AFORİZMALAR...10... VALİ ÜZERİNDEN...

Özgür DENİZ - 11.01.2009

 

Gerçek dostluk; bu dünyaya göre muvakkat ama muhakkaka uzanan bir dostluktur. Yani firak-ı ebediden azade sonsuzluğa uzayan ve aynı evrensel değerlere müstenit bir dostluktur.

                             

Aşk; hayatın en boğucu anlarında ferahlatıcı, en soğuk gecelerinde ısıtıcı, en karanlık günlerinde aydınlatıcı ve aynı zamanda huzur veren sakin bir limandır. Boğucu anlarda, soğuk gecelerde, karanlık günlerde bu sükûnet limanının selamet sahilinde demirleyiniz, göreceksiniz hayatın baharını yaşayacaksınız.

                           

Aşkı, çekilen çileler, ödenen bedeller olgunlaştırır ve yüceltir. Sevgilinin yokluğu varlığınızı sıfırlıyorsa, bu aşk uğruna çekilen tensel bir azaptır. Tensel azabın tinsel azaba dönüşmesi ise bedelin acı bir şekilde ödenmesidir. Çilesiz ve bedelsiz bir temel üzerine kurulan aşkın ömrü az olur.

                           

Kâinattaki her şey, farklı şeyler anlatır bize. Ama onları yürekten, kendimizi vererek dinlemeliyiz. Dinlediğimizi hissettirmeli, derin ve canlı bir iletişim kurabilmeliyiz. Bilinmeli ki; mantıkla idrak edemediğimiz şeyleri inkâra tevessül etmek ahmaklıktır, haddini bilmezliktir. Gönülle ve sezgi ile idrak edilebileceğini bile bile.

                        

               Okuyup araştırmadan, sorup sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz. Bilgisizliğin karanlığında yok oluyoruz adeta. Birbirimize duyarsızlaşıyor, birbirimizden sürekli uzaklaşıyoruz. Maddenin esiri olmuşuz. Ahlaksal ve fikirsel sefalet diz boyu. Kendimizi hayatın karanlık odalarına hapsetmiş, bir kurtarıcı bekliyoruz. Ne garip, dinin vazettiklerinden bihaber yaşıyoruz, yaşadıklarımızın din olduğu sanrısına kapılarak. Heyhat! Varlığımızdan habersiz varlık mücadelesi veriyoruz.

                           

               İnsanoğlu yaşayacağı hayatı seçmede tamamen özgürdür. Düşlediği hayatın içini kendi arzuları istikametinde doldurmak kendi iradesi dâhilindedir. Bir yabancı bilgine göre; ‘’insanın içinde iki ses vardır. Biri sürekli Şeytana, diğeri ise Allah’a çağırır.’’ Bu çağrılardan birine yönelmek tamamen kişinin iradesine bağlıdır. Kaderi suçlamak sorumluluktan kaçmaktır yani.

                           

               İnsan bir şeye gözünü dikti mi, o şeyi edebilmek için sebepler üretmede ve aradığı özellikleri o şeyde görüp bulmakta pek mahirdir.

                            

               Milli davayı esas alanların artık cemaatleşme türü bir reorganizasyona gitmesi gereklidir ve bu kaçınılmazdır. Eğitim, kültür ve sosyal faaliyetlerde de bir hamle yapması elzemdir.

                           

               İktidar erkine hâkim olan her siyasi kadro mukadderatımız üzerine söz sahibi olacaksa hepsiyle iletişim kurmaya ve hepsini yapıcı şekilde uyarmaya mecburuz. Bu yüzden farklı kliklerle iletişimden kendimizi soyutlayamayız. Bu milletin, vatanın, dinin ve insanlığın geleceği, milli bilinci ve şuuru diri tutanlara bağlıdır ve bu asla unutulmamalı, kayıt dışı tutulmamalıdır.

 

 

 

               AYRINTILAR:

 

