Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Ülkede son yaşanan hadiseler vesilesiyle siyasî
partiler de bir sınav veriyor.
Bilindiği gibi “Ergenekon”
davası için Tayip Bey, “ben bu davanın
savcısıyım”, Deniz Bey de, “davanın
avukatıyım” demişti.
Genellikle her iki yaklaşım da aynı oranda sakıncalı
bulunarak, eleştirilmişti.
Hâlbuki ikisi aynı şey değildir. Birisi, adı üzerinde
muhalefettir. Konuşacaktır. Çoğu zaman söyledikleri havada kalmaktadır.
Herhangi bir icra ve yaptırım gücü yoktur. Kaldı ki, CHP milletvekillerinin
bazıları, davanın sanıklarından bazılarının eski avukatlarıymış. Burada,
yargıya bir müdahale görmüyoruz.
Ben davanın savcısıyım, diyen Tayip Bey ise
iktidardır. İcra makamındadır. Hükümet
olarak, hâkim ve savcıları tayin etme, terfi ettirme, sicil verme, dinleme gibi
güçleri vardır. Ve siz, davanın savcısıyım derseniz, bundan yargının etki
altında kalması endişesinin doğması kaçınılmazdır.
AKP sözcüleri, davanın siyasî olduğu eleştirilerine
karşı, hayır hukukîdir, diyorlar. Eğer davanın hukukî olduğuna gerçekten
inanıyorlarsa, dava hakkında hiç konuşmamaları lâzım. Ama maşallah herkesten
fazla ve üstelik yönlendirici biçimde konuşuyorlar.
Bir davanın “savcısı” olmak konusunda bu kadar
hevesliyseniz, neden biraz da ”DENİZ
FENERİ” davasının savcısı olmuyorsunuz?
* * *
Başından beri, en başarılı sınavı Milliyetçi Hareket
Partisi vermiştir. Dava hakkında hemen hiç ağzını açmamıştır. Gerçi, son
dalgada gözaltılar başlarken, Mehmet Şandır, “AKP, iç ve dış politikada her sıkıştığında yeni bir dalga geliyor!”
dediyse de, artık, çocukların bile aklına gelen bir ihtimali seslendirdi. Ondan
sonra da MHP’den yine kimse dava hakkında konuşmadı.
MHP hakkında asıl takdir toplayan olay ise, eski Özel Harekât Dairesi Başkanı İbrahim
Şahin’le ilgili.
İbrahim Şahin, son seçimlerde, milletvekili olmak
için MHP’ye başvurmuş. MHP yönetimi, söz konusu kişinin aday adaylığını bile
kabul etmemiş.
Kazara, MHP adaylığı kabule edip de, İbrahim Şahin
milletvekili seçilmiş olsaydı; şimdi “DOKUNULMAZLIK” zırhına bürünmüş saygın
bir siyasetçi olarak karşımızda olacaktı. Tabii o zaman ne gözaltına
alınabilecek, ne evi aranabilecek, ne krokilere, dolayısıyla ne de saklanan
silahlara ulaşılabilecekti.
Öngörüsüyle, karanlıkta kalan pek çok olayın
aydınlatılmasının önünü açan Devlet Bahçeli’yi ve MHP yönetimini yürekten
tebrik ediyoruz.
Tabii İbrahim Şahin’in durumu, bize, TBMM çatısı
altında, dokunulmazlık zırhına bürünerek soruşturmadan kurtulan, acaba kaç
milletvekili var, sualini sordurdu. Dokunulmazlıkların, sadece kürsü
dokunulmazlığıyla sınırlı kalmasının önemini de bir kere daha gösterdi.
* * *
Üstatlardan
Bir insanın karakterini test etmek isterseniz ona yetki
verin.
Abraham Lincoln
Önceki Yazılar