Doğa tam anlamıyla bir insanlık
sofrası değil mi? Yani ayaklarımızın altına serilmiş devasa bir sofra. İlk
başta ki varoluşunda insanlar olarak bizlerin bir gramlık emeğimiz yok. Var mı?
Hangimizin tek damla yaşı, teri, kanı, emeği vardır doğada ve onun
üzerindekilerde? Varolan çıksın söylesin ki bilelim ve ona göre konumlanalım. Bilakis
yok oluşunda sonsuz terimizin, yaşımızın, kanımızın, emeğimizin olduğu
muhakkaktır. Öyleyse tek bir insantekinin hak iddia etmesi gibi bir durum
sözkonusu değil ve olamaz. Olabilir mi? Hangi hakla, hangi cüretle, hangi
hüccetle? Yani ortak bir sofra ve ortak olarak kalması gereken bir sofra. Kimse
çıkıp diyemez ki, ben bu sofranın şu kadarının çevresine çit çekip orasını
kendime ait kılmak istiyorum ve size ait olana da karışmak istemiyorum. Kendi
kuracağım sofraya da kendi istediklerimi, kendi dostlarımı davet edeceğim,
herkesi davet etmek gibi bir ödevim yok; kim böylesi bir şey diyebilir? Bunu
dediği an dengeyi, düzeni ve mizanı bozar. Böyle bir şeyin olması demek, her
şeyin alt üst olması demektir. Öyleyse böylesi bir şeye müsaade edilmemesi icap
eder. Edildiği anda denge, mizan, düzen sarsılır. Metazori olarak tevessül edenin
de icabına bakmak icap eder. Üzerinde türlü nimetler biten ve o nimetlerden
herkesin imkânlarınca ve kuvvetince topladığı ve ortak bir şekilde paylaşılması
için getirip üzerine koyduğu devasa bir sofra. Gökten yağıyor, yerden bitiyor
ve insançocukları toplayıp yiyorlar. Kardeşçe ve barış içinde görkemli şölenler
yapılabilecek bir sofra. Herkese ait bir sofra, kimsenin çökmemesi ve
çöreklenmemesi gereken bir sofra. Çökmek ve çöreklenmek isteyenlerin karşısında
aşılmaz bir barikat olacağımız ve onları ezip geçeceğimiz bir sofra. Tüm evreni
tek parça olarak düşünün, üzerinde milyarlarca insan ve başka canlılar vs.
bulunmaktadır. Gözlerimi kapatıyorum ve doğa denilen şeyin tam ortasında tek
başıma bir özgürlük anıtı gibi dikiliveriyorum ve doğa ben olmuş, ben de doğa
olmuşum. Sonsuz özgür doğada ve onun üzerinde ki topraklarda, sonsuz özgür bir
insan olarak dolaşıyorum. Belki muayyen sınırları var ama yine de sınırlar
yokmuş gibi bir hal içinde herkes. Belki de sınırları insanlar üretti, zaten
başında yoktu. O sofra türlü nimetlerle lebalep değil mi? Kimin için o
nimetler? Herkes mi, yoksa seçilmiş zümreler için mi? Herkes o sofranın
üzerinde çalışıyor, üretiyor ve yiyor değil mi? Bendeniz bir insanteki olarak
bu doğanın üzerine doğdum ve kendimle getirdiğim bir şey yoktu. Ne olduysa olan
her şey sonradan oldu. Bir şey seçmedim ama seçilmiş olan çok şeye maruz kaldım
ve o seçilmiş şeyler yüzünden benim gibi olanlarla aram açıldı. Yani insan bu
doğanın üzerine gelip orada türemeye başlayınca her şey şirazesinden çıktı ama
kaybeden de her şeyin şirazesinden çıkmasına neden olan insanın kendisi oldu
yine. İşte biz bize ait olan ve ait olduğumuz yerde özgürce yaşaması gereken
insanlar olarak, bizden çalınmış doğamızı yeniden geri almalı ve gerçek
doğamıza geri dönemliyiz. Öz doğamızın bozulmasına ve öz doğalarımızı kuşatan
büyük doğamızın bozulmasına fırsat vermemeliyiz. Çünkü doğa bizimdi ve her şey
doğaldı ama birileri çıktılar ve doğamızı parsel parsel böldüler, doğallığımızı
yok ettiler, doğamıza ait ne varsa inhisarlarına aldılar, bizleri köle kıldılar
ve her şeyi paraya tahvil etmeye yeltendiler. Böylece de denge, düzen, mizan
diye bir şey kalmadı doğada, bunlar kalmayınca insan da kalmadı ve doğallık
yerini yapaylığa bıraktı. Şimdi hepimizin ortak sofrası olan doğamızı geri
almanın, o sofraya hep birlikte oturmanın, doğamıza tekrar kavuşmanın ve
yeniden doğallığa dönmenin zamanıdır. İlk evvelde yapacağın yegâne şey budur,
bundan başka yapacağın hiçbir şey yoktur ey insançocuğu. Gerisi talidir ve bu
olduktan sonra zaten tali olanların spontane olmalarının önünde hiçbir engel
kalmayacaktır. Tüm yapaylıklardan sıyrıl, sonradan dikte edilen tüm yapay
ihtiyaçlarından arın, doğana dön, doğal ol ve sonsuz özgürlüğüne kavuş!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...241...
Özgür DENİZ - 25.09.2021
Tarih: 25.09.2021
Okunma: 299
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.
i. Hakkı Cengiz
25.09.2021 - 11:38
Harika bir yazı... Muaazzam tespitler... En acısı, "denge, düzen, mizan diye bir şey kalmadı doğada, bunlar kalmayınca insan da kalmadı". Eline, kalemine sağlık can kardeşim. Selâmlar...
Özgür Deniz
25.09.2021 - 18:10
Tüm kalbimle bilincimle içtenliğimle samimiyetimle sonsuz teşekkürler ve aynı duygu ve düşüncelerle bilmukabele inşaAllah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Kesinlikle ve kesinlikle acımasız bir DEVRİM gerekiyor. Hafif diyordum ama artık şiddetli ve acımasız olmalı. Derin saygılar.