               1. VALİ… Şu an sinemalarda gösterime girmiş olan taze bir milli film. Milli. Çünkü bu milletin içindeki düşmanları ifşa eden bir film. Bu milletin değerlerine sadakatin nasıl olması gerektiğini gözlere sokan bir film. Bu millete derin darbe vuran emperyalizm işbirlikçisi fahişeleri ve pezevenkleri açık eden ve bunların kim olduğuna zımnen vurgu yapan bir film. ((( hassaten, filmdeki emperyalistlerle teşrik-i mesai yapan ve devlet bilgilerini satan süs bebeği görünümlü, zevahirde devlet görevlisi olan insan suretli fahişeye dikkat. Sanki orada bana gerçek hayatta yaşayan birine vurgu yapılmış gibi geldi.))) Çok güzel bir film. İzlenmeden değil izlenerek üzerine konuşulan ve tavsiye edilen bir film. Daha bugün izledim. Ve ağladım. Riya olsun istemem ama ruhum daha fazla dayanamadı ve ağladım. Bu topraklar için çalışan, üreten, dövüşen vatan çocuklarının sonunun gerçekte de böyle olduğunu hissettiğim için ağladım. Bu derin sancıya bizatihi tanık olduğum için ağladım. Yerli, tam yerli bilim adamlarının ve siyasetçilerin nasılda yerli görünen ama görünmez yüzüyle tam bir aşağılık domuz olanlarca satılışına ve alçakça katledilmesine aracılık edilişine ekranlardan bitevi tanıklık yaptığım için ağladım. Derin ruhi sarsıntılar hissederek izledim. Hem yıkıldım hem dirildim. Bütün gençliğe bahusus tavsiye ediyorum. Herkesin de izlemesi gereken bir film. Bir valinin fotoromanı gibi bir şey. Olması gereken devlet adamı prototipini ifşa eden ve somut olarak örneklendiren bir film. Ruhları ateşe veren bir film. Sözü eylemselleştiren bir film. Hareketlenmiş sözü kurşun gibi alçak düşmanların kara kapkara ordusuna yağdıran bir film. Evet, bu film izlenmeli ve bu milletin, bu devletin, bu toprakların öz kültürünün düşmanı olan yerli görünümlü yabancı ruhlar iyi tanınmalı. Bu milletin ruhuna sızmış, bu devletin en gizli hücrelerine yerleşmiş emperyalist işbirlikçileri muhakkak iyi deşifre edilmeli. Ve sıkı takibata alınmalı. Gerektiğinde de gereken yapılmalıdır.

 

               2. Evet Beyler! Ahlaktan yoksun bir gençten vatana ve ulvi değerlere sadakat bekleyemezsiniz. Zira sadakat, diri dipdiri ruhların işidir. Ölmüş, tükenmiş, sefil ruhların değil. Binaenaleyh ahlak düşmanı itler aynı zamanda şeksiz ve şüphesiz vatan hainidirler. Ve teşkilatın onurlu mensupları bu itleri sıkı takibata almalıdırlar. Gerektiğinde gereğini yapmalıdırlar. Milli ruhu ölmüş, milli bilinci iğdiş edilmiş, milli sezgisi dumura uğramış bir toplum topyekûn iflas etmiştir. Sefalete ve esarete müstahaktır. Bu kesinlikle bilinmelidir beyler. Kimse kuru özgürlük türküsü çağırmasın. Özgürlük vatan hainliği yapmak değildir ulan. Özgürlük ahlaksızlık yapmak ve bir toplumun çocuklarını ahlaksızlaştırarak köpekçe sömürüye hazır hale getirmek değildir. Özgürlük bir vatanın değerlerini emperyalistlere peşkeş çekmek değildir. Haddinizi bilin ulan. Evet, beyler laf salatasına lüzum yok. Lafı eğip bükmenin de manası yok. Zira zaman geçmekte ömür tükenmekte düşman fasılasız iş bitirmektedir. Bu toprakların tekrar kuvay-ı milliye ruhunu kuşanarak bağımsızlık mücadelesi vermesi gerekir. Yoksa acı değişmez kaderimiz olacaktır. Unutmak bizi mahvediyor. Acıları ve çektirenleri çabuk unutuyoruz. Tıpkı VALİ deki emperyalist itin dediği gibi. Bizim milletimiz yapılanları ve çektiklerini çarçabuk unutuyor ve bedelini de çok ağır ödüyor ama ne hazin ki bir türlü akıllanmıyor.

 

               3. Evet, marş, bayrak, vatan, ahlak, ezan, kitap, ordu, emniyet ve bu toprağın yerli münevverlerine düşman olanlardan, bu toprağın vatansever ve dindar çocuklarına faşist-gerici-yobaz-ortaçağcı diyen sefil beyinli mahlûklardan bu vatana asla sadakat bekleyemezsiniz. Onların Müslüman-Türk düşmanı emperyalistlerle teşrik-i mesai yapmadıklarını iddia edemezsiniz. Mustafa Kemal Atatürk’ün ardına sığınarak bu topraklara ve çocuklarına derin ve gizli kin güdenlerden vatana sadakat bekleyemezsiniz. Mason olanlardan bu topraklara sadakat bekleyemezsiniz. Ki zaten mason olmuş birinin asla Müslüman-Türk olması söz konusu bile olamaz. Derin düşünün ey bu vatanın bağrı yanık çocukları! Nurettin Topçu üstadın Ahlak Nizamı isimli muhteşem eserini muhakkak okuyunuz ey bu vatanın garip talihli çocukları! İstikbalinizi kurtarınız. Alın terinizin emilmesine fırsat vermeyiniz. Değerlerinizin birkaç tane komprador eliyle emperyalistlere peşkeş çekilmesine müsaade etmeyiniz. Düşmanlarınızı çok iyi tanıyınız. Milletinizi umudu, huzuru, hürriyeti, saadeti, kardeşliği için birer doğal asker olunuz.

