Bakınız ey insançocukları, bizler,
zaten ta hayatımızın başından itibaren bunlara ram olacak şekilde bir tornadan
geçiyoruz hem de aynı tornadan çıkmış olanların elleriyle, iyice tesviye
ediliyoruz, kafalarımız ve ruhlarımız biçimlendiriliyor, ondan sonra gözümüz
açılıyor ve kurgu insanlar olarak hayatın içine giriyoruz, hayata atılıyoruz ve
atıldığımız hayat, ta başından beri doğru olduğu, bu hayatı yaşamaktan başka
çıkar yolumuzun olmadığı, karşısında durmayıp içine girmemiz ve akıntısına
kendimizi bırakıvermemiz gerektiği söylenen hayat. Yani çerçevesi önceden
çizilen ve haydi girin içine denilen hayata girerken kurgu insanlar olarak
giriyoruz, gerçek insanlar olarak girmiyoruz. Bu yüzdende her şeyi daha önce
ayarlanmış, kodlanmış, biçimlendirilmiş zihinlerimize göre algılayıp,
anlıyoruz, işte buy yüzden bazı şeylere daha başından düşman olup, bazı şeylerinden
daha başın biatçileri oluyoruz. Yani hayatımızı biçimlendirenler, hayatları
biçimlendirilenlerdir. Böylesi bir şeyi behemehâl reddetmeliyiz ve yeni bir
hayat yaratmalı ve yarattığımız hayata da yeni insanlar olarak girmeliyiz.
Bizler girmeye zorlandığımız ve bahsettiğimiz hayata gerçekliğimizi geri de
bırakarak giriyoruz ve kurgu insanlar olarak ilerliyoruz artık bundan sonra.
Niçin yatırıldığımız yataktan kalkıp kendi yatağımıza geçmiyoruz? Bozuk bir
arabaya biniyoruz ve sonuna kadar onu sürmeye çalışıyoruz, gücümüz var ama
arabayı değiştirmeyi düşünmüyoruz. Bizler kendi arabalarımızı sürmüyoruz. Bizler
kendi yataklarımızda yatmıyoruz. Bizler narkozlandık, uyuşturulduk, uyutulduk
ve sürekli uyumamızı sağlayacak uyutan bir yatağa yatırıldık. Halen de uyuyoruz
maalesef. Hepte aynı modda kalmamız için arada bir gram gram damalarımıza zerk
ediyorlar maddelerini. Gezip dolaştığımız aldatmasın bizi, uyurgezeriz de ondan
böyleyiz. Bu halimizden de pekte memnunlar memnun olmaları gerekenler. Çünkü bu
halimizle onları ormanda başıboş bırakıvermiş oluyoruz ve istedikleri gibi
ağaçların köküne köküne indiriyorlar baltalarını ve götürüyorlar depolarına.
Tüm zenginliklerimizi bizler uykuda iken talan ediyorlar. Zenginliklerimiz
ellerine geçtiğinde ise bizlerin yapabileceğimiz hiçbir şeyimiz kalmayacağını
çok iyi biliyorlar yani ebediyen bizlere hükmedebileceklerini görüyorlar bu
şekilde. Hadi uyanalım! Gücümüz var istediğimiz arabayı alalım ve kendi
aldığımız arabalarımıza binelim, istediğimiz yatağı alalım ve insanca, gerçek
insanlar olarak, mışıl mışıl uyuyalım.
EKSTRA:
Günlerden 24 Ocak. Karanlık ve meşum bir gün. Karanlığı
aydınlatmak için savaşan cesur bir yürek göçtü bu dünyadan. Uğur Mumcu melun
bir suikastla hayata veda etti. Cesur bir yürek, eğilmez bir baş, satılmaz bir
kalem, ölmez bir fikir. Saygıyla, sevgiyle, rahmetle, minnetle anıyoruz.
Hayatımda hep senin gibi bir Avukat ve araştırmacı Gazeteci olmak istedim Uğur
abi ama olamadım, içimde bir ukde olarak kaldı bu hayalim. Sağlık olsun. Kendisinin
kaleme aldığı SESLENİŞ adlı şiirsel yazıyı mutlaka okuyun sevgili gençler ve
unutmayın vurulanları, onlar vuruldular ama sizlerin hayatlarınız çalındı.
Hayatlarınızı, yarınlarınızı aydınlatmak, umutlarınızı çoğaltmak için verdiler
kavgalarını ve o yolda katledildiler çünkü. Unutursanız tükenirsiniz ağır ağır
unutmayın. Ve saygıdeğer, sevgili eşi Güldal Mumcu’nun İÇİMDEN GEÇEN ZAMAN
kitabını mutlaka ama mutlaka alın okuyun.