Dünya;
üstümüzde mavi gökyüzünün, altımızda kara toprağın, arasında türlü nimetlerin
olduğu, içinde ırmak gibi insan denilen vahşi yaratıkların aktığı garip ve
karanlık bir yer. Anlaşılmaz, belirsizliğin hüküm sürdüğü, saçma sapan bir ara
yer. İnsan; dünya denilen leşin başında birbirini boğazlamaya çalışan,
birbirini katleden, birbirini aldatan, birbirinin üzerine basarak ilerleyen
itler sürüsü. Mutlak bir keşmekeşin hâkim olduğu, hiçbir şeyinin anlaşılmadığı,
dünden bugüne kaosun egemen olduğu cehennemi bir yer. Güçlülerin ve güçsüzlerin
örtülü savaşlarının sürdüğü, galibinin kim, mağlup olanın kim bilinmediği,
zulmün hiç eksik olmadığı, adaletin kaybolduğu ve hiçbir zaman bulunmadığı, kanın
hiç durmadığı bir cehennem. Terin, kanın, yaşın, emeğin sömürüldüğü, çalındığı,
gasp edildiği alevli bir cehennem kazanı. Ezenlerin daima ezdiği, ezilenin ise
fasılasız ezildiği, bu kadim dengenin hiçbir zaman bozulmadığı, her türlü
ihanetin kol gezdiği bir kavga meydanı. Savaşların her şeyi yok ettiği ama
niçin yapıldıklarının bilinmediği, güzel olan her şeyin kirletildiği, iyi olan
her şeyin kötüleştirildiği, kötü olan her şeyin iyileştirildiği, her köşesinin
sınırlarla çevrildiği, yalanın savrulduğu, hakikatin yandığı, bin sınıfın
varlık kavgası verdiği, cehennemden kaçan şeytanların yuvalandığı devasa bir
boşluk. Açlığın, yoksulluğun, yolsuzluğun, her türlü kötülüğün ve zulmün yuva
yaptığı vahşi bir orman. Namussuzun nefesleri kestiği, namuslunun nefes
alamadığı bir fanus. Kimin kim olduğu, neyin neden yapıldığı belli olmayan,
herkesin herkesten korktuğu, akıldışılığın hüküm sürdüğü bir hayalet şehir
gibi. Kanunu olmayan, gücün güce üstün geldiği, her türlü değerin paraya tahvil
edildiği, ne kadar kıymet varsa ayaklar altında çiğnendiği, kimin kimi ele
geçirirse parçaladığı bir orman gibi. İhanetin, tehdidin, korkutmanın,
zorbalığın hüküm sürdüğü; barışın, kardeşliğin, sevgin, merhametin öldüğü bir
kâbus şehri. İşte böyle bir dünyayı, dünden bugüne, muayyen zaman dilimleri
dışında hep şeytanlaşmış tipler tedvir eylemişlerdir. Şeytan dediysek,
söylendiği şekliyle algılanan ve anlaşılan motomot bir karakterden
bahsetmiyoruz. Şeytan da bizde, melekte bizde yani her ne ise hepsi biziz,
bizdedir, bizden başka yerde değildir, bizden başkası da değildir. Şeytan
bilirsiniz insan çıkar, insan bilirsiniz şeytan çıkar karşınıza. İşte bu yüzden
kim olduğu bilinmeyen karanlık bir güç tarafından tedvir edilmiştir daima dünya
denilen yer. Çünkü şeytan da insan karakterine bürünmüştür bu dünyada. Şeytan
her yönden çıkar karşınıza. Eğer ki, yönetmede zorluk çektiyse, yönetmeye talip
olanlara tesir etmiş, onları etki altına almış ve muhtelif kumpaslarla onları
manipüle etmeye çalışmıştır. Daima şiddeti teşvik etmiş, gerek silahlı, gerek
silahsız yapıları istimal etmiştir bu yolda. Bu yapıları manipüle edenler daima
şeytanın muteber ve mutemet tetikçileri olmuşlardır. Bunlar, şeytanın yolunda
gitmeyenleri öldürmekte hiçbir zaman tereddüde düşmemişlerdir. İnsan denilen
varlık dünyaya düştüğünden beridir de bu şekilde devam etmektedir bu işler.
