuzlar, namussuzlar, haydutlar, domuzlar. Ya da madem böyle, öyleyse buyuralım iki olguyu da asli mahiyetleri minvalinde müzakere edelim. Yetiyor mu yüreğiniz, kifayet ediyor mu beyniniz? Ki, var mı yürek, bulunur mu beyin?

Tarih: 17.09.2021 Okunma: 334

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

i. Hakkı Cengiz

18.09.2021 - 08:05

"bunların ikisinin de ancak dirilerimize fayda sağlıyorlarsa bir anlamları olacaktır, yoksa ölülerimiz bunlardan medet beklemeyeceklerdir." İşin özü bu... Bize dayatılan hep kabuk, hep kabuk... Hep saptırma... Var ol can kardeşim. Selâmlar...

özgür deniz

18.09.2021 - 09:20

Maalesef öyle saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey maalesef. Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle benliğimle sonsuz teşekkürler saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Aynı duygu ve düşüncelerle kalben bilmukabele. Derin saygılar selamlar.