Bakınız dünyada ki gelişen tüm olaylar, büyük gerçekleri
gizleyen, örten olaylardır. Hepsi de dünyada ki asli mecralarından inhiraf
ettirilmiş bu iki olgu vasıtasıyla yönlendirilmektedir yani din ve devlet.
Bizler bir şeyler oluyormuş gibi algılıyoruz gözlerimize gösterildiği kadarıyla
ama olan biten hiçbir şey yoktur. Her şey görüngüden ibarettir. Bizler sanki
bir hareket varmış gibi, bir şeyler oluyormuş gibi duyumsuyoruz ama yok öyle
bir şey. Sadece serap görüyoruz. Münhasıran aynı merkezden yönetilen,
yönlendirilen ve aynı merkeze hizmet eden devasa bir insanlık kitlesi vardır
monoblok hale gelmiş dünya üzerinde. Devasa insanlık kitlesi, kendilerini
aldatan, uyuşturan, uyutan, korkutan, ezen, sömüren bir avuç tirana ve onların
güdümünde ki yeryüzüne dağıtılmış tirancıklara hizmet etmektedir. Haddizatında
ne dinler vardır, ne devletler, ne de milletler vardır. Böyledir diyenler
yalancıdırlar. Zaten her şey bu halden çıkıp çoktan tekliğe geçiş yapmışlardır.
Filhakika, dinde, devlette, millette, ülkede tektir ama insanlığın uyanmaması
için ayrılarmış gibi ve her şeyin yine kendine ait bir kitlesi varmış gibi
yansıtılmaktadır. Hayali sınırlar gerçekmiş gibi sunulmakta ve olgularda algı
yanılgısına yol açmaktadır, nihayetinde de herkes sanki kendi böylesinde ve
kendisi olarak yaşıyormuş gibi hareket etmektedir ve gizli sömürünün nesnesi
olmaktadır. Böylece daha da büyük felaketlere kapı aralanmaktadır. Haddizatında
dünya bugün, insanlığın ve dahi her şeyin yok olma pahasına kıyamete
zorlanmaktadır. Yeryüzü yok oluş için bir deneme masası konumundadır. Şeytanın
çocukları tiranlar boş durmamaktadırlar. Keşke insan özgür olabilseydi, gerek
beyniyle, gerekse gönlüyle, kim bilir hangi saklı gerçekler halk toprağına,
insanlık sofrasına dökülüverecekti. Kim bilir, belki bir gün! O gün mü? Belki
yarın, belki yarından da yakın…
KREDİ
Kredi, hayatın katı bir gerçeğidir. Vahşi ve kahpe kapitalizmin
de can suyudur. Kabul etsekte, etmesekte böyledir bu. İstenmeyen ama istenilmek
zorunda kalınan bir şeydir hem de hayatları dehşetli derece de daraltmasına
rağmen. Bugün milyonlarca insan kredilerin mengenesinde çırpınıp durmaktadır.
Keşke gereksinim duymasalar da insanlar talep olmasa ama hayatın ekonomik yüzü
acımasızdır ve bazı zamanlarda insanı kendine çekmektedir. Zira hayatın
tekerini döndüren ve hayatın her yönünde mutlak belirleyici olan ekonomidir. Çünkü
kimse Rıdvan Dilmen denilen şahıs gibi yıllık SEKİZ BUÇUK MİLYON TL almıyor
herkesin ortak hazinesinden yani herkesin terinin, kanının, yaşının, emeğinin
aktığı ortak hazineden ve de krediye yönelmek zorunda kalıyorlar mecburen. Şeylerin
ekonomisini anlamadan gidişatını ve olaylaşma boyutunu asla anlayamazsınız. Ekonominin
akış yönü şeylerin de akış yönünü de tayin eder. Gerçeği değiştiremezsiniz,
yaşanan gerçeği hiç değiştiremezsiniz. Sömürülerek süründürülen insanların
yaşadığımız dünyada yegâne sığındığıdır adeta kredi denilen illet. Hele güvenin
sıfırlandığı bir dünyada maalesef bankalar güvenilir bir liman haline
gelmişlerdir. Ve kahir ekseriyetle muayyen bir hayat standardında yaşayanlar
için can simidi gibi bir şeydir kredi, acı ama gerçek budur. Kusura bakmayalım
ama bugün insanlar kredilerin tutsağıdırlar ve hayatları ipotek altındadır.
Zımnen insanlık bankalara mecbur bırakılmaktadırlar ve kredilere mahkûm
edilmişlerdir. Dünyada amansız ve acımasız gizli bir sömürü vardır ve insanlar,
istenilen yönde hareket etsinler diye dehşetli bir kıskaca alınmaktadırlar
ekonomik zaviyeden. Çünkü bugünün dünyasında ekonomik olarak çöküş yaşayan
insanların gideceği adres bellidir ve insanların tam da o adrese gitmeleri
istenmektedir. Ama garip bir şekilde, güya insanları kredilerden uzak tutmak
için kredi vadelerinde daraltmaya gidilmektedir. Hayatın acımasız dişlileri
arasında un ufak olmuş insanların ne yapmaları beklenebilirdi ki? Böylesi bir
teşebbüs insanları krediden uzak tutmaz ama hayatları mahveder naçizane
fikrimce. Çünkü uzun vade küçük ödeme, kısa vade büyük ödeme demektir ve büyük
ödeme hayatların felaketi demektir. Haddizatında yapılması iktiza eden şey; ne
insanları krediye mahkûm etmektir ne de kredi vadelerini kısaltmaktır, böyle
yapmak yerine ekonomik sömürüye nihayet vermek ve adil bir dünya yaratmak
iktiza eder ama böylesi bir şey becerilemeyince öylesi bir şeye tevessül
edilmektedir. Bunu yapanların hayatları yağlı ballı olabilir ve dahi zaten
kullanmak istedikleri takdirde istedikleri kadar krediyi istedikleri kadar vade
ile kullanabilirler ama herkesin de o şekilde hayatı olmayabilir. Kimse kusura
bakmasın ama herkes kendi hayatından mesuldür ve kendi hayatına dair kararları
kendisi alıp verebilir, binaenaleyh böylesi teşebbüsler büyük yanlıştır,
adaletsizliktir, eşitsizliktir, hayatları daha da meflûç kılar böylesi bir
yelteniş. Zira birileri dilediklerince kredi kullanabilirken ve hatta kullandıkları
kredileri bile ödemezken yahut çok büyük imkânlara sahip oldukları halde imkânlarıyla
ters orantılı bir ödeme lüksüne sahiplerken, birileri için bu yönde aşılması
zor handikaplar çıkarılması haksızlıktır. Bırakınız insanlar ödeyebilecekleri
kadar miktarı alabilsinler ve ödeyebilecekleri kadar vadede ödesinler, bundan
kime ne ve böylesi bir şey yapmak kimin haddine? İnsanların böylesi acımasız
bir dünyada alabildikleri nefesi da alamaz hale getirmeyin. Herkes kendi
kararını kendisi versin, neticesine de katlansın, bundan kime ne? İnsanları
düşündüğünüz için böyle yapıyorsanız, bırakınız hiç düşünmeyin lütfen, herkes
kendini sizin kendisini düşündüğünüzden daha iyi düşünür merak etmeyin. Eğer ki
düşünmek istiyorsanız illa ki, krediye muhtaç olmayacakları bir hayat sunmak
için ne yapabileceğinizi düşünün ve insanca bir şey yapmış olun. Neyse…