İnsanlığı bugüne kadar aldattınız, biriniz
değil cümleniz aldattınız, her bir yönden insanlığın dünyasına musallat oldunuz
ve dünyasını başına yıktınız, şimdi çöküntüler, yıkıntılar altında kaybettiğini
aramaktadır. Ama bulması kabil değildir. Çünkü ona kaybettiğini bulduracak
ışığını da söndürdünüz. Yani, hem direncini ve iradesini yok ettiniz hem de
umudunu. Çok günahkârsınız, affedilmesi imkânsız olanlarsınız. Biriniz değil
hepiniz birden. Politikacısıyla, aydınıyla, âlimiyle, kompradoruyla, şeyhiyle
cümleniz suçlusunuz, hem de sayabilmemizin imkânı yok suçlarınızı, emin olun
cehennem bile taşar içinize dökseniz günahlarınızı. Hepiniz zulüm ve zalimler
muvacehesinde her daim dilsiz şeytanlar oldunuz. İşinize geldiği gibi
davrandınız. Gerçeği gizlediniz, sürekli yalan söylediniz, kötülüğü baş tacı
edip iyiliği ayaklar altına aldınız. Güçsüz olanı ezdiniz, güçlü olanın önünde
diz çöktünüz. Yalanlarla, olmayan şeyleri olmuş gibi göstermelerle,
istediğinizi insanlığa dikte ettiniz ve kabul ettirdiniz. Tarifi ve telafisi imkânsız
acılar çektirdiniz insanlığa. Her şeyi kendi ellerinizle yaptınız. Cehennem de
bir milyon yıl yansanız vallahi bedelini ödemiş olmazsınız günahlarınızın. Ama
sonsuza kadar yanacaksınız. Keşke yüzlerinize karşı söyleyebilsem ve daha
açıkça söyleyebilsem günahlarınızı. İşte tam da burada bile nasılda suçlular
olduklarınız afişe olmuyor mu? Çünkü hakkı bile söyletmiyorsunuz. Çünkü
masiyetleriniz sizleri insanlıktan çıkarmış artık. Zira günahın bataklığında
yaşaya yaşaya vicdanlarınız nasır tutmuş, kalpleriniz kararmış, ruhlarınız ölmüş.
Hem böylesiniz hem de hicap duymadan dinden bahsedersiniz. Ama bahsettiğiniz
din Allah’ın dini değil. Olsun, biraz daha böyle gidin, nasıl olsa düğümler
çözülecek ve geçecek bugünler, bu dünya hayatı, gelecek mutlu, güzel, güneşli
günler, cennetler.
EKSTRA: