Dünyada ki
en örgütlü, sistemli ve profesyonel yapı; şeytanın yapısıdır. Şeytan bir kere
insanın ezeli ve ebedi düşmanıdır. Şeytan her halükarda kapitalist ve
faşisttir. Çünkü şeytan hem sömürücüdür hem de kendisini müstağni gördüğü için
herkesten üstün görür. Her şeyde kendisini ayrıcalıklı bir konuma koyar.
Şeytanın çok zeki olduğu söylenir, oysa onun zekâsı kuru ve basit bir zekâdır,
elbette çok iyi çalışır ama iyi yönde değil, bu yüzden ancak küçük işlere
çalışır. Derin işlere, faydalı işlere, terakki kaydettirecek işlere çalışmaz. Yapısının
sistemli ve profesyonel olması, onun derin düşünmesinin değil, basit zekâsının
sonucudur, çünkü derin düşünen insanların küçük işlere aklı pek ermez ama basit
zekâlar sinsi tezgâhlarda başarılıdırlar. Ama gerçek insanın düşmanıdır şeytan,
çünkü sureti insana benzeyen herkes insan değildir. Siz insan sanırsınız,
inanırsınız ama aldanırsınız. İnsanmış gibi hareketler sergiler ama bir
bakarsınız ki o hareketler sizlerin sonunuz olmuştur. Çünkü insana tesir eden
ne varsa hepsi şeytanın elindedir, insan bu yüzden onun karşısında zayıf, aciz
ve çaresiz kalmaktadır. İnsan, dünya sahnesinde, şeytanın kurguladığı tiyatroyu
izlemekten başka bir şey yapmamaktadır ve o tiyatronun içinde basit bir figüran
olmaktan öteye geçememektedir. Çünkü insan cahildir, ahmaktır, alıktır,
sekterdir. Şeytan ve çocukları birleşik güçleriyle, dağıttıkları,
parçaladıkları insan ve çocuklarına galip gelmektedir. Bugün şeytan, insana ne
yapıyorsa, yine bizatihi insanın elleriyle yapmaktadır. Zira şeytanın kendisi
insanın ta kendisidir. İnsanı da şeytanlaştıran şeytan, kenara çekilmiş ve
şeytanlaştırdığı insanlara yaptırdıklarını keyifle izlemektedir. Ve bugün
insana hizmet ettiklerini söyleyenler haddizatında şeytanın mutlak
hadimidirler. Kader olgusunun insanda ki algısını değiştiren de, insana her
şeyi kadere bıraktıran da şeytanın bizatihi kendisidir. Bugün dünya üzerinde
insanlığı bir yudum suya mahkûm edip, kendisi nehrin başını tutanlar
şeytanların ta kendileridirler işte. Her şeyi kadere bırakan insan, her
şeyinden vazgeçemeye hazır itaatkâr bir köledir hatta onurunun çiğnemesine bile
razı gelecek basit bir kukladır. Bugün insanlar hangi haksızlığın hesabını
sorabilmektedirler, hangi haklarını arayabilmektedirler, hangi zorbaya hesap
sorabilmektedirler? Misal; bugün insan görünen şeytanlar herkese sefaleti layık
görmektedirler, peki kendileri nasıl yaşamaktadırlar? Buradaki tenakuzu onların
karşılarına çıkıp söyleyebilir misiniz niçin ve nasıl böyle olabilmektedir
diye? Zira her şeyi kadere havale eden, kendisini inkâr edenden başkası olamaz.
Kendisini inkâr edenin de varolması muhaldir. Çünkü insan demek hareket
demektir, hareket demek sonuç demektir. Ve kader hareket etmeyenden yana değildir,
ona asla yardım etmez. İnsan hareket ettiği takdirde kaderine hükmeder,
kaderine hükmedenin kaderini de başkası çizemez. Akıl niye vardır ve niçin
verilmiştir? Akıl kaderin atıdır, kaderin yönünü tayin edecek olan akıldır ve o
akıl sayesinde ortaya konulacak olan eylemlerdir. Akıl, insan kaderini kendisi
çizsin ve çizdiği kaderinin sorumluluğunu deruhte etsin diye verilmiştir. Niye
aklını kullanmayanların üzerinden pislik eksik olmaz denmiştir? Çünkü insanı
insan kılan aklıdır da ondan, aklı olmayanın insanlıkla merbutiyeti yoktur,
zira insan mesul olandır ama aklı olmayanın mesuliyeti yoktur. Çünkü herkes kendi
ellerinin ortaya koyduğu ürünün karşılığını alacaktır ve ellerin bir şey ortaya
koyabilmesi, baştaki aklın doğru işlemesiyle kabil olabilir ancak!
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...22...
Özgür DENİZ - 07.03.2022
Tarih: 07.03.2022
Okunma: 226
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.