Bu hayatta
kolay olan hiçbir şey yok. Kimse ekmeği ağzına vermiyor, suyu ağzına dökmüyor,
elbiseni üzerine giydirmiyor. Yemek, içmek, giymek bile çok zor geliyor yeri
geldiğinde, ki zor da gerçekten. Keşke böyle bir ihtiyaç olmasa ve insan bitevi
okumak, düşünmek, düş kurmak gibi şeylere ve şiir gibi, şarkı gibi yaşayabilmek,
su gibi akabilmek için emek vermeye hasretse tüm zamanını. Çünkü dünya bir kere
ve bir ikinci şansı yok insanın. Eğer bunu başarmış olsa, zaten sair şeyler
spontane kendisini bulacaktır ve o vakit zor olanlar da kolay olacaktır. Binaenaleyh,
insan zora gelememektedir, çünkü sabretmeyi sevmemektedir ama başarı da sabır
istemektedir. Onurlu yaşamak sessiz ve derin bir mücadeleyi önkoşul
kılmaktadır. Okusa, düşünse, sorsa, sorgulasa belki de daha onurlu yaşayacak,
zira böyle yaparsa gerçeklere ulaşacak, gerçekler ise böylesi bir yaşamı ona
sunacaktır ama yapmıyor. Ne zamandan beridir böyledir bilinmez ama para bu
dünyanın tanrısı olalı beri gücüde yanında taşımıştır ve para ve güç
birleşince, birleşik güçleriyle insanlığa diz çöktürmüşlerdir. Çünkü dünya
nimetlerine ulaşmanın yegâne yolu olarak paraya ve güce sahip olmak
görülmüştür. Para tazim ve tebcil edilince de, bunu fırsat olarak görmüş ve
insanlığı kendine kul, köle, köpek yapmıştır. Bugün herkes paranın peşinden
koşmaktadır ve para için harcamadığı hiçbir şey yoktur. Para, şerefin ve
namusun üzerine tepinmektedir maalesef yaşadığımız çağda. Hatta din bile paraya
satılmaktadır. Ne kadar da değerli şeylerden, kutsallardan bahsedilse de, arka
plan da hepsi paraya ulaşmak içindir. Çünkü bir şeyleri kullanmadan istediğini
almak kabil olmuyor bu dünyada. Bu yüzden paraya ve güce sahip olmak
isteyenler, değerli olan ne varsa feragat etmekten hatta yok etmekten imtina
etmemişlerdir. Bunu gören şeytan, paraya, para eden her şeye, paranın membaına
malik olmuştur. Böylece de insanlığın ipini eline geçirmiştir. İnsanlığın ipini
ele geçirince de, onu istendik şekilde manipüle etmiştir. İnsanı son derece
mükemmel şekilde tahlil ve tetkik etmeyi başaran şeytan, ona nasıl ve nereden
yaklaşacağını, onu nasıl ve neyle kontrol edeceğini, onun nasıl gölgesi
olacağını iyice anlamıştır. İnsana ait olan her şeyi ele geçirince, insana ait
olan şeylerle insanı korkutarak onu tutsak kılmayı başarmıştır. İnsanlığın
çöküşünün temelinde de bu yatmaktadır. İnsan, insan gibi savaşmayı ve yaşamayı
değil, dünya nimetlerine malik olabilmek adına insanlığından vazgeçmeyi tercih
etmiştir. Bugün eğer zekâsını kullansa, kendisinde olmasa bile, her şeyin
kendisine ait olduğunu idrak edecek ve her şeyi ele geçirenlerden kendisinden
alınan şeyleri geri almak için savaşacaktır. Ama neyin kendisine ait olduğunu
da hiçbir vakit bilememiştir ve kendisine ait olanların başkalarınca kendisine
verilmesine eyvallah etmiş, kendisine ait olanları kendisine verenlerin kölesi
ve kulu olmayı içselleştirebilmiştir. İnsan, dünya nimetleri uğruna, en kutsal
hakkından, yaşamak hakkından, feragat etmiştir ne yazık ki. Yaşamayan insan,
eline bir iki nimet kırıntısı geçince yaşadığını sanmıştır. Ama yaşamanın bu
demek olmadığını da bir türlü anlamamıştır. Çünkü insan, insan demenin, küçük
ve basit şeylere sahip olmak olduğunu sanmıştır. Şeylerin münhasıran senin
olması için değil, herkesin olması için savaş ey insan, işte o zaman onurlu bir
yaşama kavuşacaksın, bilakis teker teker köpekleşeceksin. Zira onurlu yaşamak kolektif
bir kavganın, köpekçe yaşamak ise bireyleşmenin ve bencilleşmenin sonucudur.
EKSTRA:
Yorumsuz.
Gerçekten ne
demek istediğini anlamaya çalışıyorum.
Gerçekten ne
demek istediğini anlamaya çalışıyorum.
Gerçekten ne
olduğunu anlamaya çalışıyorum. Çünkü olaya yabancıyım.