İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...234...

Özgür DENİZ - 18.09.2021

Bakınız dünyada ki gelişen tüm olaylar, büyük gerçekleri gizleyen, örten olaylardır. Hepsi de dünyada ki asli mecralarından inhiraf ettirilmiş bu iki olgu vasıtasıyla yönlendirilmektedir yani din ve devlet. Bizler bir şeyler oluyormuş gibi algılıyoruz gözlerimize gösterildiği kadarıyla ama olan biten hiçbir şey yoktur. Her şey görüngüden ibarettir. Bizler sanki bir hareket varmış gibi, bir şeyler oluyormuş gibi duyumsuyoruz ama yok öyle bir şey. Sadece serap görüyoruz. Münhasıran aynı merkezden yönetilen, yönlendirilen ve aynı merkeze hizmet eden devasa bir insanlık kitlesi vardır monoblok hale gelmiş dünya üzerinde. Devasa insanlık kitlesi, kendilerini aldatan, uyuşturan, uyutan, korkutan, ezen, sömüren bir avuç tirana ve onların güdümünde ki yeryüzüne dağıtılmış tirancıklara hizmet etmektedir. Haddizatında ne dinler vardır, ne devletler, ne de milletler vardır. Böyledir diyenler yalancıdırlar. Zaten her şey bu halden çıkıp çoktan tekliğe geçiş yapmışlardır. Filhakika, dinde, devlette, millette, ülkede tektir ama insanlığın uyanmaması için ayrılarmış gibi ve her şeyin yine kendine ait bir kitlesi varmış gibi yansıtılmaktadır. Hayali sınırlar gerçekmiş gibi sunulmakta ve olgularda algı yanılgısına yol açmaktadır, nihayetinde de herkes sanki kendi böylesinde ve kendisi olarak yaşıyormuş gibi hareket etmektedir ve gizli sömürünün nesnesi olmaktadır. Böylece daha da büyük felaketlere kapı aralanmaktadır. Haddizatında dünya bugün, insanlığın ve dahi her şeyin yok olma pahasına kıyamete zorlanmaktadır. Yeryüzü yok oluş için bir deneme masası konumundadır. Şeytanın çocukları tiranlar boş durmamaktadırlar. Keşke insan özgür olabilseydi, gerek beyniyle, gerekse gönlüyle, kim bilir hangi saklı gerçekler halk toprağına, insanlık sofrasına dökülüverecekti. Kim bilir, belki bir gün! O gün mü? Belki yarın, belki yarından da yakın…

 

KREDİ

 

Kredi, hayatın katı bir gerçeğidir. Vahşi ve kahpe kapitalizmin de can suyudur. Kabul etsekte, etmesekte böyledir bu. İstenmeyen ama istenilmek zorunda kalınan bir şeydir hem de hayatları dehşetli derece de daraltmasına rağmen. Bugün milyonlarca insan kredilerin mengenesinde çırpınıp durmaktadır. Keşke gereksinim duymasalar da insanlar talep olmasa ama hayatın ekonomik yüzü acımasızdır ve bazı zamanlarda insanı kendine çekmektedir. Zira hayatın tekerini döndüren ve hayatın her yönünde mutlak belirleyici olan ekonomidir. Çünkü kimse Rıdvan Dilmen denilen şahıs gibi yıllık SEKİZ BUÇUK MİLYON TL almıyor herkesin ortak hazinesinden yani herkesin terinin, kanının, yaşının, emeğinin aktığı ortak hazineden ve de krediye yönelmek zorunda kalıyorlar mecburen. Şeylerin ekonomisini anlamadan gidişatını ve olaylaşma boyutunu asla anlayamazsınız. Ekonominin akış yönü şeylerin de akış yönünü de tayin eder. Gerçeği değiştiremezsiniz, yaşanan gerçeği hiç değiştiremezsiniz. Sömürülerek süründürülen insanların yaşadığımız dünyada yegâne sığındığıdır adeta kredi denilen illet. Hele güvenin sıfırlandığı bir dünyada maalesef bankalar güvenilir bir liman haline gelmişlerdir. Ve kahir ekseriyetle muayyen bir hayat standardında yaşayanlar için can simidi gibi bir şeydir kredi, acı ama gerçek budur. Kusura bakmayalım ama bugün insanlar kredilerin tutsağıdırlar ve hayatları ipotek altındadır. Zımnen insanlık bankalara mecbur bırakılmaktadırlar ve kredilere mahkûm edilmişlerdir. Dünyada amansız ve acımasız gizli bir sömürü vardır ve insanlar, istenilen yönde hareket etsinler diye dehşetli bir kıskaca alınmaktadırlar ekonomik zaviyeden. Çünkü bugünün dünyasında ekonomik olarak çöküş yaşayan insanların gideceği adres bellidir ve insanların tam da o adrese gitmeleri istenmektedir. Ama garip bir şekilde, güya insanları kredilerden uzak tutmak için kredi vadelerinde daraltmaya gidilmektedir. Hayatın acımasız dişlileri arasında un ufak olmuş insanların ne yapmaları beklenebilirdi ki? Böylesi bir teşebbüs insanları krediden uzak tutmaz ama hayatları mahveder naçizane fikrimce. Çünkü uzun vade küçük ödeme, kısa vade büyük ödeme demektir ve büyük ödeme hayatların felaketi demektir. Haddizatında yapılması iktiza eden şey; ne insanları krediye mahkûm etmektir ne de kredi vadelerini kısaltmaktır, böyle yapmak yerine ekonomik sömürüye nihayet vermek ve adil bir dünya yaratmak iktiza eder ama böylesi bir şey becerilemeyince öylesi bir şeye tevessül edilmektedir. Bunu yapanların hayatları yağlı ballı olabilir ve dahi zaten kullanmak istedikleri takdirde istedikleri kadar krediyi istedikleri kadar vade ile kullanabilirler ama herkesin de o şekilde hayatı olmayabilir. Kimse kusura bakmasın ama herkes kendi hayatından mesuldür ve kendi hayatına dair kararları kendisi alıp verebilir, binaenaleyh böylesi teşebbüsler büyük yanlıştır, adaletsizliktir, eşitsizliktir, hayatları daha da meflûç kılar böylesi bir yelteniş. Zira birileri dilediklerince kredi kullanabilirken ve hatta kullandıkları kredileri bile ödemezken yahut çok büyük imkânlara sahip oldukları halde imkânlarıyla ters orantılı bir ödeme lüksüne sahiplerken, birileri için bu yönde aşılması zor handikaplar çıkarılması haksızlıktır. Bırakınız insanlar ödeyebilecekleri kadar miktarı alabilsinler ve ödeyebilecekleri kadar vadede ödesinler, bundan kime ne ve böylesi bir şey yapmak kimin haddine? İnsanların böylesi acımasız bir dünyada alabildikleri nefesi da alamaz hale getirmeyin. Herkes kendi kararını kendisi versin, neticesine de katlansın, bundan kime ne? İnsanları düşündüğünüz için böyle yapıyorsanız, bırakınız hiç düşünmeyin lütfen, herkes kendini sizin kendisini düşündüğünüzden daha iyi düşünür merak etmeyin. Eğer ki düşünmek istiyorsanız illa ki, krediye muhtaç olmayacakları bir hayat sunmak için ne yapabileceğinizi düşünün ve insanca bir şey yapmış olun. Neyse…

 

Tarih: 18.09.2021 Okunma: 446

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?