Döviz ve altın karşıtı olduğumu, döviz ve altını tasarruf aracı olarak görenlere kızdığımı biliyorsunuz. Ama şimdi onlara kızamıyorum, hak veriyorum. Elinde üç kuruşu olan vatandaş ne yapsın? TL mum gibi erirken, parasının değerini nasıl korusun?
Sadece son iki aydaki TL’nin değer kaybına bakalım:
23 Eylül 2021 tarihinde dolar 8,40 ve avro 9,97 TL iken,
24 Eylül günü Merkez Bankası (MB)’nın faizi 1 puan düşürmesiyle,
25 Eylül sabahı dolar 8,88, avro 10,42 TL oluyor.
Yetmedi!
15 Ekim’de, MB faizleri 2 puan birden düşürdü.
Dolar önce, 10 TL’ye tırmandı, sonra, 10,50 TL’ye dayandı.
Avro önce, 11,50, sonra, 12 TL’ye ulaştı.
Peki, neden böyle oldu?
Çünkü yıllık enflasyon, TÜİK verilerine göre, Üretici Fiyatlarında (ÜFE) %46, Tüketici fiyatlarında (TÜFE) %19,89’du. Ortalamasını alırsak %33 eder ki hemen herkes enflasyonun bu rakamların çok üzerinde olduğunu düşünüyor! Bu şartlarda faizleri düşürmek, döviz fiyatları üzerine benzin dökmek olurdu! Nitekim bir ay arayla yapılan iki indirim bunu gayet açık bir şekilde gösterdi.
Buna rağmen MB ne yaptı?
18 Kasım 2021’de faizi bir puan daha indirerek yıllık %15 yaptı. Bu, yukarıda zikrettiğimiz ortalama enflasyonun yarısından bile az. Döviz tabii ki azacaktı!
Ve döviz gemi azıya aldı: Dolar 11,20’ye, avro ise12,70 TL’ye dayandı.
Bu vaziyette, sadece son iki ayda paramızın değer kaybı yüzde 30 civarında…
Bu ne demek?
Dünyanın diğer milletlerine göre üçte bir oranında fakirleşmemiz demek!
Paramızı pul ettiniz, döviz istifçilerini ihya ettiniz!
Bu şartlarda kim Türk Parası tutar, kim liraya güven duyar?
“Kimin için, kimler için çektiniz bu operasyonu?”
x x x
TAVSİYE
BİTER, KURGULAR BİTER, Necip Fazıl KISAKÜREK