Bakınız bugün piyasada zımnen
kotarılmaya çalışılan şeyler vardır ve bu şeyler en azından elli yıllık bir
planın izdüşümleridir. Bunu devlette mi görmemektedir ya da görmeyi mi
istememektedir? Birilerinin sicili pek parlak olmadığı için sözleri itibar
görmüyor ama birileri de kolayca yer bulabildiği için bir yerlerde ve laflarını
da ağızlarına geldiği gibi boşalttıkları için istedikleri gibi algı yaratıp
yönlendirme yapabiliyorlar. Sorup sorgulama cesareti gösteremeyen garip halkta
önüne atılan yeme uzanıyor ve ağa takılıyor tıpkı bir balık gibi. Yoksa aklın
ve havsalanın almayacağı işler yapılmaktadır. Ağaç lanetleniyor ama o ağacın
meyvelerine de göz dikiliyor. O meyveler o ağaçta dururlarsa ağaç zehirli
oluyor ama o meyveler bizim kasamıza konulursa zehir falan kalmıyor.
Haddizatında biz ağacı göz göre göre topraklarımızdan söküp atmak istiyoruz ama
sonra da diyoruz ki nasıl olurda köklerinden kopupta köksüz diyarlarda varolmak
istersin? Bakınız zımnen zihinleri biçimlendiriyoruz ve yeni zihinler inşa
ediyoruz. Biz fark etmeyebiliriz ama istenmedik yönde şekillenebilir zihinler
ve bir gün bakarsınız artık isteseniz de elinizden bir şeyin gelmeyeceği bir
durum tezahür edebilir. Hayır, ortak akıl ve vicdan diye bir şey var. O ortak
akılı ve vicdanı buluşturabilecek ve gerekiyorsa hesap sorabilecek bir devlet
var, o zaman niye böyle oluyor? Oturur konuşursun kardeşim, karşılıklı
hesaplaşma yapılır, böyle gidilemeyeceğini, artık bir yolun yordamın olması
gerektiğini, gelecek için bugün yapılanların büyük ve netameli tehditler,
tehlikeler oluşturabileceğini söylersin. Yani benim olursa iyisin ama
başkasının olursan hainsin, şerefsizsin diye bir şeyin hangi yasada, hangi
vicdanda, hangi akılda, hangi adalette yeri vardır? İlle kavga mı etmek
gerekiyor, niçin oturulup konuşulmuyor ve uyarılması icap ediyorsa uyarılmıyor?
Her şeye göz kapa, uyarma, üstüne her şeyi ver ama tut lanetle. Akıl, vicdan,
insaf, izan lütfen. Lütfen geleceğimizi kendi ellerimizle tehlikeye atmayalım!
Bugün yapılanların yarınlarda nasıl algılanacağını, anlaşılacağını,
hissedileceğini, toprak altında ki iz bırakmadan ve ses çıkarmadan dolaşanları
düşünelim lütfen. Aklıselim diye bir şey vardı hani! Gerçekten bu toplumu
anlayamıyorum, çok cahil çok, yemin ediyorum çok cahil. Ya kendi alın terinin,
kanının, yaşının, emeğinin ürünün nasıl, ne şekilde, nerelere harcandığının
hesabını sormayan bir topluma ne demeli? Ya senin olan senin için değil, zevk,
sefa, keyif için göz göre göre israf ediliyor ya israf ve sen susuyorsun. Şöyle
bir şey sorayım; ya diyelim ki toprağın var, o toprak üstünde oturacak evin var
ve sen gidiyorsun hiçbir işe yaramayacak ama seni bitirecek bir ev daha
yapıyorsun ve o ev bitevi senden alıyor, seni peyderpey tüketiyor, şimdi sana
zerre faydası olmayacak ama sonsuz zararı olacak hatta başkalarına da sonsuz
zararlar verecek o evi niçin yaptın diye sormayana ne dersin? Yani daha bunu
bile beceremiyor, başka şeyleri nasıl anlasın da tepki versin ve gereğini
yapsın? Eee hayatı okumazsan, görmezsen, bilmezsen, anlamazsan sürüm sürüm
sürünürsün, insan gibi değil hayvan gibi yaşamaya mahkûm olursun.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...258...
Özgür DENİZ - 12.10.2021
Tarih: 12.10.2021
Okunma: 276
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.