 

               4. Bize hep bu gibi durumlarda sabretmeyi öğrettiler. Ama biz gerçek sabrın ne olduğunu vicdani öze yaslanarak idrak ettik. Sabretmeyi, eşekçe tahammül göstermek ve hamalca yük taşımak şeklinde yorumlayanlar ve ondan teslimiyet, zillet, zorbalık, zulüm, haksızlık, saldırganlıklara göğüs germek, her türlü tehlike ve cinayet karşısında sessiz kalmak, her türlü kötülüğü görmek, her türlü zulme katlanmak, her türlü kabadayılık, yağmacılık ve ihaneti görüp ses çıkarmamak, hakikate, İslam’a, insani değerlere, halka, mukaddesata ve hatta kendi şerefine yapılan her türlü tecavüze tahammül göstermek, ses çıkarmamak, hepsinin hesabını kıyamete bırakmak, adalet yazgısını, intikam almayı, ıslah etmeyi, hakkı sahiplenmeyi, zalim, fasık ve insanlık dışı güçleri ahir zamana ve mehdi’nin zuhuruna bırakmak diye tarif edip halka afyon gibi yutturanların hepsi zorbanın uşakları, zulmün aracıları, karunun köpekleri, firavunun köleleri ve belamın müritleridirler. Bu sefillere ve pisliklere inanmayın asla.

 

               Sabır mücadele ederken önüne çıkan zorluklara tahammül etmektir. Ağuyu şerbet diye içebilmektir. Malum türlerin öğrettikleri sabır sonucunda, yağmacı, yıkıcı ve yok edici vandalların tecavüz, yağmalama ve cinayet yolları açılmış ve ev, hırsızın, arsızın, uğursuzun hiç engelsiz girebileceği güvenli bir alan haline gelmiştir. Bu sabır, nemrutların tanrılık etmede, Karunların yağmalamada, belamların aldatmada kafalarının rahat olmasını sağlayan bir sabırdır. Hiç sesini çıkarmaz, itiraz için ağzını açmaz, isyan için el ve baş kaldırmaz hatta yerinden bile kıpırdamaz bu sabrın taşıyıcıları. Evet, sabır bir tür acı ilaç ve zehrin adıdır. Ama içince şifa veren bir ilaç ve zehir. Dirilten ve kendine getiren bir ilaç ve zehir. İşte siz bu sabrı kazıyın hücrelerinize ey yüce vatan Türkiye’nin necip çocukları!

 

               5. Bugün, halkın imanına, milli ve manevi öz dinamiklerine geberesiye düşman odaklar kapsamlı bir teşrik-i mesai içerisindedirler. Üstelik küresel emperyalistlerce de takviye edilmektedirler. Bugün yerli olana sevdalı olan kim varsa ve bu uğurda şedit bir mücadele veriyorsa acımasızca ezilmeye çalışılmaktadır. Aslında bu mücadeleyi verenlerin şahıslarına matuf bir sindirme harekâtı değildir bu. Bu insanlar ezilip, sindirilerek savundukları yerli kültür ve öz vicdani dinamikler yenilmek ve yok edilmek isteniyor. Zira bu gerçekleştiği zaman, yani savunulan etkisiz kılındığı zaman savunanın pekte anlamı kalmıyor. Zira o sonrada psikolojik harekâtlarla zaten gözden düşürülüyor kolayca. Çok akıllı olunuz ey bu acı yüklü toprakların bağrı yanık şerefli çocukları! Asla uyumayın ve asla unutmayın!!!

 

               6. Hep tekrar ettim ve edeceğim ve bitevi etmekten de asla bıkmayacağım. Bu ülkenin kesinlikle yerli dinamiklerden beslenen, kuvvet alan, hatta yerlileriyle teşrik-i mesai yapan milli bir istihbarata acil ihtiyacı vardır. Müthiş bir teknik donanıma sahip, zeki elemanlardan müteşekkil bir istihbarata. Yabancı servislere karşı çok iyi korunan ve onların kahpe tuzaklarını tesirsiz kılabilecek çapta bir istihbarata. Emperyalizmin yerli işbirlikçilerini çok iyi tanıyan, onların alçakça hesaplarını bozabilen, gerektiğinde gerekeni hiç tereddütsüz yerine getirebilen bir istihbarata acil ihtiyaç vardır. Hem askeri hem de teşkilat bazında. Bilelim ki bu konuda kifayetsiz bir devlet asla devlet değildir olsa olsa devletçik olur. Kudretli devlet demek kudretli istihbarat demektir. Umarım anlaşılırım. Umarım bu mevzuda gereken yapılmıştır ya da yapılıyordur. Yoksa çok geç olacak devirlere doğru eviriliyoruz.

