Haddizatında böylesi basit ve küçük şeylerle iştigal etmezdim
ama öyle basit ve küçük düşünen bir toplumuz ki ve maalesef bizleri böylesi
sürece sürükleyen çiğ bir sistemimiz var ki, amansız bir kısır döngü içerisinde
kıvranıp duruyoruz ve ne hazindir ki bu kadar basit ve küçük düşünceler
içerisinde adeta boğuluyoruz ve izah etmek zorunda da kalıyoruz. Yemin ediyorum
yaşadığımız hayattan hatta mahkûmu olduğumuz hayattan demeliyim, iğreniyorum,
tiksiniyorum. Bu kadar düşmemeliydik, düşmemeliyiz, düşük olmamalıyız oysa.
Kendimizi asla aşamıyoruz, aşmak içinde zerre gayret ve çaba göstermiyoruz.
Çünkü ezikliği içselleştirmişiz, küçüklüğü kanıksamışız, ne bir üst toplum ne
de bir üst insan olmayı kendimize layık görmüyoruz. Bir türlü üst düzey ve
büyük düşünemiyoruz. Oysa çok farklı dünyaların insanları olmalıydık, çok
farklı bir toplum, çok farklı bir devlet olmalıydık. Yazık diyecem ama maalesef
değil, zira böylesini sonsuzcasına hak ediyoruz, çünkü hak edişimiz kendi
ellerimizle oluyor. Oysa çok farklı boyutlarda yaşayan bir toplum ve o toplumun
cüzleri olan büyük düşün sahipleri insanlar olmalıydık. Olmamışız, olmadık,
olamayacağız da. Canım nasıl yanıyor, acıyor tahmin edemezsiniz. Çünkü hak
etmiyoruz, bu kadar basit ve küçük hayatların mahkûmu olmayı. Geçelim!
Evet, bir birey olarak açık ve net olarak bildiriyorum. Sayın
devlet (((her şeyin, herkesin üstünde olanı kastediyorum))) kesinlikle duymanı
istiyorum. Duymamandan sorumlu değilim. Lütfen duy ve eğer devletsen devlet
gibi ol ve ne yapman gerektiğini bil. Senin gölgende senin gücünü kullananların
kaprisleriyle, ihtiraslarıyla, basit, ucuz ve küçük çıkar hesaplarıyla
uğraşacak değilim ve değiliz insanlar olarak. Herkesinsen herkesin ol, herkesin
değilsen de her şeyi tolere etmek zorundasın. Burada dönem fark etmiyor, her
dönem için geçerlidir bu durum yani hiçbir dönemde bu tür şeylerle iştigal
edecek takatimiz, gücümüz yoktur. Sen durman gereken yerde yani hayatın
kıyısında dur, gözetmen ol, adil ol ve hayatlara müdahil olma. İnsanların sana
sesli ya da sessiz düşman olmasını istemiyorsan lütfen senin adına hareket
edenlere yahut senin gölgende her türlü düzenbazlığı yapanlara fırsat tanıma.
