Bakınız düşüncelerinize
katılmayabilirim ama düşüncelerinizi ifade edebilmeniz için inanın canımı bile
ortaya koyabilirim ama aynısını da beklerim. Bunu tüm içtenliğimle, benliğimle,
samimiyetimle ifade ediyorum. En aykırı, en ekstrem düşüncelerin bile izhar
edilmesinden yanayım. Münhasıran kutsallara küfredilmesin, hakaret edilmesin
kifayet eder, zaten insan olup düşünce sahibi olan da bunu yapmaz, yapıyorsa da
o ne insandır ne de bir düşünceyi taşımaktadır beyninde. Çünkü ancak düşünceler
özgür olursa, özgür bir dünya kabildir ve ancak özgür bir dünyada insan hem
insan olabilir hem de manyak zevk alır yaşamdan. Bırakalım düşünceler özgür
olsun, kim nerede demir atarsa atsın. Düşünceyi yasaklamak pislik bir iştir,
tiksindiricidir. Çünkü düşüncenin özgürlüğüne inanıyorum ve ruhun varlığı kadar
değeri olduğunu, cansız tene can kattığını biliyorum. Bırakalım herkes
düşüncesini özgürce ifade etsin, niçin yasaklayalım? Ki, zaten bunun da kavgasını
veriyor sayılırım bir yerde. Velâkin aynısını da kendim için beklerim dedim ve
beklerim de. Senin gibi düşünmüyor olabilirim ama düşündüğüm bir gerçektir ve
önemli olan da budur ama düşündüklerimi de özgürce ifade edebilmek isterim.
Elbette tüm düşüncelerimi ifade etmek isterim, münhasıran ifade ediyor
olduklarımı değil, onları zaten ifade ediyorum. Mühim olan özgürlüğün tam ve
kâmil manasıyla olmasıdır. Mesela; bir zorbayı bile özgürce ve iktiza ediyorsa
en sert ifadelerle tenkit edebilmek isterim. Yapılan bir yanlışı apaçık ortaya
koymak ve yapanı hesapsız kitapsız tenkit etmek isterim. Düşünebiliyor musunuz,
Tanrı’yı sorguluyorum ama insan görünümlü aciz, zayıf, şerefsiz bir pisliği
sorgulayamıyorum. Düşünceleri cerh edemeyince yasaklama ve baskılama yoluna
gitmek zavallılık ve acizliktir. Böylesi bir şey tasvip ve tensip edilemez. Bir
de serdedilen düşüncelerin ancak ve ancak hakikatle cerh edilmesini isterim,
öyle cerh ettim işte oldubitti olamaz, bu tolere edilemez. Zaten böyle yapanın
da düşüncesi falan yoktur, o sığırın tekidir, lümpen bir sefildir. Ki, ancak bu
şekilde cerh edilme olursa ıskat olunma gerçek olur, yani serdedilen düşünce
düşünceyle cerh edilirse. Bilakis, metazori yapılan şeyler neticesinde
suskunluğu ıskat olunma olarak algılarsanız yanılırsınız ve gün gelir altından
kalkamayacağınız şeylerin tutsağı olursunuz. Zaten bugün kendini tenkit
ettirmeyen, gün gelir en ağır şekilde hatta küfredilerek, hakaret edilerek
tenkit edilir ve diyeceği hiçbir şeyi de olmaz, zaten diyemez de, dese de artık
bir şey yapamayacak durumda olduğu için hiçbir anlam ifade etmez. Binaenaleyh,
herkes güçlü olduğu dönemde insanları özgür bırakabilmeli, yanlışların apaçık
söylenmense yol vermeli, tenkit edilmeyi göze almalıdır, ki gün gelince kimse
sakladığı yüzünü en çirkef şekilde ortaya çıkarmasın zaten sakladığı bir yüzü
de olmasın. Bugün herkes kendisini en doğru kabul ediyor ve doğru bildiği kendi
fikrini sana dikte etmeye yelteniyor ama sen de onu kabul etmeyince sana düşman
oluyor, böylesi bir şeyde özgürlük nerededir? Düşünceler icbar ile değil ikna
ile egemen kılınabilir başka kafalarda. Zaten medeni ve onurlu insana galebe
çalmakta ikna ile olur ancak, icbar ile değil. Şiddet hikmeti itlaf
etmemelidir. Yaşamak direnmektir, soysuzluğa, kahpeliğe, kalleşliğe karşı! Diren
ey insançocğu!
EKSTRA:
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/
Bu iki siteyi mutlaka ama mutlaka
takip edin. En azından açıp başlıkları okuyun, mutlaka merak edip açacağınız
bir haber olacaktır. Mutlaka takip edin, mutlaka. Hissedemeyen anlayamaz demiş
Shakspeare. Hissederek okuyun okuduğunuzu, ki anlayabilin, anlayabilin, ki
uygulayabilin.