Bilgiyle donan ey insançocuğu. Zor
biliyorum, hem de çok zor ve bu zorluğu yaratan dünyanın mevcut hali. Hayat
cehennem gibi, üç kuruş kazanmak için canın çıkıyor, bir de kazandığını kitaba
vermek bayağı bir yük ama yine de diren be ey insan! Ama yine de okumak çok
ağır geliyor bu toprağın çocuklarına. Çünkü okumanın hiçbir getirisi yok ve sen
getirisi olmayan şeylere yüzünü dönmeyi sevmiyorsun, bilakis ondan yüz çeviriyorsun.
Zira bu topraklarda okuyanın, bilgili olanın bir gram bile değeri yok, bilakis
köpek muamelesi görüyorlar. Yalan diyenin pis mikrop suratına tükürürüm. Ama
birazcık zaman ayırmayı da başarmalısın. Böyle diyorum da yine de bilemiyorum
işte. Bunu nasıl söylesem, anlatsam bilemiyorum ki. Çünkü gidişattan memnunuz
maalesef, öyleyse değiştirmeye çalıştığın dünyayı nasıl değiştireceksin başka
türlü diye bir soru soramayız, anlamsız kalır. Böyle diyoruz da ama bazen öyle
an geliyor ki şikâyet etmeyenimiz kalmıyor dünya halinden. İşte bir paradoks
var ortada, bizde bu yüzden söyleyeceğimizi mevcut gerçekliğe göre söylemeye
çalışıyoruz. Çünkü öyle bir derdimiz olmayınca böyle bir sorunumuz da doğal
olarak kalmıyor ama biz de şikâyetten geri kalmıyoruz bazen. Ama bu dünyayı da
değiştirmek, dönüştürmek zorundayız. Böyle gitmez bu dünya, böyle devam
edemeyiz yaşama. Kafamızda ki bilgi kadar, o bilginin gücü kadar ve gücün ateşi
kadar dünyayı değiştirme iradesine sahibiz. Çünkü kafamız ne kadar aydınlıksa
dünyayı da o aydınlık oranında aydınlatabiliriz ancak. Bu yüzden de okumalıyız
ama okuduklarımızdan anladıklarımızı da eylemleştirmeliyiz. Ne teorisiz pratik
olur, ne de pratiksiz teori işe yarar. İkisi dengede olmalıdır. Pratiği teoriye
göre ortaya koyarız, teoriye de pratiğimizle güç veririz. İkisi birbirini
besleyeni büyüten, etkinleştiren şeylerdir. Öyleyse kim olursan ol, nerede
olursan ol, mutlaka okuyacaksın, teori üreteceksin, o teoriden de pratik
üreteceksin, o pratikle de yenidünyaya giden yolu açacaksın. Sen değişeceksin,
ailen değişecek, çevren değişecek, arkadaşın değişecek, arkadaşının arkadaşları
değişecek, toplum değişecek ve dünya değişecek o zaman. İster hedeflerine var
istersen varma, bu bir süreçtir, bu süreçte hayat boyudur. Öyleyse karar ver ve
ilk adımı at bebeğim! KORKMA! Cesaret biraz daha cesaret kurtuluş bizim
ellerimizde.
EKSTRA:
Valla billa haber doğru. Bizatihi
gerçek kaynağında baktım. Hayır, kötü niyetle bakmadım, gerçekten Müslüman
ağabeyler, yerli ve milli ağabeyler, böyle bir haber yapmışlar mı diye baktım,
sevinmek, övünmek için. Ama şöyle bir durum var. Bu vatan bölünse, bayrak inse,
ezan sussa daha mı iyi? Hem onlara yerli ve milli diye kızıyorsunuz de mi?
Allah’a inanıyorlar, Müslümanlar, İslamcılar, Milliyetçiler, Muhafazakârlar
diye kızıyorsunuz de mi? Sürekli şeriat gelsin dedikleri için kızıyorsunuz de
mi? Şimdi bide tutar karşı çıkarsınız Müslüman böyle mi olur diye. Tabi böyle
olur, olacak, ya nasıl olur, olacak? Başka türlüsü mü var bi de? Ben başka
türlüsünden anlamam ve görmedim de. Benim bildiğim tüm İslamcılar ve
Milliyetçiler Allah der, Peygamber der, Kur’an der, vatan bölünmez, bayrak
inmez, ezan susmaz der. Neresi kötü bunun? Hem ne yaparlarsa Allah için
yaparlar. Sizin imanlarınızı kurtarmayı başarabilselerdi, sizde farklı
düşünmezdiniz ama demek ki kurtulanlardan değilsiniz!
Yaşasın kapitalizm!!!
VATANDAŞ BUYRUĞU
Siyasete
değil sana söylüyorum devlet! Bu ay, şerefim ve namusumla temin ederim ki,
ELEKTRİK FATURASINI geçen ayın tam iki katı ödedim. Hadi bir şey daha
söyleyeyim, dün markete gittim, daha önce aldığım, ki bu şeyler mutlak ihtiyaç
olan şeyler ve sürekli alınan şeyler, kimisi yüzde elli, kimisi yüzde yüz yirmi
artmış. Ötesini merak etme farklı bir şey yok hiçbir şey de. Yoksa daha fazla
örnek verebilirim. Yalan söylüyorsam dünyanın en şerefsiz ve namussuz
insanıyım. Şimdi soruyorum sana devlet, eğer ki bizleri evladın olarak
görüyorsan bizlerin şerefli yaşaması senin de yüce bir devlet olmanın
önkoşuludur, söyle şimdi; evlatlarının şerefli yaşamasını istiyor musun? Bana
masal anlatma sakın. Ben boş sözlere değil, onurlu eylemlere inanıyorum.
Zenginsin ve güçlüsün. Bana fakirlik edebiyatı da yapma. Milyonlarca insandan
alınan kallavi vergiler senin kasana akıyor, benim kasama değil. Hep
kodamanları gözeteceğine, biraz da mazlum evlatlarını düşün. Onlar açıktan ya
da kapalıdan zaten hayal edemeyecekleri şekilde kazanıyorlar. Hayat kodamanlara
göre yürüyor, mazlumlara göre değil yani hayat ekstrem şekilde pahalanıyor ama
onlar da aynı düzeyde kazanıyorlar velakin mazlumlar ise sürekli hayatın
gerisinde kalıp, hayatın ağırlığının altında eziliyorlar. Şimdi adaletinin
zamanı ve üstat Cemil Meriç’e göre adalet; insan haysiyetine saygıdır.