Bu dünyada
bir gün bile onurunla yaşamamışsan ve onursuzca ikmal etmişsen fani ömrünü şayet,
yaşamış sayılmazsın ey insançocuğu. Onur nedir bilir misin? Onur; hiçbir
şekilde kimliğe (dine-milliyete-ideolojiye) takılmadan herkese insan nazarıyla
bakıp, o nazarla olgulardan mütevellit olayları nesnel olarak
değerlendirebilmek ve isabetli kararlar verebilmektir ve dahi doğru olanın
yanında yer alabilmektir kimliğini ön plana çıkarmadan. Onur; mazlumun yanında,
zalimin karşısında olmaktır. Aç kalan mideleri görmesen de görebilmektir.
Mazlumu gözlerinden tanımaktır. Çok uzak diyarlarda olsa da sömürülen mazlum,
onun varlığını, duygularını, yaşadıklarını hissedebilmektir. Nedir bilir misin onur?
Onur; kimsenin elindekine göz dikmeden, hak ettiğini gönül rızasıyla
kabullenmektir ve hak edene de hak ettiğini nakıssız teslim etmektir. Şahsi
kanaatimce insanlar onurları için dövüşmek zorundadırlar. Çünkü onurunu
çaldığınız insanın her şeyini çalabilirsiniz. Onurunu kaybetmiş olanın,
kaybedeceği hiçbir şeyi kalmamıştır zira. Bir defa onurunu çaldınız mı bir
insanın, o insana önünüzde diz çöktürebilir, baş eğdirebilirsiniz, onun boynuna
tasmayı takıp istediğiniz yöne istediğiniz gibi havlatabilirsiniz, onu kukla
yapıp istediğiniz gibi oynatabilirsiniz. Diz çöken ve baş eğen bir insanın da
bir daha insan olarak var olabilmesi sonsuzcasına zordur. İşte bu yüzden ilk
evvelde insanların onurları kırılır, parçalanır yani çalınır, sonra da o insanlara
istenilen her şey yaptırılır, zira yapmayacağım, yapamam diyemezler, çünkü
yaptıkları zaman kırılacak, zedelenecek bir onurları kalmamıştır. Onursuz
insanlar, herkesin kendileri gibi onursuz olmalarını isterler, çünkü onursuzluk
zaman içerisinde onları onurun baş düşmanı yapar ve onurlu insanlardan rahatsız
olmaya, nefret etmeye başlarlar. Bu yüzdendir ki, onursuz insanlar, herkes
onursuz olsun ve onursuz olanlar da beni fark edemesin isterler. Binaenaleyh,
herkesin kendilerine benzemesini ve tek bir farklı kişiliğin baş göstermemesini
isterler. Onursuzluk her türlü kötülüğün başıdır, sonu gibi görünür ama
başıdır, zira onursuzluk bir sebeptir, sonuç değil. Çünkü bir kötülüğü yaptığınız
da onursuz olmazsınız, onursuz olduğunuz için kötülük yapabilecek durumdasınızdır.
Onursuz olduğunuz için zalimsinizdir ve zulmedersiniz, aldatansınızdır ve
aldatırsınız. Onursuz olduğunuz için iftira atarsınız, mazluma şedit zalime
munis olursunuz. Onursuz olduğunuz için haksızlık karşısında lâl olursunuz, hak
ve hukuk tanımazsınız. Yahut birbirinden mütevellit sebepler ve sonuçlardır
onur ve onursuzluk. Tavuk yumurta meselesi gibi yani. Mesela; bir dosta ihanet
ettiğiniz için onursuz değilsinizdir, onursuz olduğunuz için dostunuza yahut
herhangi bir şeye ihanet edersiniz. Kul hakkı yediğiniz için onursuz
olmazsınız, onursuz olduğunuz için rahatça, insani bir acı duymadan kul hakkı
yersiniz. Şeytan ilk evvelde insanın onuruyla oynar. Onuruyla oynatan ve
onursuzlukta demir atan bir pezevenk artık nefsinin gemlerini çözmüştür ve
kötülük nehrinde yıkanmaya başlamıştır. Şeytan denilen melun onurunun
kırılmasına yol açtığı insana da her şeyi kolayca yaptırır. Onurunuzla oynadığı
vakit, o kör olası şeytan çok iyi bilir ki artık onursuz insanla oyuncak gibi
oynayabilir. İşte bu yüzden şeytan ilk evvelde sizi onurunuzdan eder, sonra da
sahip olduğunuz tüm ulvi değerlerden. Onurunuz yok olduğu zaman, dostunuzu
satabilir, emanete ihanet edebilir, yalan söyleyebilir, kul hakkı yiyebilir,
herkese ait gücü kendinize ait görüp o güçle istediğiniz yere istediğiniz gibi
çökebilir, yani aklınıza gelen her türlü kötülüğü küçük, basit ve ucuz çıkarlarınız
için yapabilirsiniz. Onurunuzun ölümüyle birlikte istikametinizi tayin eden tüm
değerlerinizde ölür, bir anda tesirsizleşirler. Ve artık ölen sizsinizdir ve
tüm dünyayı öldürmeye aday onursuz bir cellâtsınızdır. Çünkü onur, bir anlamda
değerlerin toplamıdır! İşte bu yüzden bir insan onurlu yaşamak kavgasını
vermelidir ve onurlu yaşam hakkını icap ediyorsa söke söke almalıdır. Çünkü her
bir insanteki onurlu yaşamaya doğal olarak hak sahibidir, bu hak ne verilen bir
haktır ne de alınabilecek bir haktır.
