Bir sorum
var hatta çok sorum var ama bu ülkede soru sormak tehlikelidir, bir anda hain
olursunuz, türlü damgalar yersiniz, bu yüzden şimdilik bir sorum var;
politikacılar Tanrılarınız mı? Hayır, şerefsizce bir soru değil, haince bir
soru da değil (((ki, hayatım boyunca söyledim, badema da söyleyeceğim,
söylemekten de ikrah gelmeyecek, bahusus hainlikle ilgili mevzuya girilmesin ve
bahusus benim karşımda böyle bir mevzu dile gelmesin, sakın ha, böylesi bir
münakaşaya yeltenen herkesi hain çıkarırım, şerefsiz ve namussuzum ki hain
çıkarırım ve ömrüm hainlerle kavga etmekle geçti ve yine aynı şekilde devam
ediyor ve en büyük hain kapitalizmdir, detaya girmeyeyim, sadece bir şey
söyleyeyim kifayet etsin; herkesin hain dediğine hain demek zorunda değilim,
hain kim sadık kim, hain nasıl olunur, sadık nasıl olunur buna da bizatihi
kendim karar veririm kendim için))), sonsuz masum bir soru, onurlu bir soru,
insani bir soru, namuslu ve şerefli bir soru. Sormak zorundayım, soracağım.
Soru sormak için doğdum bendeniz. Sorularıma cevap veremeyecek olan soru
sorulacak pozisyona gelmeyecek imtina ediyorsa cevap vermekten. Ben sigaya
çekmek için varım. Kulu bile Tanrı’ya soru soruyor ya, politikacılara mı soru
soramayacağım. Benden farkları ne, kim onlar, Tanrı mı? Tanrı değillerse ne
yani ne? Bende onlar gibi insanım ve bir sorumluluk almışlarsa, yaptıklarından
ya da yapmadıklarından dolayı onları sorgularım. Babalarının çiftliğimi ki
vatanım da, bendeniz de maraba mıyım ki, onların yanında kendimi aşağılık
görecem? Benim sahibim değiller, vatanın sahibi değiller, devletin sahibi
değiller, milletin sahibi değiller, hazinenin sahibi değiller, eee o zaman kim
bunlar? Kendilerine sahip olamayanlar kimin sahibi olabilirler ki? Niye soru
sormaktan imtina edeyim? Mezkûr soruları sorma hakkım yok mu? Kim cevap verirse
versin önemli değil, isterse sayın devlet sen cevap ver, yeter ki cevap
verilsin. Ben soracam cevap verecek olan verecek ama bana sorularımı
yasaklayanın pis mikrop suratına tükürürüm. Ben insanım, bu toprağın çocuğuyum,
bu devletin evladıyım, bu milletin ferdiyim. Zevahirde böyleyim çendan. Böyleyim
diye susmak, sinmek, korkmak zorunda mıyım? Ne yani hakkımı aramayayım mı? Beni
de ilgilendiren şeylerle ilgili sorularım olmasın mı? O zaman köpek gibi
yaşamaktan farkı nedir böylesi bir yaşamın? Politikacılar benim Tanrı’m değil,
bende onların kulu değilim. Yahut onlar benim efendim değil, ben de köle
değilim. Yahut onlar vatanın sahibi değil bende köpek değilim. Gerçekten bu
düşüncelerimi izhar etmek hakkım yok mu? Hayır, merak ediyorum kardeşim. Hep
boyun eğmek, susmak, düşüncelerimi beynime, duygularımı kalbime gömmek zorunda
mıyım? Böyle bir şey insanı ne hale getirir? Politikacılara imkân veriyorsunuz,
ballı maaşlar sunuyorsunuz, hatta onlarca maaş sunuyorsunuz, keyfe ve konfora
ulaşmalarına aracılık ediyorsunuz, onları dokunulmaz kılıyorsunuz, siz onların
sahipleri iken onları kendi sahibiniz gibi görüyorsunuz ve önlerinde
eğiliyorsunuz, onlar için birbirinize düşman olup kardeşliğinizi yok
ediyorsunuz, sizlerin kaderlerinizi tayin etmelerine eyvallah diyorsunuz,
