BİLDİRİYORUM...

Özgür DENİZ - 16.12.2021

Haddizatında böylesi basit ve küçük şeylerle iştigal etmezdim ama öyle basit ve küçük düşünen bir toplumuz ki ve maalesef bizleri böylesi sürece sürükleyen çiğ bir sistemimiz var ki, amansız bir kısır döngü içerisinde kıvranıp duruyoruz ve ne hazindir ki bu kadar basit ve küçük düşünceler içerisinde adeta boğuluyoruz ve izah etmek zorunda da kalıyoruz. Yemin ediyorum yaşadığımız hayattan hatta mahkûmu olduğumuz hayattan demeliyim, iğreniyorum, tiksiniyorum. Bu kadar düşmemeliydik, düşmemeliyiz, düşük olmamalıyız oysa. Kendimizi asla aşamıyoruz, aşmak içinde zerre gayret ve çaba göstermiyoruz. Çünkü ezikliği içselleştirmişiz, küçüklüğü kanıksamışız, ne bir üst toplum ne de bir üst insan olmayı kendimize layık görmüyoruz. Bir türlü üst düzey ve büyük düşünemiyoruz. Oysa çok farklı dünyaların insanları olmalıydık, çok farklı bir toplum, çok farklı bir devlet olmalıydık. Yazık diyecem ama maalesef değil, zira böylesini sonsuzcasına hak ediyoruz, çünkü hak edişimiz kendi ellerimizle oluyor. Oysa çok farklı boyutlarda yaşayan bir toplum ve o toplumun cüzleri olan büyük düşün sahipleri insanlar olmalıydık. Olmamışız, olmadık, olamayacağız da. Canım nasıl yanıyor, acıyor tahmin edemezsiniz. Çünkü hak etmiyoruz, bu kadar basit ve küçük hayatların mahkûmu olmayı. Geçelim!

 

