İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...293...

Özgür DENİZ - 16.11.2021

Hayata bakışınızı, hayatı nasıl yorumladığınızı gerçekten merak ediyorum, ey hıyanet-i vataniye içinde olan ve mülevves saltanatınızın idamesini temin etmek için kılıktan kılığa giren ve dönemden döneme konumlanan ve dahi sebükmağzanlar sürüsünden başka hiçbir anlam ifade etmeyen ve bu tanımlamadan başka bir tanımlamayla tavsifi kabil-i mümkün olmayan siz aydınımsıları. Hem aydınımsılar olarak gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde bulunan sizlerin, hem kendilerini âlim sanan bedbahtların, hem düzenbaz ve hıyanet-i şeytaniyetin en büyük mümessilleri olan politikacıların, hatta şeytanetkâr kumpaslarla milleti iğfal eden alçak ve namussuz kompradorların ve dahi his ve idrakten mahrum şeyhlerin kim olduklarınızı ve nasıl bir karaktere malik olduklarınızı merak ediyorum. Kendi aranızdaki sıkı bir birlikteliğin sizleri hariçten yönelecek her türlü tehditlerden ve tehlikelerden koruyacağını mı düşünmektesiniz? Nereye kadar teşrik-i mesai yapabileceğinizi sanıyorsunuz halkın ve ezilenlerin aleyhine olarak? Gerçekten dünyaya, hayata, insana nasıl bakmaktasınız? Çözümlemeniz ne yönde ve hangi derinlikte olmaktadır? Acaba bir korku, endişe içinde misiniz, yoksa sarsılmaz bir güven içinde mi? Kalelerinizin yıkılmayacağından, saltanatlarınızın sarsılmayacağından emin misiniz gerçekten? Zira kurulu bir düzeniniz var ve hepiniz birbirinizle iltisaklısınız? Birbirinize müzahir olmaktasınız ortak egemenliğiniz adına. Dışarıya karşı dağınık bir görüntü verseniz de, içeride sımsıkı bir bağla bağlısınız. Köleci düzeninizin yok olmasından korkuyor musunuz merak etmiyor değilim yahut düzeninize isyan edecek kimsenin olmadığını düşünüp konforumuzu durduk yere niye bozmalıyız diye mi düşünüyorsunuz? Faizci kapitalist sistemin daim olabileceğini ve terleri, yaşları, kanları, emekleri ilelebet kasanıza akıtacağınızı mı düşünüyorsunuz? Hiçbir şey yokken bu alemde ne vardı ve sizler nasıl oldu da böyle güç kazandınız, palazlandınız ve diğer insanları köleleştirdiniz ve onları da bunu asla fark edemeyecek bir hale getirdiniz? İşler şirazesinden nasıl oldu da çıktı? O derin ve gizemli güç olarak beyinlerde yer edinmiş karanlığın efendileri nasıl doğdular ve nasıl var olmayı becermektedirler? Yani her şeyin bir gün aslına rücu edeceğini tasavvur ediyor musunuz hiç? Her şeyin yine ortak olacağını, kimsenin kimse üzerinde egemenliğinin kalmayacağını, kimsenin sahip olmak güdüsüyle hareket etmeyeceğini, maddenin hiçbir hükmünün kalmayacağını, bir devrin yeniden gelebileceğini varsayabiliyor musunuz ve bu sizleri bizlere fark ettirmediğiniz şekilde korkutuyor mu? Bunun sebebi nedir? İnsanlığa ait mülkün üzerine çöreklenip, o mülkü monopollerine geçirip, o mülkün kapitali gücüyle mi saklı egemenliklerini idame ettirmektedirler karanlığın efendileri ve sizler de hepiniz oradan mı nemalanmaktasınız, bu yüzden mi kurulu düzenlerinize bir türlü dokunulmasını istememektesiniz, ona matuf tenkitlerin önünü kesmektesiniz, halkın uyanmasını bu yüzden mi istememektesiniz? Peki, gerçekten hep bizlerin kaybedeceğimizi ve kendilerinizin kazanacağını mı düşünmektesiniz? Bunu nasıl mümkün görmektesiniz ve ne ile becereceksiniz? Ya bir gün kaybederseniz ve biz kazanırsak neler olabileceğini tahayyül ve tasavvur edebiliyor musunuz? Bu konu üzerinde biraz düşünseniz iyi edersiniz derim naçizane fikrimce, zekânız kifayet ederse.

Tarih: 16.11.2021 Okunma: 301

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?