Her şeyi üstünkörü yapıyoruz, yapmış olmak
için ya da bravo denmek için. Hiçbir şeye tüm benliğimizle kendimizi verip
yapmıyoruz. Bayram kutluyoruz misal ama neyi kutladığımızın, niçin
kutladığımızın, nasıl kutladığımızın fevkinde bile olmuyoruz. Kutladık ya
kutlandı gitti diyoruz. Birisine hal hatır soruyoruz ama sormuş olmak için,
şayet bir derdi varsa çözmek için değil. Derdini çözmeyeceğin birine, niçin,
nasılsın diye soruyorsun? Tamam, çözemeyebilirsin ama niyetindir önemli olan. Çözmeye
dahi niyetin olmadığı halde soruyorsun. Zaten tüm yaşamımızın bundan farkı var
mıdır, farkı olsaydı böyle mi yaşardık? Çendan gönüle su serpersin namusluca.
Laf olsun kabilinden söyleyip, bunu karşıya hissettirip, kendine
küfrettireceğine. Oysa bir bilinç olmalı, farkındalık olmalı her eylemimizde
hatta söylediğimiz her sözümüzde. Ki, ancak o zaman maksadımıza erişebilelim.
Ama bizim maksatla ne ilgimiz var değil mi? Böyle yaşaya yaşaya bitirdik bir
ömrümüzü. Güzelliklerin bizden kaçmasının, iyiliklerin bizlere mesafeli
durmasının, belaların bizi kolayca bulmasının sebebi nedir diye sorduk mu hiç?
Maalesef sormadık, sormak gibi bir niyetimizde olmadı. Niye soralım ki, sorupta
niye konforumuzu bozalım ki değil mi? Çünkü alelade yaşam bizi menzile daha
çabuk ulaştırıyor. Bu arada kimin kafası yarılmış, kimin gönlü kırılmış, kimin
teri emilmiş ne fark eder değil mi? Ne yapıp edip, haklı haksız, namuslu
namussuz menzile vardık ya gerisini salla gitsin öyle mi? Bu kadar mı? Evet,
maalesef bu kadardır işte. Bizim dünyamız, bizim hayatımız bu, biz buyuz işte!
Olduğumuz şey ne ise söylendi mi de bozluyoruz.
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...364...
Özgür DENİZ - 02.02.2022
Tarih: 02.02.2022
Okunma: 236
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.