sizlere adamlık, kadınlık taslamalarına susuyorsunuz, ne alıyorsunuz
karşılığında? Sizlere ne söylüyorlarsa inanıyorsunuz ve sürü gibi peşlerinden
gidiyorsunuz. Yoksulluk, sefalet, kölelik, kulluk; bundan başka bir şey var mı
payınıza düşen? Peki değiyor mu? Bugün Müslüman geçiniyorlar, Milliyetçi
geçiniyorlar, Atatürkçü geçiniyorlar ama geçim kaynaklarına uygun davranıyorlar
mı? Niye doğru olmuyorlar, insanlık toprağında dönen dolapları niçin açıkça
haykırmıyorlar, niçin sizden yana yontmuyorlar her şeyi? Ve niçin her şey böyle
olduğu için bu toprağın çocukları rezilce bir yaşamın kıskacında can
çekişiyorlar? Ne yani, onların görevi vur patlasın çal oynasın yaşamak mı? O
zaman niçin o makamlarda duruyorlar, eğer gerçekten insanca bir yaşam
sunmayacaklarsa ve insanca bir yaşam uğruna kavga vermeyeceklerse? Geçelim! Eğlence
sektörüne, sanatçı geçinen nevzuhur züppelere prim veriyorsunuz, mutantan bir
hayat yaşamalarına aracılık ediyorsunuz, sizler üzerinden dünyanın tüm
nimetlerine ulaşıp görkemli bir dünyaya kavuşmaları için zamanınızdan ve
ekonominizden feragat ediyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Sizi uyutup,
uyuşturup bataklığın içine atıveriyorlar ve siz bataklıkta can çekişirken onlar
sizin canlarınızla canlarına can katıyorlar. Size yoksulluktan ve sefaletten
başka ne sunuyorlar? Misal; medya dünyasındaki cambaz, size ne veriyor? O
kapitalizmin hadimi olmuş ve kapitalizme çalışıyor, sizde ona çalışıyorsunuz.
Onun kanalını izliyorsunuz, ona güç veriyorsunuz, ona emeğinizin karşılığını
veriyorsunuz ve ona can suyu oluyorsunuz, peki onun sizler için dövüştüğünü
gördünüz mü hiç? Sizi uyuşturmaktan başka ne yapıyor? Boş beleş programlarla
sizleri narkozluyor adeta ve sizden aldıklarıyla ülkelerde devr-i âlem yapıyor.
Sizin yoksulluğunuz, sefaletiniz, acılarınız onu hiç ilgilendirdi mi bugüne
kadar? Ya da tek bir politikacı ona verdiği değeri size verdi mi? Bir bakan
bile taaa yanına gitti ya yanına program yaptığı adalara. Keza onun gibi olan
diğerleri de farklı mıdırlar? Geçelim! Âlim pozu verenlere, şeyhlik postuna
kurulanlara itibar sunuyorsunuz, onları dokunulmaz, sorgulanamaz, layüsel
kılıyorsunuz, adeta onları Rabler ediniyor ve onların kulu oluyorsunuz, ne
alıyorsunuz karşılığında? Bugüne kadar hangi haksızlık karşısında sizlerin
yanınızda durdular? Bugüne kadar hangi hakikatleri haykırdılar? Ne zaman
emrolundukları gibi dosdoğru oldular? Güya savundukları güzel ahlaktan
zerresini onlarda görebilir misiniz? Daha kendi imanlarını kurtaramayanlar
sizlerin imanlarınızı mı kurtaracaklar? Geçelim! Gazetecilere, aydınlara, sizin
üzerinizde tek karar merci olmaları için şans veriyorsunuz, onların ekranlarda
boy göstermelerine fırsat sunuyorsunuz, onların tefessüh etmiş ve yalana bulanmış
fikirleriyle zenginleşmelerini kolaylaştırıyorsunuz, onları takip ederek
kendilerini emperyalizme daha fazla ücretle pazarlamalarının yolunu açıyorsunuz
yani onlara kallavi hayatlar kazandırıyorsunuz, ne alıyorsunuz karşılığında? Ne
zaman gerçekleri savunduklarını gördünüz, ne zaman insanca bir duruş
sergilediklerine şahit oldunuz, ne zaman sizlerin yanınızda durduklarını
