Bendeniz yalanlardan tiksiniyorum
bebeğim! Herkese yalanlarınla git ama lütfen bana gelme. Zaten yalanlarla
savaşıyorum ve hayatımı benden çalan şey yalanlardır, yalanların saltanatını
devirip gerçeğin saltanatını ikame etmek için kavga veriyorum, öyleyse bir daha
rica ediyorum lütfen bana yalanlarla gelme. Yalanlarından bıktım usandım çünkü,
kirli ağzından yalan fışkırıyor adeta. Hem yalanlarına hem de yalan söylemekten
kızarmayan o iğrenç, tiksindirici yüzüne tükürttürme. Geçelim! Kimse halkın
egemenliği palavrası atmasın bebeğim! Egemenliğe giden yol halk toprağından
geçer ama o egemenlik halk toprağına bir daha hiçbir zaman uğramaz. Masallara
karnımız tok. Bu dünyada halk egemenliği hiçbir zaman olmamıştır, belki olur.
Biz her alanda o alana tesir eden egemenler görüyoruz. Herkes kendine göre
sırça saraylar inşa etmiş, bir taş atsan kırılır ve kırarlar seni de.
Girdiğimiz yerin kabına uyuyoruz, orada kala kala yozlaşıyoruz ama oradan
çıkmaya da yanaşmıyoruz bir türlü. Oysa nasıl sokulmuşsan oradan öylece
çıkmasını da bileceksin, çıkarılırsan da çıkaranı düşman bellemeyeceksin.
Mademki egemenlik halkın ve her şey halk için. O zaman şu gerçeklere ne
diyeceksiniz; politikada yer bulan sizsiniz, politik olduğunuz için her alanın
yönünü tayin eden sizsiniz, istediğiniz yere istediğiniz kişiyi koyan sizsiniz,
istediğiniz ihaleyi istediğinize veren sizsiniz ve dolayısıyla istediğiniz
ihaleyi alan sizsiniz, herkese kapalı olan kapıların sadece kendilerine
açıldığı kişiler sizsiniz, istediği kadar maaş alan sizsiniz, ülkenin
hazinesinin anahtarı ellerinde olan sizsiniz, krallar gibi yaşayan sizsiniz,
devlet arazilerini dilediğince istimlâk eden sizsiniz, vergi kaçıran sizsiniz,
mafyayla kol kola yürüyen sizsiniz, dilediğini batıran dilediğini çıkaran
sizsiniz, dilediğince zengin olup dilediğince yoksullaştıran sizsiniz,
dilediğince canlara kasteden sizsiniz, dilediğince rızklara tasallut eden
sizsiniz, dilediğince yaşayan sizsiniz. Yani politikacı, aydın, âlim, şeyh,
sanatçı, komprador vb. olarak hepinizsiniz. Halk nerede halk için olan ne? Hadi
buyurun, utanmayın, o zaman utanacak bir yüzünüz yok, buyurun cevap verin.
Halkı ve tek tek insanları da egemenliğinize giden yolda pazar alanları olarak
görüyorsunuz. Her insan bir pazardır sizler için bebeğim ve sizlerin
sorunlarınız da her zaman pazar sorunu olmuştur. Çünkü kendilerinizi ne kadar
satabilirseniz ve sattığınız yerden ne kadar karşılık bulabilirseniz o kadar
palazlanacaksınız ve egemenliklerinizi o kadar kavileştireceksiniz. Ah be
zavallı insanlar gerçekleri bir türlü göremediniz, kendinizi egemen sandınız,
egemenlerin tezgâhına kandınız, an be an yandınız ama farkına varmadınız, feci
aldandınız. Şimdi uyanın artık, daha neyi bekliyorsunuz ki?
EKSTRA:
“Nice mutlu yıllara demeyeceğim,
çünkü değişen bir şey yok. Günler aynı, insanlar aynı, yalanlar aynı, dekorlar
ve sahneler aynı, kandırılanlar aynı. Ve yine aynı olacak; sahte kahkahalar,
sıra dışı böğürmeler… iyi kusmalar.”
Charles Bukowski
“Kan emici, sömürgen, kemirgen zalimlerin
yılı olma be 2022. Sefaletin şarkısının terennüm edildiği topraklar olmasın
insanlığın toprakları be 2022. Mazlumların ağladığı, insanlık düşmanı
zalimlerin güldüğü yıl olma be 2022. Sosyal yıkımlardan, toplumsal acılardan
zenginlik devşiren komprador pezevenklerin yılı olma be 2022. Ezilenlerin
bilinçlendiği, güçlerini birleştirdiği yıl ol be 2022. Vahşi faşist
kapitalizmin çöktüğü, insanlığın güldüğü, savaşların ateşinin söndüğü, devranın
ezilenlerin lehine döndüğü yıl ol be 2022.”
Özgür Deniz
‘’Zam gelmişte bilmem ne olmuşta,
hadiyn lan ordan, hani zam, nerede zam, dolarda düştü sevin işte daha ne
istiyorsun, kazandıkça kazanıyorsun vermekten mi korkuyorsun, keşke her şeye
yüzde beş yüz zam gelse keşke, en azından zam geldi zam geldi demenizin bi
anlamı olur. Gerçekten, şerefsiz evladıyım istiyorum, zamdan korkmuyorum, ne
olacak vatanım bölünmesin, bayrağım inmesin, ezanım susmasın yeter ki, yüz de
bin gelse de vız gelir tırıs gider. Keşke 5 kg yağ beş yüz lira olsa, 50 kg un
bin lira olsa, doğalgaza yüzde yüz zam gelse, benzine yüzde beş yüz zam gelse,
elektriğe yüz de bin zam gelse. Ben halay çekerim o zaman hatta horon teperim.
Çünkü devletim güçlenir en azından, dışarıya karşı daha güçlü oluruz.’’
Özgür Deniz