İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...314...

Özgür DENİZ - 07.12.2021

Bugün herkes tali durumları tenkit etmektedirler ama eleştiri oklarını bir türlü şeytani kapitalist sisteme tevcih edememektedirler. Bunlar ya cahildirler ya da korkmaktadırlar. Ama korku dağlarını aşamazsak, cehaletin karanlığını parçalayamazsak, etrafı çelik halatlarla ve demirden duvarlarla çevrili şeytani kapitalist sistemi yerle yeksan edemeyiz. Bendenizin mücadelem mezkûr sistemledir ve bu kavga ilânihaye sürecektir. Başkaları bendenizi ırgalamaz, binaenaleyh kimse verdiğim amansız kavgayı kendisine yönelik sanıpta karşıma çıkmasın çivi gibi çakarım, bir daha da çıkamaz çakıldığı yerden, acımam çakarım. Sisteme yönelmeyen tüm tenkitlerde havanda su dövmeye benzer. Çünkü her şeyi otokontrol altına almış olan ve her şeyi insanın zararına olacak şekilde manipüle eden şeytani kapitalist sistemin ta kendisidir. Sendikalar, partiler vs. şeyler talidir ve onlarda zaten sistemin cenderesinde kıstırılıp kalmışlardır. Hiçbir zaman hiçbir şekilde başkalarının fikirlerine göre hareket etmem yani başka rüzgârlarla yönümü bulan yahut fikirler ortaya koyan biri değilim. Başkalarıyla uğraşacak kadar da boş vaktim yok maalesef. Çünkü öyle bir karakterim hiç olmadı. Evet, her fikri dinlerim, her fikre ve fikir sahibine saygı duyarım ama manipülasyona gelmem. Bu yüzden söylediğim her söz gönlümün derinliklerinden süzülüp gelen, aklımla ayıklanan ve dilimden akan sözlerdir. Yani farklı mekanizmaların, kişilerin, yapıların manipülasyonlarına gelip, onların serdettikleri düşünceleriyle bir şeyler söylemeyi zül addederim. Cennet cehennem arasında ki mesafe kadar mesafe vardır aramda böylesi bir hareketle. Doğallığı benimsemişim, binaenaleyh tüm hayatım doğallık temelinde yürür ve insicamlı olarak yürür. Ama içinde bulunduğum insanlık ailesine de fikirlerimi sarih olarak deklare etmeyi vazife addederim. Çünkü doğuyorum, büyüyorum, yaşlanıyorum ve ölüyorum. Öyleyse böylesi fani bir dünyada onurumla yaşamalıyım ama böyle yaşamak için de tüm mevcudiyetimle savaşmalıyım. Ve hiç istemesekte hayat denilen şey maalesef para denilen lanetle temin ediliyor. Hayatın katı ve sert gerçekleri vardır. Kutsal Yasalara göre ortaya konulan eylemler birilerini taklit ederek değil, bilinçli ortaya koyulmalıdır, çünkü neticeleri olacaktır. Ve dahi hayatın mahiyeti bilinerek ortaya konulmalıdır eylemler. Ve söylemle eylem mutlak olarak mütenasip olmalıdır. Bilakis eylemsiz söylem hükümsüzdür ve samimiyetsizliğin göstergesidir. Keza Kutsal Yasa der ki; metazori yöntemlerle safi hakikatleri örterek insançocuklarının emeğinin ürününe çöken ve insançocuklarının hak ettiklerini alengirli yol ve yöntemlerle gasp eden yahut azaltan düzenlerle mücadele etmek insanın kutsal vazifesidir. Bugün melun ve vahşi, şeytani kapitalizmin mimarlarının hiçbirisi herhangi bir bilgi kapasitesine ve sağlam bir ruha sahip değildirler ama insanlığı yöneten ve dünyayı yaşayan onlardır. Ve bu tolere edilebilir bir durum değildir. Ve tüm kıyaklar cehaletin karanlığında yaşayan pezevenk kompradorlara geçilmektedir. Kimse kusura bakmasın gerçek budur. Ekmek parayla