Çıkarlarınızı korumakla, gerçekleri
örtmekle, onun bunun önünde diz çökmekle nereye kadar? Burası size kalacak bir
miras mıdır ve sizler kendilerine ölüm yazılmamış olanlardan mısınız? Böyle bir
garantiniz var mı? Hücceti nedir? Boş laf üretmekten, gerzeklik ve cazgırlık
etmekten başka ne yapıyorsunuz? Namussuzlar kadar cesur olmadıkça ne
yapabilirsiniz, böylesi bir şey ise insanlık onuruna yakışır mı? Oysa dünya
devasa bir masa, tarih o masanın üzerinde ki bir harita ve zaman da sizler için
bir kavga alanı olması gerekmez miydi? Aydın vasfını taşıyabilmenin kolay bir
şey olduğunu mu sandınız? İçinizden tek bir tane Jean Paul Sartre, Karl Marx,
Ali Şeriati çıkar mı? Büyük resmi sürekli göz önünde tutmanız, sürekli
üretmeniz, gerçekleri aramanız, bulduğunuz gerçekleri halk toprağına ekmeniz ve
orada ahlaklı isyanlar doğurmanız gerekmez miydi? Toplumun önüne geçip isyan
bayrağını taşımanız gerekmez miydi gerektiği zamanlarda? Yaşamak için değil,
ölmek ve ölerek yaşatmak için yaşamalı değil miydiniz ama sizler yaşamak için
ve üstelikte öldürerekte olsa yaşamak için yaşıyorsunuz. Efendilerin köpekleri,
halkın cellâtları oluyorsunuz, halkı göz göre göre giyotine yatırıyorsunuz ama
lafa gelince kahrolsun emperyalizm ve faşizm. Ama bir de tutup şereften
bahsedebiliyorsunuz şerefsizce. Oysa oluşturduğunuz sarih ve berrak fikir
kıvılcımları halk toprağına düşmeliydi ve orada geceyi aydınlatan alevler
oluşmalıydı. Hakikati alev topları haline getirip halk toprağına
fırlatmalıydınız ve karanlığı aydınlığa tedvir eylemeliydiniz. Yapmadığınız
zaman yanmalı, yaptığınız zaman daha fazla yapmadığınızı düşünüp daha da
yapmaya çalışmalı değil miydiniz? Ama sizler gündüzlerimizi karartan fikir
kıvılcımları salıyorsunuz toprağımıza. Kahpelik ediyorsunuz, namussuzsunuz. Aydının
kalbi çelikten olmalıdır oysa, belki merhamet edebilir ama asla affedemez.
Çünkü merhamet edilecek durum vardır, affedilecek ya da affedilmeyecek durum
vardır. Yahut merhamet ettiğin için affedeceksin diye bir kaide de yoktur. İçin
acıyabilir, merhamet hissi uyanabilir içinde bazı durumlar muvacehesinde ama
aynı zamanda da affı doğurmayacak bir durum olabilir o durum. Yani aydın,
kalbinin ve aklının kurduğu denge ve o denge temelinde gövdesinin ortaya
koyacağı onurlu eylemler üzerinde yaşar, yürür ve ölür. İnsan şerefle doğar,
şeref ne verilen ne de alınan bir şeydir ama onu kaybetmemek icap eder. Sizler
neyi kaybettiğinizin farkında mısınız? Size inanacak birileri yoksa, ne
kıymetiniz olacaktır, değeriniz ne olacaktır hiç düşündünüz mü? Ki, zaten
kıymetiniz ve değeriniz mi vardır? Zira kıymet ve değer şerefle mütenasiptir,
şeref yoksa bunlar nasıl olsun ki, öyle ya?
EKSTRA:
Tereddütsüz yayından kaldırılmalı ve
bir daha da asla yayınlanmasına imkân tanınmamalıdır. Detaya girersem sonsuz
ağır konuşacağım için susuyorum.
Bu adam da ülkeden gitti, şimdi de
durmadan konuşuyor, sanki her şeyi biliyormuş gibi yazıyor, çiziyor, ahkâm
kesiyor, yemeyiz beyim böyle şeyleri, gel bi önce hesap ver.
Size ne ya size ne? Şerefsizim hep
dindar ve vatansever diye böyle yapıyorsunuz. Sanki bilmiyoruz. Böyle
dindarlık, vatanseverlik mi olur diyorsunuz, hissediyorum. Siz anlatın o zaman
nasıl olur.
ESKTRA:
Sonsuz rahmetle, minnetle,
özlemle anıyoruz ve arıyoruz. Unutmayacağız, çünkü unuttuğumuz için unutulduk.