Önce bir soru soracam; bu dünyayı
düzeltecek olan, kötülüğü engelleyip, iyiliği yayacak (((hep söyleyip
durduğunuz bir ilkedir))) olan kapitalist şeytan ve kapitalist şeytanın
çocukları mıdırlar? Bana martaval okumayın artık, samimiyetsizliğinizi cerbeze
ile örtmeye yeltenmeyin. Geçelim! Hani İslam hidayet kaynağı idi. Hani İslam
kurtuluşun yolu idi. Hidayet kimler içindir? Kurtuluşa giden yol karanlıktan mı
geçmektedir? Müslümanlar mı hidayete ereceklerdir (((gerçi asıl hidayete muhtaç
olanlar, imanlarını tazeledikten sonra, Müslümanlardır ama neyse)))? Müslümanlar
mı bu dünyaya, insanlığa kurtuluşun kapılarını açacaklardır? Nasıl gülelim?
Nerede kabil olacaktır böylesi bir şey, orada bile kabil midir? Peki, nedir
böylesi vurdumduymaz yaşamların sebebi? Kimleri hidayete erdirdiniz bugüne
kadar? Yoksa herkesi dinden iman da mı ettiniz, ki görünen köy kılavuz istemez,
zaten insançocuklarının yerine bendeniz olsam da başka türlüsünü düşünmezdim,
çünkü birilerinde ışığın zerresini bulamazsınız ama karanlığın zifirisine
mahkum olursunuz, bir kez düşerseniz ocaklarına. Nasıl bir yaşam olmalıdır ki,
hidayete erecek insanın kalbine dokunsun ve o kalbi yumuşatıp akletmeye sevk
etsin. Böyle bir kişi çıkar mı içinizden, kâfir olarak tavsif ettikleriniz
içinden en azılısının kalbine dokunup, kalbini yumuşatıp, hissetmeye ve
düşünmeye sevk edecek? Yoksa kâfir dedikleriniz sizlerden daha mı Müslüman?
Olmadığına dair bir hüccetiniz var mı? Bana bir şey sormayın yoksa bendenizi de
kâfir ilan edersiniz, çünkü korkarım sizden ve çok korkuyorum da zaten. Buyurun
gösterin lütfen. Ha böylesi bir durumda sizler suçsuzusunuz tabi ya, hidayete
ermeyen suçludur öyle ya. Sizler öyle güzel örnekler oldunuz, insanlığın sorunlarına
öyle duyarlı oldunuz, zulme, sömürüye öyle başkaldırdınız, haksızlık karşısında
susan dilsiz şeytanlar olmadınız ve isyan bayrağını çektiniz, hak hukuka adalete
öyle riayet ettiniz ki, öyle bir ahlaklı duruş ortaya koydunuz ki sizi görenler
kör kalıp yine aynı yollarında yürüyüp gittiler değil mi? Bir acaba deyip,
şöyle durup, merak edip, neler oluyor diye sorup düşünmediler de mi? Öyleyse
sizde hiç suç olur mu? Siz pir-ü paksınız, suçsuz, günahsız, tertemizsiniz
değil mi ya? Siz görevlerinizi bihakkın yaptınız, karşılık vermeyenler kendileri
bilirler değil mi? Hani müjdeciydi peygamber. O müjdeyi verecek olan kimdir
yaşadığımız çağda, yine mi peygamberdir?
Hani tüm güzelliklerin kendi elleriyle hayatı saracağı bir varlıktı
Müslüman. Bunu çok iyi müşahede ettik ne mutlu, bir daha ölsekte aldanmayız,
kanmayız. Niçin hayat kötülük tarlasına döndü, elinizi attığınız yerden
kötülüğü tutuyorsunuz? Yaktığınız her ateş şeytan doğuruyor. Aydınlık dediğiniz
şey karanlığın zifirisi çıkıyor. Işık dediğiniz şey radyasyona boğuyor. Bahar diye
kapkara kışı getiriyorsunuz.
EKSTRA:
ÖYLE BİR SORU SORUP, ÖYLE BİR SÖZ SÖYLEYECEKTİM
Kİ, ŞİMDİLİK SUSUYORUM. BİR GÜN MUTLAKA…