Şeytan daima kolay olanı ve dikensiz yolu tercih etmiştir. Şeytan daima gücü ve
üstünlüğü istemiştir, bu yolda önüne kim çıktıysa ve istediklerini engellediyse
ezip geçmiştir. Binaenaleyh, talip olanı istenilmeyen kadar çok olmuştur. Bilinir
ki, zorun taliplisi olmaz, çünkü zor olanın bedeli ağır olur. Zoru kolay gibi,
kolayı zor gibi gösteren ve her attığı adımda doğru gibi gösterdiği yanlış yola
sokan bir aldatıcıdır şeytan. Velâkin her türlü şeytanlığı yapıp, dünyayı
cehenneme çeviren ve şeytandan daha şeytan olan insan denilen yaratık şeytanı
suçlamayı marifet sanmış ve bunu da kurtuluş yolu olarak görmüştür. Oysa şeytan
masumdur insan bilinen şeytanın yanında.
SEÇME LİNKLER:
En azından
mutlaka tıklayın-üstünkörü bile baksanız iyidir- gerçekler iyidir, merhemdir,
şifalıdır, uyandırır, hiç olmazsa şüphelendirir ve şüphe mutlak gerçektir. Hadi
okuduklarınız gerçek olmasa bile yine de bir acaba diyebilirsiniz. Zaten
verdiğim linkleri mutlak gerçeklikler olarak vermiyorum asla ve kata, sadece
bakılsın, görülsün, okunsun, çözümlemesi yapılsın diye veriyorum. Yoksa mutlak
ve muhakkak olarak doğrudur diye vermiyorum, bunun bilinmesini istiyorum.
Herkes kendisi karar verecek neyin ne olduğuna. Benim öyle bir yetkim yok
çünkü. Bu doğru, bu yalan diyemem. Zaten reddetmek ya da onaylamak için okumam.
Ölçmek, biçmek, tartmak için okurum.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpnin-yanlislarinin-cezasini-cekmek-zorunda-miyiz-508768h.htm
Ne biçim
sorular bunlar arkadaş ya? Ayıp ama.
https://odatv4.com/siyaset/-yeliz-savunmasi-zamlari-chp-ye-bagladi-229179
Komik olan
şeye herkes güler yani. Adam ne yapacaktı ya, sizler de var ya.
Gerçekten
ilginç bir yazı.
Ne var, ben
anlıyorum, gözlerde ışık görüyorum ne var yani, karanlık mı görecektik?
Geçmiş takip
eder, tıpkı gölge gibi ve asla unutulmaz unutulmayacak olan şeyler.
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/iste-iktidarin-yeni-ekonomik-modeli-6947818/
Yalan.
Burası Türkiye değil. Sanki Türkiye’ymiş gibi sunuyorsunuz. Sanki Türkiye
böylesi bir durumdaymış gibi. Ayıp ayıp.
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/bursu-skandal-tezi-asirma-6947812/
Müslüman,
İslamcı, Muhafazakâr, Milliyetçi, Bayrakçı, Vatancı, Ezancı, Tesettürlü
oldukları için hedef oluyorlar bence. Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan
bölünmez. Siz söyleyin hele kullandığınız telefon kaç paralık?
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/kulturel-sebepler-kulturel-sonuclar-6947614/
Burasını
Türkiye olarak mı anlattınız bayım? Mübalağalı değil mi bu? Türkiye
coğrafyasını gözleyecem bi, doğru mu yoksa yanlış mı söyledikleriniz.
https://www.korkusuz.com.tr/tuy-diktiler.html
İnadına
bayrak inmez, ezan susmaz, vatan bölünmez bayım. Siz hangi dünyadan
konuşuyorsunuz?
Bence yalan.
Burası Türkiye değil ama sanki Türkiye’ymiş gibi veriyorsunuz.
Burası
Türkiye’mi yoksa siz kimsiniz? Türkiye olmayan yerleri hep Türkiye’ymiş gibi
veriyorsunuz ama. Ayıp yani.
Git işine be
kardeşim. Ne şimdi bu? Boş işler.
Öderiz size
ne hazine bizim değil mi?