Sizin göreviniz kendi düşünceleriniz
ekseninde hedefler belirleyip, dışarıya karşı ikircikli tavırlar sergilemek
değildi ve olamazdı ama böyle yaptınız. Gerçeğinizi hep gizlediniz, bu yüzden
de toplum karşısında asla kendiniz olarak çıkmadınız, müritlerinizi de
çıkarmadınız. Sanki kendiniz olarak gerçeğinizle çıkarsanız toplum size düşman
olacakmış gibi hareket ettiniz. Velâkin kendinize ve topluma karşı asıl
düşmanlığı siz yaptınız böylesi hareketlerle. Oysa sizler yekpare insanlığın
kurtuluşu adına hedefler belirleyebilirdiniz, şeffaf olabilirdiniz ve dışarıya
da olması gereken şekilde davranırdınız. Ki, böylede olmalıydı zaten normal
kaidelere göre. İşte kendi ahlakınızı dikte etmenizin arka planında ki sebepte
buydu. Çünkü normal ahlakla davranıp, herkese eşit mesafede yaklaşıp, ulvi
ilkeleri anlatmanız gerekirdi ama kendinize göre hedefler tayin edince bu kabil
olmuyordu. Zira bireysel hedefle toplumsal hedef kahir ekseriyetle zıtlık arz
ederdi, çünkü birinde şahsin menfaati ön plandadır, diğerinde amme menfaati
önceliklidir. İnsanları kendinize çağırıp, sizlerin cemaatine iltihak
ettiklerinde de mutlak olarak kendinize bağlıyordunuz ve o insanlar artık
başkalarına karşı normal bir Müslüman davranışıyla yaklaşamıyorlardı, öyle
yaparlarsa kendi cemaatlerine ihanet etmişler gibi hissediyorlardı, yani
sizlerde tutsak oluyorlardı, zira bu onların artık ahlaki duruşları olmuştu.
Çünkü başkalarına kendilerini açamazlardı, açarlarsa hedeflerini de açık etmiş
olurlardı. Ama her cemaatin kendine özel bir hedefi olabilir miydi, işte asıl
sorulması ve cevaplanması gereken soru da buydu. Velâkin ne dersek boştu, durum
buydu ve değişmesi olanaksızdı temelde ki kurgulanışa göre. Çünkü başından
böyle kurgulandınız, konumlandınız, koşullandınız. Dinden başka bir din
ürettiniz, Müslümanlıktan ayrı bir Müslümanlık ortaya koydunuz. Birbirinize
düşman oldunuz, bazen topluma düşman oldunuz. Dünyayı dini kullanarak ele
geçirmeye yeltendiniz. Dini dünyanın içine katarak kirlettiniz. Dini kullanarak
biriniz diğerinizi müşrik, kâfir ilan ettiniz. (((İşte Laikliğin değeri de tam
da burada anlaşılıyor ve aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri
görüşlülüğü ve zekâsı da burada mutlak berraklıkta tezahür ediyor.))) Kur’an
ısrarla tevhidi ve vahdeti önerirken, sizler ihtilafta rahmet arayıp durdunuz
her daim. Ama o ihtilaflar öyle bir boyut kazandı ki, birbirinizi gün geldi
ihanetle, sapkınlıkla yaftalamaya kadar vardı. Bu da aranızda olmazsa olmayacak
olan uhuvveti mahvetti, sizlerin her birinizi ayrı bir yerde konumlandırdı ve
birbirinizin açığını bulup, birbirinizin müntesiplerini kendinize çekme gibi
yanlış bir telakkiye sevk etti. Bu da sizleri kullanışlı duruma getirdi. İçeriye
sızıntılar da işte tam da buradan başladı. Çünkü güçlü olmanız, gücünüzü
diğerinizin üzerinde kullanmanız ve diğerlerinden müritler kazanmanız
gerekiyordu, hatta toplumsal alanda daha da görünür ve kudretli olmanız
gerekiyordu hedeflerinize mülaki olabilmek için, bu durum da daha güçlü
birilerinin müzaheretine muhtaç ve mahkûm ediyordu sizleri, nihayetinde de
sizleri kullanışlı birer aparat kılıyordu. O kadar çoksunuz ki, biriniz çıkıp
bu topluma ne verdiğinizi izah edebilir mi? Sahiden ne verdiniz bu topluma? Hayatımda
olmadığım kadar ciddiyim, gerçekten insanlığa ne verdiniz, yoksa aldınız da
aldınız mı?
EKSTRA:
Bu arkadaşta insanlığın en şerefli, en
soylu, en karakterli, en kişilikli, en namuslu, en soylu, en haysiyetli, en
onurlu kalemidir, hatta bugüne kadar bu vasıflarla tavsif ettiklerimizden daha
ileridir. Ama bu sözleri galiba yanlışlıkla karalanmış.
Türkiye’nin yüz akı olan, en soylu, en
şerefli, en namuslu, en dürüst, en onurlu, en haysiyetli, en karakterli, en
kişilikli, en gerçekçi gazetesidir abisi bu gazete. Siz neyden söz ediyorsunuz.
Bu gazeteden başka gerçekleri yazabilen gazete var mı? Konuşuyorsunuz işte.
Neresi yalan? Sanki öyle kallavi zam
varmış gibi. Araç çok olursa kuyrukta çok olur. Önerme böyle kurulur.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bu-da-oldu-turkiyede-yarim-simit-satilmaya-baslandi-489183h.htm
Neresi kötü? Gerçekten çok güzel bir
uygulama. Bazen bir simit bitmiyordu. Şimdi bitirebileceğimiz kadarı satılıyor.
İsraf olmaz en azından. Güzel ülkem benim.
Asılsız, mesnetsiz, yalan, gerçekçi
olmayan, yerli ve milli olmayanların palavraları. Geçiniz bunları beyim.
Konuş babam konuş. At babam at. Nasılsa
parayla değil ya.
Ne diyon arkadaş sen ya? Böyle anlaşılmaz
yazılar yazıyon. Bırak bu boş işleri ya.
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/beyaz-atli-arap-prensi-6790485/ Ne bu şimdi hiç olmamış.