Gölgene sığınmış insanlara, gölgeni arkasına alanlara zulmettirme, haksızlık
yaptırtma. Ha buna rağmen adil bir düzen varsa da, gerçekten insani bir düzen
varsa da, onu bozmaya tevessül eden olursa da gerekeni yaparsın zaten. Nasıl
bir devletsin, nasıl bir yönetimin var, nasıl bir yöntem uyguluyorsun
bilmiyorum. Bizler münhasıran gözlerimizin gördükleriyle iktifa ediyoruz ama
senin dünyan nasıl, orada neler olup bitiyor hiçbir şey göremiyoruz. Filhakika
bilmiyorum da demeyeyim. Politikacılara, köşe yazarlarına, bürokratlarına kadar
bunları nasıl intihap eylediğini de çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Taşları
nereye, nasıl, niçin koyacağını çok iyi biliyorsun. Zaten bozuk düzenin
çarklarının nasıl döndüğü de tam da burayla ilintilidir. Burası senin
tercihindir umursamam. Ama şunu bilmeni istiyorum, kimseyle bir derdim yok, ne
seninle ne de senin gölgen de senin adına hareket edenlerle. Senin için
hayatımdan ne fedakârlıklarda bulunduğumda, sen bilmesen de malumdur. Aciz,
naçar, sıradan bir insanım ve insanlık için kavgam var sadece ve münhasıran
maişetimin derdindeyim. Bendeniz her şartta ve koşulda, her durumda, konumda ve
ortamda vahşi ve melun kapitalizmin ve soysuz kapitalist zihniyetin amansız
muhalifiyim ve bunu da sarih olarak beyan etmekten imtina etmem, etmiyorum,
etmeyeceğim de. Bendenizin soysuz kapitalizmin düşmanı olmam ve soysuz kapitalist
zihniyetle mücadele etmem kimseyi ırgalamaz, ırgalamamalı, bundan gocunan varsa
da o onun kendi sorundur. İşin hülasası budur işte, yani bendeniz münhasıran
kapitalizmin muhalifiyim, ocu, bucu, şucu değilim, hiçbir zaman da olmadım. Hiçbir
zaman birilerinin gölgesine sığınmadım ve birilerinin gölgesinde yaşamaya
çalışmadım. Hiçbir yapıyla, kurumla, şahısla iltisakım, merbutiyetim yoktur,
bidayette olmamıştır, nihayette de olmayacaktır. Hayatımın her anında gerçekle
ilgilendim, adalet olsun dedim ve insanlık adına hareket ettim. Ezilen büyük
insanlığın mutluluğu adına söyledim, konuştum, yazdım, yaşadım ve öyle de
yürüyorum hayat yolunda. Söylediklerimin de birilerine dayandırılıp, sanki o birilerindenmişim
gibi yahut birilerine düşmanmışım gibi algılanmasını da istemem, böylesi bir
durumu da telin ederim. Sömürüsüz (((emeğin sömürülmediği, hakkını tam ne
nakıssız aldığı, kutsal sayıldığı))), sınırsız (((insançocuklarının arasında
hiçbir sınır olmasını istemiyorum, uhuvvetin mutlak olarak tahakkuk etmesini
arzuluyorum))), sınıfsız (((ayrıcalıklı sınıfın bulunmadığı, herkesin her
şartta ve koşulda eşit olduğu))), eşitlikçi, adil, barış dolu, tam bağımsız bir
dünya istiyorum. Bu dünyanın da insanlık için yaşamaya seza yegâne dünya
olduğunu düşünüyorum. Birileri böylesi bir dünyaya karşı duruş sergiliyorsa, bu
durum mezkûr dünyanın kötü olduğu anlamına gelmez, karşı duruş sergileyenin
yanlış yerde durduğunu gösterir. Yani şu kişi, bu kişi, o kişi, şu yapı, o
yapı, bu yapı için değil yekpare insanlık adınadır kavgam. Kimseye bağlı
değilim, herkesten bağımsızım. Bu yüzden hiçbir dönemde, hiçbir sebeple tecziye
edilmek istemiyorum. Dönemsel haksızlıkların muhatabı olmak istemiyorum. Hiçbir
kimsenin, hiçbir yapının, hiçbir kurumun günahının bedelini de ödemek
istemiyorum. Hiçbir kimsenin, hiçbir yapının günahına da ortak değilim,
olmadım, badema da olmayacağım. Binaenaleyh, birilerin günahlarının
ortağıymışım gibi haksız bir muameleye müstahak olmak istemiyorum. Benim
günahlarım bana kifayet ediyor zaten. Bu yüzden birilerinin günahlarının
bedelini ödemem, ödeyemem, ödetilmesinden de hazzetmem. Zaten böylesi bir şey
kansızlıktır, soysuzluktur, alçaklıktır. Artık insanlığa da dönemsel tezciye
edilmekten ikrah geldiğini düşünüyorum. Zira böylesi bir şey insanları bitevi
şaşkına çevirmekte, insanların psikolojilerini bozmakta ve insanları bunalıma
sürüklemektedir. İnsanları ilkeli ve onurlu yaşamaktan uzak tutmaktadır.
İnsanlar kimsenin oyuncağı değildir. Herkes ama herkes, sen, ben, o, bu, şu,
onlar, hepimiz ama hepimiz haddimizi ve hududumuzu bilmek zorundayız. Bu
topraklar herkesin, devlet herkesin, kurumlar herkesin ve herkese ait ne varsa
herkesindir. Öyleyse buna göre davranmak zorundayız. Lütfen..!