 

               7. Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki; nasıl beşer nevi içerisinde insan öncelikle bizatihi kendi selametinden sorumlu ise ve kendi selametini sağlayamamış bir insan başkalarının selametini sağlayamazsa ve buna tevessül etmesi de başlı başına bir gerzeklik ise, milletler ve devletlerde öncelikle kendi içinde bağımsızlıklarından, kudretli hale gelmelerinden sorumludur ve bunu sağlamadan evrensel bir kurtuluş için ya da başka milletlerin kurtuluşu için mücadele etmeleri ahmaklıktır. Zira devletini ve milletini başka milletlerin himayesine sokarak kurtulacağına ya da önce evrensel kurtuluş diyerek kendi ülkesinin ve milletinin istikbalini görmezden gelmek ya da umursamamak tamamen aymazlıktır.

 

 

         8.  Sonsuz ve amansız yalnızlığa mahkûm müptedi bir şair ve özgür bir milli devrimci olarak, duygularımın olanca yoğunluğu, fikrimin keskin berraklığı ve dostluğun dayanılmaz özlem ateşiyle selamlıyorum sizleri halkımın hür bireyleri. Karanlığın perdesini yırtarak, umut ateşini alevlendirerek. Derin ve sarsılmayan muhabbetle.

 

 

 

 

AYDIN KİMSE ZAMANIN VE TOPLUMUN PEYGAMBERİDİR. ALİ ŞERAİTİ.

 

VATAN HAİNİNDEN AYDIN OLMAZ. CEMİL MERİÇ

 

BİZİM NE YAPTIĞINI VE NİÇİN YAPTIĞINI, NE İÇİN ÇALIŞTIĞINI VE KİM İÇİN ÇALIŞTIĞINI BİLEN İNSANLARA İHTİYACIMIZ VARDIR. NURETTİN TOPÇU

 

KURBAN VEREN ANADOLU’NUN HÜR YAŞAMAYA DA, ÇOCUKLARINI HÜR YAŞATMAYA DA HAKKI VARDIR. NURETTİN TOPÇU

Tarih: 11.01.2009 Okunma: 657

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Necmi Uçar

06.12.2008 - 21:18

Herkesin bayramı gönlünce kutlaya bilmesi dileğiyle, sağlık, sihhat ve afiyetle nice bayramlara diyorum.

Seyfeddin Karahocagil

08.12.2008 - 18:44

"Hayrunnas, Men yenfaunnas" Peygamberimiz böyle buyuırmuş. İnsanın hayırlısı insanlara faydalı olandır. Güzel şeyler yapıp bırakanlara minnet duygumuz elbette normaldir. Geleli "şey" eBu bir arapca kelime ama öyle türkçeleşmiş ki araplardan fazla kullanıyoruz. Çünki türkcede tam karşılığı yok.Ama bu kelime gibi niceleri Kovuldu Türkçemizden yerine uydurukcaları kondu ki Onların tam karşılığı değil. Hayat, İhtimal, Şart,Tesbit Bunlardan birkaçı.. Mesele hayat= Yaşam mı, Ömür mü? Diğerlerini Yazmaya gerek yok Hiçbirinin yerine konulan kelimede bu zenginlik yok. Üstelik Torunla dedesi arasında nerde ise dil farkı oluşmuş. Tebrikler Barraminizı de en kalbi duygularla tebrik ediyor selam ve sevgilerimi sunuyorum Muhterem Kardeşim

Necmi Uçar

06.12.2008 - 21:18

Herkesin bayramı gönlünce kutlaya bilmesi dileğiyle, sağlık, sihhat ve afiyetle nice bayramlara diyorum.

Seyfeddin Karahocagil

08.12.2008 - 18:44

"Hayrunnas, Men yenfaunnas" Peygamberimiz böyle buyuırmuş. İnsanın hayırlısı insanlara faydalı olandır. Güzel şeyler yapıp bırakanlara minnet duygumuz elbette normaldir. Geleli "şey" eBu bir arapca kelime ama öyle türkçeleşmiş ki araplardan fazla kullanıyoruz. Çünki türkcede tam karşılığı yok.Ama bu kelime gibi niceleri Kovuldu Türkçemizden yerine uydurukcaları kondu ki Onların tam karşılığı değil. Hayat, İhtimal, Şart,Tesbit Bunlardan birkaçı.. Mesele hayat= Yaşam mı, Ömür mü? Diğerlerini Yazmaya gerek yok Hiçbirinin yerine konulan kelimede bu zenginlik yok. Üstelik Torunla dedesi arasında nerde ise dil farkı oluşmuş. Tebrikler Barraminizı de en kalbi duygularla tebrik ediyor selam ve sevgilerimi sunuyorum Muhterem Kardeşim