Bakınız hep dediğimiz gibi hatsa bir
dünyadayız, hastalıklı bir düzenin mahkûmuyuz, hastalık üretmek için dönen
çarkların kıskacındayız. Bu çark kırılmalı, bu faizci, köleci, kapitalist düzen
çökmeli, bu dünya tersine dönmelidir. Maalesef buz düzen insanların ruhunu
öldürdü, insanı perişan etti, bir dilim ekmeğe muhtaç bıraktı. Bu yüzden bu
düzene behemehâl söylem ve eylemlerimizle namusluca, samimiyetle karşı duruş
içerisinde olmalıyız. Bilakis, umut boğulmuş, hak gasp edilmiş, gelecek
karartılmıştır. Değerler iflas etmiş, olgular tefessüh etmiş, olaylar
şirazesinden çıkmış, insanlık düşmüştür. Böyle olmaz, böyle gitmez. Her
vuruşmada ölen benim. Benim çöken her krizde. Ve dibe batan benim gemim her
kaosta. İtlaf edilen benim malım. Çöle dönen toprak benim. Kirlenen deniz,
oksijensiz kalan hava, körelmiş ışık benim. Ve benimdir iflas eden akıl, kalp,
vicdan. Ölen benim evladım. Peki, kim yaşıyor, nasıl yaşıyor, nerede yaşıyor,
kimler sayesinde yaşıyor? Bigâne miyiz yaşayanlara? Hayır, çok iyi biliyoruz
kimler olduklarını. Kimlerin, deniz varken, içmeyen domuzdur diye
düşündüklerini. Yalılardaki, saraylardaki, şatolardaki müdavimlerdir düzenin
kaymağını yiyenler. Gemilerde hayat kuran, teknelerde sefa sürenlerdir yağmur
yağarken küplerini dolduranlar. Yoğurdun kaymağını ve balı kaymakla yiyenlerdir
eli soğuk sıcak sudan soğuk suya değmeyenler. Çiftlik sahibi olanlar, yat, kat,
görülmemiş saltanat sahipleridirler düzenin efendileri olanlar. Neresinde lan
adalet bu hayatın ve hayat mı bu hayat? Kim kurdu bu düzeni ve kim dokundu
düğmesine çarkın? Kimi kandırıyorsunuz siz? Gülmeyi niçin haram ediyoruz
kendimize, aklımızı hiç mi başımıza almayacağız ey insançocukları? Gözlerimiz
gördüğü halde tüm olan bitenleri, gözlerimizi kapatacak mıyız hiçbir şey
görmemişiz gibi, yokmuş gibi, olmamış gibi, olmuyormuş gibi? Kim için yapacağız
bunu? Bir hayvani düzen kurmuşlar, bizi de çarklarında yağ yapmışlar, keyif
çatıyorlar komprador pezevenkler. Müsaade mi edeceğiz, susacak mıyız, bağdaş
kurup, elimizi böğrümüze bağlayıp oturacak mıyız? Solan bizim gülümüz, düşen
fidan bizim, felaketin bulduğu biziz, yüreği acıyla dolan biz, vurulan, düşen,
batan, ölen biziz, hastalık bizi bulur, yıkılan yuva yuvamız olur. Nasıl olurda
öylece bakakalırız ve olduğu gibi devam etmesine yol veririz böylesi kahpe bir
düzenin? Gel kuzu kuzu diyorlar, bizlerde meleyerek varıyoruz yanlarına ve
avuçlarını yalıyoruz, bu nasıl bir düşüştür Tanrı aşkına? İnsan, hiç böyle
düşmemişti! Ne zaman okuyacağız, düşüneceğiz, aydınlanacağız, güçlerimizi
birleştireceğiz ve birleşik güç halinde insanlığı soyan kapitalist düzeni
yeryüzünden süreceğiz en insani yollarla?
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...352...
Özgür DENİZ - 21.01.2022
Tarih: 21.01.2022
Okunma: 262
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.