Evet, bir birey olarak açık ve net olarak bildiriyorum. Sayın devlet (((her şeyin, herkesin üstünde olanı kastediyorum))) kesinlikle duymanı istiyorum. Duymamandan sorumlu değilim. Lütfen duy ve eğer devletsen devlet gibi ol ve ne yapman gerektiğini bil. Senin gölgende senin gücünü kullananların kaprisleriyle, ihtiraslarıyla, basit, ucuz ve küçük çıkar hesaplarıyla uğraşacak değilim ve değiliz insanlar olarak. Herkesinsen herkesin ol, herkesin değilsen de her şeyi tolere etmek zorundasın. Burada dönem fark etmiyor, her dönem için geçerlidir bu durum yani hiçbir dönemde bu tür şeylerle iştigal edecek takatimiz, gücümüz yoktur. Sen durman gereken yerde yani hayatın kıyısında dur, gözetmen ol, adil ol ve hayatlara müdahil olma. İnsanların sana sesli ya da sessiz düşman olmasını istemiyorsan lütfen senin adına hareket edenlere yahut senin gölgende her türlü düzenbazlığı yapanlara fırsat tanıma. Gölgene sığınmış insanlara, gölgeni arkasına alanlara zulmettirme, haksızlık yaptırtma. Ha buna rağmen adil bir düzen varsa da, gerçekten insani bir düzen varsa da, onu bozmaya tevessül eden olursa da gerekeni yaparsın zaten. Nasıl bir devletsin, nasıl bir yönetimin var, nasıl bir yöntem uyguluyorsun bilmiyorum. Bizler münhasıran gözlerimizin gördükleriyle iktifa ediyoruz ama senin dünyan nasıl, orada neler olup bitiyor hiçbir şey göremiyoruz. Filhakika bilmiyorum da demeyeyim. Politikacılara, köşe yazarlarına, bürokratlarına kadar bunları nasıl intihap eylediğini de çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Taşları nereye, nasıl, niçin koyacağını çok iyi biliyorsun. Zaten bozuk düzenin çarklarının nasıl döndüğü de tam da burayla ilintilidir. Burası senin tercihindir umursamam. Ama şunu bilmeni istiyorum, kimseyle bir derdim yok, ne seninle ne de senin gölgen de senin adına hareket edenlerle. Senin için hayatımdan ne fedakârlıklarda bulunduğumda, sen bilmesen de malumdur. Aciz, naçar, sıradan bir insanım ve insanlık için kavgam var sadece ve münhasıran maişetimin derdindeyim. Bendeniz her şartta ve koşulda, her durumda, konumda ve ortamda vahşi ve melun kapitalizmin ve soysuz kapitalist zihniyetin amansız muhalifiyim ve bunu da sarih olarak beyan etmekten imtina etmem, etmiyorum, etmeyeceğim de. Bendenizin soysuz kapitalizmin düşmanı olmam ve soysuz kapitalist zihniyetle mücadele etmem kimseyi ırgalamaz, ırgalamamalı, bundan gocunan varsa da o onun kendi sorundur. İşin hülasası budur işte, yani bendeniz münhasıran kapitalizmin muhalifiyim, ocu, bucu, şucu değilim, hiçbir zaman da olmadım. Hiçbir zaman birilerinin gölgesine sığınmadım ve birilerinin gölgesinde yaşamaya çalışmadım. Hiçbir yapıyla, kurumla, şahısla iltisakım, merbutiyetim yoktur, bidayette olmamıştır, nihayette de olmayacaktır. Hayatımın her anında gerçekle ilgilendim, adalet olsun dedim ve insanlık adına hareket ettim. Ezilen büyük insanlığın mutluluğu adına söyledim, konuştum, yazdım, yaşadım ve öyle de yürüyorum hayat yolunda. Söylediklerimin de birilerine dayandırılıp, sanki o birilerindenmişim gibi yahut birilerine düşmanmışım gibi algılanmasını da istemem, böylesi bir durumu da telin ederim. Sömürüsüz (((emeğin sömürülmediği, hakkını tam ne nakıssız aldığı, kutsal sayıldığı))), sınırsız (((insançocuklarının arasında hiçbir sınır olmasını istemiyorum, uhuvvetin mutlak olarak tahakkuk etmesini arzuluyorum))), sınıfsız (((ayrıcalıklı sınıfın bulunmadığı, herkesin her şartta ve koşulda eşit olduğu))), eşitlikçi, adil, barış dolu, tam bağımsız bir dünya istiyorum. Bu dünyanın da insanlık için yaşamaya seza yegâne dünya olduğunu düşünüyorum. Birileri böylesi bir dünyaya karşı duruş sergiliyorsa, bu durum mezkûr dünyanın kötü olduğu anlamına gelmez, karşı duruş sergileyenin yanlış yerde durduğunu gösterir. Yani şu kişi, bu kişi, o kişi, şu yapı, o yapı, bu yapı için değil yekpare insanlık adınadır kavgam. Kimseye bağlı değilim, herkesten bağımsızım. Bu yüzden hiçbir dönemde, hiçbir sebeple tecziye edilmek istemiyorum. Dönemsel haksızlıkların muhatabı olmak istemiyorum. Hiçbir kimsenin, hiçbir yapının, hiçbir kurumun günahının bedelini de ödemek istemiyorum. Hiçbir kimsenin, hiçbir yapının günahına da ortak değilim, olmadım, badema da olmayacağım. Binaenaleyh, birilerin günahlarının ortağıymışım gibi haksız bir muameleye müstahak olmak istemiyorum. Benim günahlarım bana kifayet ediyor zaten. Bu yüzden birilerinin günahlarının bedelini ödemem, ödeyemem, ödetilmesinden de hazzetmem. Zaten böylesi bir şey kansızlıktır, soysuzluktur, alçaklıktır. Artık insanlığa da dönemsel tezciye edilmekten ikrah geldiğini düşünüyorum. Zira böylesi bir şey insanları bitevi şaşkına çevirmekte, insanların psikolojilerini bozmakta ve insanları bunalıma sürüklemektedir. İnsanları ilkeli ve onurlu yaşamaktan uzak tutmaktadır. İnsanlar kimsenin oyuncağı değildir. Herkes ama herkes, sen, ben, o, bu, şu, onlar, hepimiz ama hepimiz haddimizi ve hududumuzu bilmek zorundayız. Bu topraklar herkesin, devlet herkesin, kurumlar herkesin ve herkese ait ne varsa herkesindir. Öyleyse buna göre davranmak zorundayız. Lütfen..!

Tarih: 16.12.2021 Okunma: 290

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

i. Hakkı Cengiz

18.12.2021 - 08:55

"Zaten bozuk düzenin çarklarının nasıl döndüğü de tam da burayla ilintilidir." Bozuk düzenin gittikçe bozulduğunu üzülerek, kahrolarak görüyoruz. Neresine, nasıl çomak sokacağız da düzelteceğiz, bilememenin çaresizliğini yaşıyoruz! Eline sağlık can kardeşim. Selâmlar...

Özgür DENİZ

18.12.2021 - 10:24

Eyvallah saygıdeğer paşam saygıdeğer ağabey. Maalesef öyle. Bizler elimizden gelen neyse naçizane onu yapmaya çalışıyoruz. Bir damla su misali. Yapmadık demeyelim, çendan boşuna küfretmiş olmayalım, en azından istediğimize layık olduğumuzu göstermiş olalım. Kalben bilmukabele ve derin saygılar selamlar.