EKSTRA:
Ya şimdi ablam sen de ya, paranın tanrı olduğu bir dünya da
fakir mi olunur, yardım mı istenir, o para uğruna ne kurbanlar veriliyor
bilmiyor musun? O para uğruna atılmadık taklalar kalmıyor, atılmadık iftiralar
kalmıyor, yenilmedik haramlar kalmıyor, her türlü kötülüğe yol verilip her
türlü iyiliğin önü kesiliyor, doğa katlediliyor, denizler kirletiliyor, toprak
çöle döndürülüyor, helal zerre umursanmıyor, onurlar çiğnenip geçiliyor.
Öğrenmedin mi paranın nasıl yüce bir değer olduğunu hala? Bak ben öğrendim
mesela, ömrü hayatım da ilk defa paranın bu kadar değerli bir şey olduğunu
öğrendim, bugüne kadar öğrenmemişim ve peşine düşmemişim, hata etmişim. Ah bir
bilsen kimlerin öğrettiğini paranın değerini, küçük dilini yutarsın. Paraya hiç
değer vermemekle hayatımın hatasını yapmışım. Öğretilen her şey, değerli bir
şey olduğu çok önceden öğrenilen parayı elde etmek için öğretilmiş. Bize
öğretilenlerle biz avunurken, paranın ne olduğunu öğrenenler paranın denizinde
kulaç atmışlar daima. Şimdi para okyanusunda kulaç atıyorlar.
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/soner-yalcin/oligark-demokrasisi-6987558/
Harika bir çözümleme. En azından yanlışlanabilir ve yalanlanabilir
değil. Nesnel bakınca böyle oluyor. Çünkü olguyu teşrih masasına yatırıp dip
derinliklerine dek çözümlemeden olayları doğru algılamak kabil olmaz.
https://www.korkusuz.com.tr/gercekleri-saklamak.html
Bunun adı ANALİTİK DÜŞÜNMEKTİR. Bu insanın düşüncelerine
katılıp katılmamak değildir mesele. Mesel nedir canım kardeşim? Olguları tam
anlamıyla enine boyuna çözümlemektir, tetkik etmektir, tahlil etmektir, analiz
etmektir ve olayları nesnel temellerde dip derinliğine değin eşelemektir,
sormak ve sorgulamaktır. Daha çok inanır daha az anlarsan bu mümkün değildir.
İşte mesele tam da odur; Çehov’un dediği gibi; en tehlikeli insan tipi; daha
çok inanıp daha az anlayan insan tipidir. Yoksa mesele; ne Rusya’yı savunup
Ukrayna’ya düşman olmaktır ya da ne de tersini yapmaktır.
Burası Türkiye canım kardeşim, Ukrayna ile ne alakası var? Burası
Türkiye, öğrenmediysen öğreneceksin.
Öyle diyorsunuz yani, öyle mi diyorsunuz yani?
Diyebilirsiniz, özgürsünüz, sizinde diliniz var, dilin de kemiği yok,
söylersiniz yani. Suç değil ki söylemek.
Mansur Başkan kesinlikle bulur İnşaAllah. İnanıyoruz,
güveniyoruz.
Çok ilginç bilgiler. Minnettarız. Saygı ve özlemle.