Ya sizler ey şeyhler! Ne yaptınız, ne
yapıyorsunuz, ne haldesiniz? Gerçekten hiç nefis muhasebesi yapıyor musunuz?
Kur’an’ı tertil, tedebbür, taakkul ile okudunuz mu hiç? Hissederek, düşünerek
anlama çabasına girdiniz mi? Haddimi aşmıyorumdur inşaAllah. Zira layüsel
değilsiniz, sorudan, sorgudan muaf değilsiniz değil mi? Ki, peygamberin bile
sorgulandığı yerde sizler de kim oluyorsunuz ki sorgudan muaf olacaksınız? Öyle
değil mi ya da bendeniz mi yanlış biliyorum; peygamber bazı öneriler sunduğu
halde sahabelerin sunduğu öneriler ittihaz edilmedi mi? Peygamber şöyle dediği
halde böyle daha isabetli olduğu görülünce o zaman bildiğiniz gibi yapın demedi
mi? Ama sizler öyle misiniz ya, hiç bir dediğiniz iki edilir mi, sözünüzün
üstüne söz söylenir mi, gözünüzün üstüne kaşınız var denmeye cüret edilebilir
mi değil mi? Sizler şeyhsiniz, uçar ve uçurursunuz değil mi? Şimdi böyle
söylemekle bendeniz dine ihanet mi etmiş oluyorum acaba? Hangi dine ihanet
etmiş olurum ihanet etmiş olduysam? Hâşâ sizler Rabler misiniz? Mesela bizlere
Kur’an’ı okumamızı önerir misiniz ya da bizler küçücük akıllarımızla yanlış
anlayacağımız için münhasıran sizlerden mi öğrenmeliyiz Kur’an’ı? Sizlerin
gayeniz, gerçekten insanlığın vahdeti mi yoksa kendi cemaatinizin tekasürü mü?
Mana ve derinlik kalitede mi yoksa kantitede mi? Bugüne kadar çoğalarak ne elde
ettiniz, çokluğunuzla hangi alanda tesirinizi gösterdiniz? Mesela; insanlığı
tedricen öldüren kötülüklerle ilgili söylediğiniz tek bir söz var mı? Adalet
ile ilgili hanginiz ne söyledi, tek bir gösterge kifayet edecektir? Yahut
insanlık ailesi bünyesinde adaletin öldürülmesine katkı mı sundunuz? Yahut
kendi içinizde kendi kendinize kalarak, kendi kabuğunuza çekilerek neye hizmet
ettiniz, insanlık adına hangi kazanımları, faydaları sağladınız? Mesela;
haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır Hadisi ile ilgili düşünceleriniz
nedir? Sizin göreviniz yekpare insanlık için bir şeyler yapmak mı yoksa
münhasıran kendi cemaatlerinizin faydasını gözetmek mi? Sizin cemaatinizden
olmayan birinin cennete gidebileceğine inanıyor musunuz? Yoksa her biriniz
münhasıran kendi cemaatlerinizin mi cennetlik oluğuna inanıyorsunuz? Sahi
sizlerin varlık anlamınız nedir, hangi boşluğu dolduruyorsunuz, bugüne kadar
doldurabildiğiniz bir boşluk var mı? Varlığınızın artı değeri nedir, bugüne
kadar ne olmuştur? Yani varlığınızın katkı sunduğu tek bir şey var mıdır?
Mesela; kötülük yapan birini hiç insani umdeler temelinde şiddetli olarak
uyardığınız oldu mu? Yoksa korkar mısınız uyarmaktan?
VİCDAN
BÖYLE BUYURUYOR
Konuşmayın yapın. Laflarınızla değil eylemlerinizle gösterin kendinizi. Birinize değil hepinize söylüyorum. Bugüne değil yarına da söylüyorum. Dün söyledim, bugün söylüyorum, yarında söyleyeceğim. Her zaman hatırlatacağım ve varsa kızarması gereken bir şey kızaracak. Eğer değerlilerse, kıymetlilerse, fedakârlarsa, cefakârlarsa, teminatlarsa, biriciklerse, çiçeklerse, böceklerse, kelebeklerse, söyledikleriniz gerçekse ve gerçekçiyseniz söylediklerinizde, o vakit beklemeyin, o vakit laf etmeyin, o vakit duyarsız kalmayın, o vakit ertelemeyin, o vakit nutuk çekmeyin, şimdi, şu an, hemen, bugün yapın. Hakkaniyetli olun, dürüst davranın ve hak ettikleri neyse bugüne mahsus olarak verin haklarını, bir ödül olarak, ikramiye olarak verin, emek olarak verin, değer olarak verin, bir saygı olarak, bir sevgi olarak verin haklarını, onore edin onları, sözünüzün gerçekliği olsun, samimiyeti olsun. Yoksa gün falan kutlamayın, yediklerini, yiyeceklerini düşünmeyin güya günleri varmış ve gün görüyorlarmış gibi. Çünkü aptal değiller, değillerdir herhalde. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve yapmanız gerekeni yapın, nefesinizi tüketmeyin. Gün mü görüyorlar ki, hicap duymadan kutlayacaksınız? Eylemsiz söz hükümsüzdür, değersizdir, hiçtir. Gerisi laf-ı güzaftır!
EKSTRA:
Tabi de sayın vekil bey. Ne demek.
Tavsiyelere hep uyarım. Öğünden birini temelli çıkardım mesela. Eti bir yıldır
bıraktım. Meyveyi de bıraktım. Biraz sebzeyle idare ediyoruz işte. Zararlı şey
yenir mi hiç? Kalben sonsuz teşekkürler çok değerli tavsiyeleriniz için.
Abi bu ülkede tanıdığım en en en
şerefli, haysiyetli, namuslu, dürüst bir yazarsın. Harikasın. Tüm gizli
gerçekleri senden öğreniyoruz. O kadar soylu ve şerefli bir insansın ki,
kelimeler kifayetsiz kalır şerefini ve soyluğunu izah etmekte.
Eyvallah Sayın Başkan. Ne demek.
Sabrın sonu selamettir. Mutlaka sabredeceğiz. Zaten sabrı severiz biz. Ömrümüz
sabırla geçer ve bize hep huzur verir sabır. Sabır çok acı da olsa meyvesi
tatlıdır. Meyvesinin tadını hiç tadamasakta mutlaka tatlıdır biliriz.
Teşekkürler Sayın Başkan.