İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ…273…

Özgür DENİZ - 27.10.2021

Dünyanın nereye gittiğinden haberiniz var mı? Her gelen zaman geçen felaketlerin daha büyüğüne gebedir. Bu saf gerçektir, elbette düşünen beyniniz, gören gözünüz, hisseden kalbiniz varsa. Bunu nasıl ihsas edemiyorsunuz hakikaten merak konusu? Sizler nasıl âlimlersiniz ki, gözleriniz dünyadan başka bir şey görmez olmuş? İşiniz gücünü sözünüz duruşunuz dünya olmuş, yazıklar olsun ervahınıza. Peygamber’e göre kimler bozulursa insanlık bozulurdu, kimler düzgün olurlarsa insanlık düzgün olurdu biliyor musunuz? Nereden bileceksiniz, Peygamberle bir ilintiniz var mı ki bileceksiniz? Peygamber’e bir şeylerden vazgeçmesi için neler teklif edilmişti ve O ne demişti biliyor musunuz? Dünyaya gömülmüşsünüz, kapılarda bilmem ne bekliyorsunuz, nereden bileceksiniz? Oysa bu dünya da hakikati izhar ve izah edecek insanlar içerisinde en cesurları sizler olmanız gerekirdi ve de gerekir. Peki, niçin bu kadar korkaksınız ya da korkak değilsiniz de menfaatleriniz mi öyle gerektiriyor? Elbette menfaatlerinizin uşağı ve maşası olmuşsunuz. En basitinden bir misal verecek olursak, bir garibin hakkının yenmesi, terazide ki dengenin bozulması, alırken az verip, verirken çok alınması, insanların acılar içinde kıvranması, cebindekinin yasal yollarla çalınması hangi felaketin habercisi olabilir? Tıpkı nice hastalıklarında kuşkusuz toplumsal bir sebepten dolayı toprağa inip insanlığın acımasız bir fırtınaya tutulduğu gibi. Böyle bir durumda düzen bozulmaz mı, birilerinin aç bırakılmasına mukabil aç bırakanlar da açlığa mahkûm edilmez mi ve o açlık herkesi kuşatmaz mı, uyarmayanları da vurmaz mı? Ateş geldiğinde kimlere dokunmazdı sadece ve kimlere de dokunacaktı sahi? Daha nice sebepler olduğu malumdur insanlık toprağında, nice umulmadık sonuçları doğurmaya hazır. Hiç mi fark etmiyorsunuz, ihsas etmiyorsunuz, o zaman siz hangi hakikati biliyorsunuz? Biraz da hakikatin köpeği olsanız olmaz mı? Bugün insanlık kendi hakkında ki hükmü tabir caizse kendi kendisi vermektedir ve adeta hükmün bir an önce gelmesi için sabırsız davranmaktadır ve dahi sabırları da zorlamakta değil midir? Siz adaletten, merhametten ve aftan ne anlıyorsunuz, bu olguların çok basit olduklarını ve öylesine gelip bizi bulduklarını mı düşünüyorsunuz? Din ne ise olduğu haliyle anlatmak zorunda değil misiniz? Niçin dini bile isteye tahrip ve tahrif ediyorsunuz? Hiç mi utanmıyorsunuz? Kızaracak yüzünüz de mi kalmadı? Bu konuda önünüze çıkan bir engel mi vardır, sizler engellere boyun eğmek için mi ilim talim ettiniz, âlim oldunuz? Sizler hakikati insanca haykırmak zorunda değil misiniz? Kimden korkuyorsunuz? Sizler birilerinin önünde eğilmek için mi ilim talim ettiniz? Kapıda beklemek yakışır mı size? Yazıklar olsun insanlığınıza! Gerçi sorgulanır bazı şeyler değil mi? Anladınız siz onu!
Tarih: 27.10.2021 Okunma: 281

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?