Ey ağalar,
beyler, paşalar! Söylemekle, bol laf üretmekle, nutuk atmakla, abesle ve
malayani ile iştigalle, çocukça işler yapmakla büyük insanlar olmuyorsunuz,
olamazsınız, olamıyorsunuz da, gerçekten böyle olabilecek çapınız olmalı,
cesaretiniz, yüreğiniz ve beyniniz olmalı. Ama var mı o çap, yürek, cesaret,
beyin sizde? Vallahi, billahi, tallahi yok ve olmadı da hiçbir zaman.
Yaptıklarınızla bize zarar veriyorsunuz belki ama gerçekte verdiğiniz şey zarar
değil, ruhumuzda ki ışığı söndürüyorsunuz, ruhlarımızı öldürüyorsunuz hatta
öldürdünüz de ve içimizdeki kötülükleri ayaklandırıyorsunuz. İşte siz niçin
kötüsünüz biliyor musunuz? Haksızlık yaptığınız için değil, asıl olarak bizleri
tükettiğiniz, umutlarımızı çaldığınız, bizlerin hayallerimizi karanlığa
gömdüğünüz, düşlerimizi kirlettiğiniz, bizleri birer ölücana dönüştürdüğünüz, içimizde
bir yerlerde gizlenmiş ve küllenmeye yüz tutmuş kötülükleri ayaklandırdığınız,
bizleri kötülüğe yönlendirdiğiniz ve daha kötüsü ruhumuzda ki ışığı
söndürdüğünüz için kötüsünüz, vahşisiniz, canavar ruhlusunuz. İnsanlıktan o
kadar uzaksınız ki, yeniden insanlık otağına dönebilir ve insan olabilir
misiniz bilmiyorum. Niye böylesiniz, niye böyle yapıyorsunuz? Hangi büyük
emeller uğruna böyle yapıyorsunuz, böyle bir şeyi yapmanıza değecek ne var
söyleyebilir misiniz? Dünyayı mı istiyorsunuz? Lanet olsun sizin dünyanıza,
lanet olsun karınlarınızda ateş diye biriktirdiklerinize. Alın sizin olsun,
başınıza çalın dünyayı. Ama bize insanlığımızı geri verin, bize
güzelliklerimizi geri verin, bize, bize ait olanları geri verin ve bize bizi
geri verin. Yeniden umut edebilelim, hayal kurabilelim, düşlere dalabilelim.
Verme ihtimaliniz var mı, öyle bir ihtimal olduğu için mi böyle söylüyorum?
Hayır, ama biz istediklerimizi bir gün mutlaka alacağız. Yemin ederim aydınlık
karanlığı yendiği gün, uyuyanlar uyandığı gün, bilgi cehaleti öldürdüğü gün,
cesaret korkaklığı alt ettiği gün ve ezilenler zincirlerinden başka kaybedecek
hiçbir şeyleri olmadığını anladıkları gün bu gerçekleşecek. Biz mutlaka
kazanacağız! Ve sizler mutlaka
kaybedeceksiniz. Çırılçıplak kalacaksınız, yoksul kalacaksınız, hiçbir şeyiniz
olmayacak, bizleri mahkûm ettiğiniz bir dilim kuru ekmeğe muhtaç kalacaksınız.
Ama o gün biz size acımayacağız, merhamet etmeyeceğiz. Evet, adil olacağız ama
asla affetmeyeceğiz. Ne ektiyseniz biçeceğiniz şey de o olacak. Ellerinizle
ektikleriniz neyse biçecekleriniz de o olacak. Nedametleriniz fayda etmeyecek.
Bu yüzden dönün geri, fazla ileri gitmeyin, daha fazla ilerlemeyin, geri
dönüşünüz imkânsız olmasın! Herkes kendi kaderini kendi elleriyle çizer!
İNSANLIĞIN ÖZ-ELEŞTİRİSİ...367...
Özgür DENİZ - 05.02.2022
Tarih: 05.02.2022
Okunma: 329
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.