İnsanlık maalesef çok atıl bir durumdadır, bugün onun devasa bir et yığınından hiçbir farkı yoktur. Zira kendisini ayakta ve dik tutacak tüm değerlerini kaybetmiştir. Gerek küçük mikyasta özele matuf, gerekse büyük mikyasta genele matuf eleştirel bir bakış açısından mahrumdur ve sanki yattığı yatakta ölüp kalmış olup kalkamadığı gibi, içinde yaşadığı dünyada onu öldürmüştür ve o dünyayı sarsacak, sallayacak mecali yoktur. Tüm hissiyatlarını kaybetmiştir, binaenaleyh toplumsal alanda sarsınıtı yaratacak yetileri dumura uğramıştır. Bir fanusun içerisinde ömür tüketmektedir. Tüzüklerle, kanunlarla, yasalarla kuşatılmıştır ve o kuşatılmışlığın içerisinde ömrünü çürümeye terk etmiştir. Oysa bu dünyada bulunmamızın bir amacı vardır, içinde bulunduğumuz dünyaya şöyle kenarından bakınca, hiç hüzün damlacığı düşmüyor mu içinizde bir yerlere ve bir hoş olmuyor musunuz, garip duygulanımlar hissetmiyor musunuz? Böylesi bir şey bile silkinmenin, kalkmanın, sarsılmanın ve yeniden canlanmanın itici gücü olamaz mı? Çünkü böylesi bir şey yaşıyorsanız yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğu, mevcudun artık çağa cevap veremeyecek hale geldiği, kapitalist üretim ve tüketim tarzının değişmesinden başka bir yolunun olmadığı kendi göstermiş demektir. Bugün hayatımızı etkisi altında tutmaya devam eden ve her şey üzerinde kökünden meyvesine dek hâlihazırda egemenliğini sürdüren vahşi kapitalist düzenin ta kendisidir. Ve bu düzen tüm düzenekleriyle behemehal yok edilmelidir. Zira yeni bir insan tasavvuru, yeni bir hayat tasavvuru, yeni bir toplum tasavvuru, yeni bir politik yapı tasavvuru ve nihayet yenidünya tasavvuru bu işlemden sonra kendini gösterecektir. Çünkü bugün yekpare insanlık vahşi kapitalist düzenin kölesidir ve onun dikte ettiği yeknesak yaşamın mahkûmudur. Onun tayin ettiği sınırlar dışına çıkmasının olanağı bulunmamaktır. Öyleyse yaşasın hür yeni insan ve yaşasın hür yeni insanın inşa edeceği hür yenidünya ve elbette ki tüm bunların muharriki olacak olan devrim yaşasın!

YORUMLAR