gördünüz? Ne zaman namuslarıyla ve şerefleriyle meydana çıktıklarına tanıklık
ettiniz? Geçelim! Hepsine verilecek tek bir cevap var maalesef; hiç, koskoca
bir hiç. Politikacılarda, eğlence baronları da, sanatçılarda, âlimler ve şeyhler
de, gazeteci ve aydınlarda sizleri götürüp kapitalizmin lanet çukuruna
atıveriyorlar, bir odunda kendilerinin attıkları kapitalizm cehenneminde yanmanızı
seyrediyorlar. Şerefim ve namusum üzerine yemin ederim mutlak ve muhakkak
hakikat budur, yegâne gerçeklik budur. Sizler onları besliyorsunuz, onlar da
kölelik ve kulluk yaptıkları şeytanların ve çocuklarının aşağılık faşist kapitalist
düzenlerini besliyorlar. Bir yandan yok etmeye çalıştığınız düzeni, diğer
yandan besliyorsunuz ama yok edeceğinizi sanıyorsunuz ya da gerçekten yok etmek
gibi bir derdiniz yok yani riyakârlık yapıyorsunuz. Çalışmayan kafalarınızla, mutlak
cehaletinizle bunların çarklarını döndürmekten başka ne yapıyorsunuz? Ve
kendinizin lanet edip, beslediklerinizin besledikleri düzenin sefil kurbanları
oluyorsunuz ama hala da uyanmıyorsunuz ve dahi yaptıklarınızdan utanmıyorsunuz.
Gerçekten hiç insan olup olmadığınızı sorguladınız mı? Politikacılar,
hayallerinize mi kavuşturuyorlar sizi, umutlarınızı mı çoğaltıyorlar, hak
ettiğiniz yaşamı mı sunuyorlar size, haklarınıza ulaşmanızı mı sağlıyorlar,
kapitalizme karşı namuslu kavga mı veriyorlar? Eğlence sektörünün baronları,
ucuz sözcüklerle saçma şarkılar üretip kulaklarınızı kirleten sanatçı görüntüsü
veren züppeler sömürülmemeniz için sizi uyandırıyorlar mı yoksa daha kolay
sömürü nesnesi olmanız için uyutuyorlar mı, kapitalizmi lanetliyorlar mı yoksa
süsleyip püsleyip sizleri esir almasına yol mu veriyorlar? Âlimler, şeyhler,
sizleri aydınlatıyorlar mı yoksa aldatıyorlar mı, sizleri kula kulluktan mı
kurtarıyorlar yoksa kullara daha kolay kul olmanızın yolunu mu açıyorlar? Gazeteciler,
aydınlar sizlere gerçekleri mi söylüyorlar yoksa yalanlarla gerçekleri mi
örtüyorlar, kalemlerini kapitalizme mi kiralıyorlar yoksa sizlerin hizmetinize
mi sunuyorlar? Siz, bu güruhlardan herhangi birinin kapitalizme karşı namusluca,
dürüstçe, insanca kavga verdiklerini ve insanlığı yücelttiklerini gördünüz mü,
tanık olanınız var mı böylesi bir eyleme? Hayır, bin kere hayır, sonsuz kere
hayır. Böylesi bir şey kabil-i mümkün değildir ve olamaz da. Siz onları
besledikçe, onlarda beslendikleri yeri beslemekte hiçbir zaman tereddüt
etmeyeceklerdir. Ya olacaksınız ya da öleceksiniz, üçüncü bir tercihiniz
maalesef yok ve olmayacak! Hiçbir şeyi unutmayın ve artık derin uykunuzdan
uyanın ey insançocukları! Kahrolsun kapitalizm yaşasın devrim! Yüzlerine
tükürün vahşi kapitalizmin hadimlerinin ve mutilerinin! ELBETTE ŞU HAKKI TESLİM EDELİM; bunların arasında bulunan birkaç
namuslu insanın hakkını yiyemeyiz, onları da bilen bilir, tanıyan tanır zaten.
Herkesi aynı torbaya koymayacak kadar şerefli ve adiliz, aynı torbaya koyacak
kadar da şerefsiz ve zalim değiliz.
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...15...
Özgür DENİZ - 28.02.2022
Tarih: 28.02.2022
Okunma: 281
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.