alınıyor, tatil parayla yapılıyor, başka şeylerle değil. Tamam, hayatın gerçek gayesi maddiyat değildir ama maddiyat olmadan da olmuyor. İnsanlara bu tür şeyler empoze edilirken birileri ise bitevi madde teraküm ediyor yani söylenenle eylenen arasında dehşetli bir tenakuz vardır. Yani insanlık bile göre aldatılmaktadır. Mütemadiyen tekrar edilen, dillere pelesenk olmuş ve temcit pilavı gibi önümüze konulan bir şey vardır; işte bilmem şu, bu, o türlü şeyler para için yapılmaz. Öyle ya birilerinin karnı acıkmaz, ayakkabıya, elbiseye ihtiyacı yoktur, tatille ilgisi yoktur. Bazı meslekler için mesela para mesleği değil derler, peki para mesleği değil diyenler aldıkları kallavi paralardan vazgeçebilirler mi? Buyursunlar vazgeçsinler. Hadi bunu geçelim, bugün milletvekilleri manyak zengindirler, o zaman niçin vekilliği para ile yapıyorlar ve zamları gece yarıları yapıyorlar ve zamları bile para mesleği değildir dedikleri meslek sahiplerinin maaşı kadar oluyor? Oysa çok sevdiğimiz, çok övdüğümüz, daima andığımız büyük şahsiyetler bile bunu söylüyorlar. Misal; Nurettin Topçu vekilliğin para ile yapılamayacağını söyler. Ki, kendisi bu toprakların yetiştirdiği en soylu aydınlardan biridir. Onu sevdiğimizi söyleriz, peki niçin söylediğini yapmayız? Gerçi Tanrı’nın dediğini yapmayan kulunun dediğini yapar mı hiç? Bizim kanuna değil yaşamaya ihtiyacımız vardır. Yaşamak ise maalesef ekonomiyle olmaktadır. Bize ekonomik dinamikleri basit göstermeye çalışanların nasıl da ekonomiye önem verdiklerini bilmiyor değiliz. Bu gerçeği kimse değiştiremez. Bugün kesif bir çalışmayla ve ezberle hayatın bazı alanlarında başarı kaydedilebilir ama bu demek değildir ki başaran başardığı alanda en iyi kişi olacaktır. Bu rasyonel değildir. Bu yüzden bir şey alarak bir şey takdim edilemez. Ki, bu adil de olamaz. Zira verilen ücret beytülmalden verilmektedir yani ortak hazineden. Binaenaleyh herkes eşit taksim yapılmalıdır. Zira Kutsal Yasa herkes neyi hak ediyorsa ne eksik ne fazla hak sahibine verilsin der. Bizler ise kapitalizmin yasalarına göre hareket ediyoruz ve tayin ediyoruz her şeyi ama bu tolere edilebilir bir şey değildir. İşte itirazım da bunadır. Bugün nice meslek sahipleri hiç hak etmedikleri bir hayatın mahkûmudurlar. Ve bu durum bir an evvel behemehâl giderilmelidir. Artık her meslek sahibine mesleklerinin mahiyetine seza bir hayat sunulmalıdır. Vahşi ve şeytani kapitalizmi tüm genetik kodlarıyla idrak ettiğimiz zaman ne demek istediğimizde anlaşılacaktır. Soygunla ve sömürüyle servet teraküm etmiş, kasaları artı değerle lebalep dolmuş, elde ettikleri varlıklarla ekonomik yönden iyice genişlemiş, tabir caizse adeta mülkiyet obezi olmuş olan ve tüm bunları da toplum üzerinde hegomanya kurmak için kullanan bu zümrelerle mücadeleyi insan olmanın önkoşulu olarak görür Kutsal Yasa. Bizlerin hayatlarımız çalınmıştır ve hayatlarımızı bizlerden çalanlarla mücadele etmeye ve çalınan hayatlarımızı geri kazanmaya cesaret etmeliyiz. Bilakis şeytani kapitalist düzenin köleleri olarak yaşamaktan kurtulamayız ve yaşamak nedir bilmeden geberir gideriz.

Tarih: 07.12.2021 Okunma: 421

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?