Eğer ki bir misyonunuz varsa,
kendinizi o misyona adarsınız ve misyonunuzun muayyen bir hedefi, muayyen bir
zamanı, muayyen şartları olmaz. Hele bu misyon dinle (((hangi din olursa olsun
fark etmez))) iltisaklı bir misyonsa, ki haddizatında bir ideoloji ile ilgili
olsa da fark etmez. Hedef herkestir, zaman her zamandır, şartlar ve koşulların
derecesi olmaz. Aksi ise zaten misyonun anlamı olmaz. Çünkü sizler hedeflere,
zaman ve döneme, şartlara ve koşullara göre kendinizi konumlandırmamaktasınız,
konumlandıramazsınız da zaten. Zira beklerseniz, beklediğiniz asla gelmez.
Kimse kimsenin önüne sofrayı kurup buyur etmez. Ya bir misyonunuz yoktur ya da
bir misyonunuz vardır. Yoksa ona göre davranırsınız, varsa da ona göre
davranırsınız. Binaenaleyh, misyonunuzla ilgi söyleyeceklerinizi her zamanda,
her zeminde, her şeyin karşısında eğip bükmeden olduğu gibi söylemelisiniz, söylemezseniz
ya bir misyonunuz yoktur ve varmış gibi davranıyorsunuzdur ya misyonunuza
ihanet içindesinizdir ya da kafanıza göre takılmayla o misyonunuzu duyuracak tek
bir kişi bile bulamazsınız. Bu yüzden olabildiğince samimi ve ciddi
olmalısınız. Bahusus din adına söz söyleyen biri iseniz, olabildiğince hassas
olmalısınız gerek sözlerinizde, gerekse hareketlerinizde. Bilakis en büyük
darbeyi dininize vurursunuz. Dünyayı müşahede ederseniz ne demek istediğimi
ihsas edersiniz. En ufak bir endişe, zerre miskal bir korku sizle birlikte
misyonunuzu hallaç pamuğu gibi fırlatıp atacaktır, zerre itibarınız
kalmayacaktır. Din Tanrı’nın ise, o dini anlatırken kullarından hiçbir şekilde,
hiçbir sebeple imtina edilmez, edilemez, edilecek tek bir kul görülemez, döneme
göre takılma olmaz, olamaz. Benim dönemim, onun dönemi, şunun dönemi, bunun
dönemi olmaz ve dönemlere göre hareket alanı ve söylenecek söz
belirlenemez. Bir zaman şedit, bir zaman
halim olunamaz, böylesi bir misyonda kâr zarar hesabı güdülemez, böyle olursa o
misyonun anlamı da, değeri de, itibarı da, hükmü de kalmaz. Orada münafıklık
gizlidir, riyakarlık egemendir. Misyonun gereği neyse, her zamanda, zeminde,
şartta, koşulda ve şeyler (((yapılar ya da kişiler fark etmez))) karşısında
gereğine mütenasip hareket edeceksiniz, sözünüzü söyleyeceksiniz. Kendi devrin
gibi görmediği bir zamanda nasıl söylüyorsan sözünü, kendi devrin gördüğün
zamanda da aynı şekilde söylemekten imtina edemezsin, edersen namussuz,
şerefsiz ve hain olursun, zararı da güya deruhte etmiş bulunduğun misyona
veririsin. Çünkü insançocukları sana değil misyonuna hamlederler nice büyük
günahları. Dini yok sayarak bakın hayata, olgulara ve olaylara ve kararınızı
ona göre verin naçizane fikrimce, göreceksiniz her şey bir anda değişecektir. Dikkat
edin dini inkâr edin demiyorum. Mütemadiyen din deyip, vatan deyip durana değil
de, insanca yaşamaya vurgu yapanlara kulak verin bir kez de ve ne diyorlar
kulak kesilin bakalım. Bu dünyaya bir kez geldiniz ve bir gelişiniz daha
olmayacak, yaşamak sevincinizi çaldırmayın, yaşamdan sevinç damıtmaya bakın. Kutsal
ve genele ait olgularla yaşamak sevincinizi çaldırmayın, o sevinçten mahrum
kalmaya eyvallah etmeyin.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...281...
Özgür DENİZ - 04.11.2021
Tarih: 04.11.2021
Okunma: 268
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.