Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Anayasa Mahkemesi’nin başında hukuk eğitimi almamış,
hayatında avukatlık, savcılık, hâkimlik yapmamış bir zat var. Bu zatın bir
siyasî partimizle gayet yakın olduğu konusunda bir şüphe var mı? Söz konusu
siyasî partinin kapatılma davası, Anayasa Mahkemesi’nin önündeyken, Yüce Mahkeme’nin başkanı, davaya konu olan partinin
ileri gelenleriyle bir kebapçıda görüntülenmişti. Parti ileri gelenleriyle
arasındaki samimiyet haftalarca konuşulmuştu.
Daha, dünkü haber bültenlerinde; Anayasa Mahkemesi
Başkanı’nın damadıyla, yakın olduğu partinin Ankara Belediyesi arasında “ballı takas” konulu menfaat ilişkileri vardı.
Hal
böyleyken yargıya güvenmeli miyiz?
* * *
Şaibeli bir raporla askerlikten muaf olduğu
haftalarca konuşulan bir kişi YARSAV başkanıyken…
Söz konusu başkanın söylediğine göre, Adalet Bakanı
bütün savcı ve hâkimlerin telefonlarının dinlenmesi için izin vermiş. Bakanlık;
savcı ve hâkimleri, hangi gazeteleri okuduğuna kadar izliyormuş.
Böyle bir
Adalet Bakanı; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanıyken…
Yargıya güvenmeli miyiz?
* * *
Bundan 10 sene kadar evvel, Susurluk sanıkları müebbet hapis talebiyle yargılanırken,
birden mahkeme heyeti değişmiş ve sanıklar 4 – 6 yıl gibi cezalarla
kurtulmuşlar, bunlardan bazıları ise hiç ceza almamıştı. O davaya konu
olanlardan biri ise dün gözaltına alındı.
Bunlar yaşanmışken, yargıya güvenmeli miyiz?
* * *
Her konuda gözaltılar ve tutuklamalar jet hızıyla
yapılırken; Deniz Feneri “davası”
kaplumbağa hızına bile ulaşamamışken…
Almanya’da sonuçlanan ve Alman Yargısının “asıl suçlular Türkiye’de” dediği Deniz
Feneri davasında, dosya bir türlü getirtilemezken…
Türkiye’de soruşturma bir türlü başlatılmazken,
yargıya güvenmeli miyiz?
* * *
Tutuklanırken sapasağlam olan ve daha iddianamesi
hazırlanamadan, hangi suçla itham edildiğini öğrenemeden, dışarıya aylar sonra
cenazesi çıkarılanları gördüğümüz halde…
Gözaltına alındıktan ancak 13 ay sonra iddianameleri
hazırlanabilen ve ancak 17 ay sonra duruşmaları başlayabilen bir davayla karşı
karşıyayken…
Aynı davadan, daha sonra gözaltına alınma ve tutuklamaların
üzerinden 6 aydan fazla zaman geçmesine rağmen, haklarında iddianame hala
çıkarılmamışken… Meslek hayatının
baharındaki teğmenler zindanda çürümeye terkedilmişken… AKP milletvekili,
Anayasa profesörü Burhan Kuzu bile
iddianamenin gecikmesinden rahatsız olduğunu, yargılamada esasın, tutuksuz yargılama olduğunu, tutuklamanın istisna olması
gerektiğini beyan etmişken… AKP yanlısı STARGAZETESİ’nde yazan, Yargıtay
Onursal Başkanı Sami Selçuk’un bile
çoook uzun bulduğu 2455 sayfalık, 25 günde okunabilen ilk iddianame ortadayken…
Yargıya güvenmeli miyiz?
* * *
Evet, bütün bu aksaklıklara ve daha aklımıza gelmeyen
pek çok eksikliğe rağmen yargıya
güvenmeliyiz.
Yargı konusundaki tartışmaların yargıyı yıpratan
değil, adil yargılamanın önündeki engelleri kaldırmaya yönelik, çok sağlıklı
gelişmeler olduğu fikrindeyim.
Çok ünlü ve güçlü kişilerin de muhakeme usulündeki
aksaklıklardan zarar görmesi; aslında milyonlarca kişinin mağdur olduğu halde
seslerini duyuramadığı hususlara dikkatleri çekmiştir. Dolayısıyla aksaklık ve
eksikliklerin giderileceği konusunda ümitli olabiliriz.
Ben ise, bu aksaklıkların giderileceğinden yüzde yüz
eminim.
Her şeye rağmen, adaletin tecelli edeceğine inanıyorum.
* * *
Bir Hadis
Hakkı bilen ve o hak üzere hüküm veren hâkim
cennetliktir. Hakkı bilen, fakat o hak ile hükmetmeyerek yargıya zulüm
karıştıran hâkim cehennemliktir. Hakkı bilmeden, gerçeği öğrenmeden peşin
yargıya varan hâkim de yine cehennemliktir.
(Hakim) http://www.ilahi-tr.org/ayet-hadis/540-guzel-hadisler.html
Önceki Yazılar