İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...27...

Özgür DENİZ - 12.03.2022

Sizleri feci şekilde uyutuyorlar ey insançocukları. Yemin ediyorum aldatılıyorsunuz. Merhametsizce aldatılıyorsunuz. Aldatıcıları ifşa edenleri telin ediyorsunuz, oysa asıl telin edilecek olan kendinizsiniz ama cehaletiniz buna engel. Zira gerçekten cahilsiniz. Bildiğinizi sanıyorsunuz ama hiçbir şey bilmiyorsunuz. Sadece öyle sanıyorsunuz ama sanmakla bilmek aynı şey değildir. Velâkin başından beri öğretilen her şeyin gerçek olduğunu sandığınız için bildiğinizi düşünüyorsunuz bilmediğiniz şeyleri. Bu yüzden de bildiğiniz şeylerin yanlış olduğunu söyleyenlere düşman oluyorsunuz ve gerçek düşmanlarla aynı safta buluşup, siz bilmeseniz bile size gerçekten dost olanlara saldırıyorsunuz. Aldatıldığınız hiçbir şey size ait olan şey değil. Size ait olan ne varsa tahrif ve tahrip edilmiş. Bu yüzden de tahrif ve tahrip edilenlerle aldatılıyorsunuz. Size yalan gerçek diye sunulmuş, yanlış doğru diye sunulmuş ve inanmışsınız buna. Asırlarca uyuşturulmuşsunuz, hiçbir şeyin gerçeğini bilmiyorsunuz. Öyle bir düzen kurmuşlar ki ve her şeyi o düzene göre öyle kurgulamışlar ki ve o kurguya göre öyle bir yaşam oluşturmuşlar ki, artık gerçeği söyleyen en büyük düşman bellenmiş ve tüm insanlığa gerçeği haykıracak olan tek düşmanımız diye bildirilmiş, bu sebeple asırlarca gerçeği haykırmaya tek bir kimse cesaret edememiş. Herkes gerçeği söylüyormuş gibi yapmış ama hiçbir zaman söylememiş, sadece sizi inandırmak için gerçeğe dokunuyormuş gibi yapıp geri çekilmiş. Kukla gibi oynatıyorlar sizi, sizlerden, kurguladıkları yeni insanı üretiyorlar. Doğallığınızı siz fark etmeden yok ediyorlar, ki istedikleri insanı ancak bu şekilde yaratabileceklerini biliyorlar. Sizler size hizmet etmiyorsunuz, sizi size düşman edenlerin oyuncakları oluyorsunuz. Köleler yığınından hiçbir farkınız yok. Sürüye katılmışsınız ve güdülüyorsunuz ve güdülmekten de haz alıyorsunuz. Şeytanilerin tapınaklarının hizmetkârlarısınız adeta. Tabi sizleri yenilerken, düzenlerini de yeniliyorlar ki, yeni düzenlerine yeni halinizle kolayca uyum sağlayabilin, uyum sağlayabilin ki başkaldırmayın boyun eğin. İstiyorlar ki başlarınız hayvanlarınki gibi hep önünüze eğik olsun, asla kaldırıp yukarıya bakamayın, bakamayın ki aydınlığı hissedemeyin, karanlıkta tükenip gidin. Bilmiyorsunuz ki, başkaldırmıyorsanız yoksunuz, bu yüzden de başınız asla kalkamasın diye bitevi eğiyorlar, önlerinde kapandırıyorlar, diz çöktürüyorlar size ve onurunuzu kırıyorlar. Kırılan onur, eğilen başın bir daha kalkmasına kesinlikle müsaade etmez, kırılmıştır bir kere ve sizi ezmiştir o kırıklık, özgüveninizi kazanmak sizden bir ömür ister artık. Hadi kazanın kazanabiliyorsanız ve alın geri. Önünüze ne konursa yiyin, yiyin ki yediğiniz yeri bilin ve itaat edin istiyorlar. Bu yüzden sizlere seslendikleri her yeri mutileriyle ve muteber elemanlarıyla lebalep dolduruyorlar ve onlar da sizlere istediklerinizi veriyorlar, sizlerde zorlanmadan alıyorsunuz, çünkü hazırsınız almaya ve istediklerini vermeye. Sizlerden önce sorularınızı çalıyorlar, sonra sizlerin şüphelerinizi yok ediyorlar, nihayet sorgulamanızın önüne geçiyorlar. Bundan geri ne kalır; insan gider, kala kala bir hayvan kalır. Sizler bunların hiçbirini fark etmiyorsunuz bile. Spontane gelişiyor her şey ve sizler böyle bir gelişimi hayatın akışına uygun olarak görüyorsunuz. Ya maymun gibi taklit ettiriyorlar ya da papağan gibi tekrar ettiriyorlar ama insan gibi hareket ettirmiyorlar bir türlü. Sizlerde ne de çok seviyormuşsunuz ve meftunmuşsunuz gayr-i insani yaşamaya ki, bir türlü var olduğunuzu haykıramıyorsunuz. Kölelerin kölelerinin kölelerine inanıyorsunuz, verdikleri her şeyi yiyorsunuz, aldığınıza seviniyorsunuz. Bilmiyorsunuz ki, tedricen benliğinizi kaybediyor, izzet-i nefsinizi çiğniyorsunuz, çiğnetiyorsunuz. Anlamıyorum, gerçeklerden niye bu kadar korkuyorsunuz? Niye soru sormaktan hazer ediyorsunuz? Niye sorgulamayı zül addediyorsunuz? Niye şüphe etmekten ödünüz patlıyor? Niye hesap soramıyorsunuz? İnsan olmaktan mı korkuyorsunuz? Kimden ve neyden korkuyorsunuz? Şeytanı artık suçlayamayacak olmaktan mı gocunuyorsunuz? Bedel ödemekten mi imtina ediyorsunuz? Niye hazır cevaplar arıyorsunuz? Niye her şeye hemen inanıyorsunuz? Niye söylenen her şeye hemen doğrudur diye bakıyorsunuz? Yani olguyu öğrenmek ve olayı çözümlemek zor mu gerçekten? Gerçeği öğrenmek işinize mi gelmez yoksa? Konforunuz mu bozulur? O zaman niçin çıkıp sahte isyan gösterilerinde bulunuyorsunuz, sanki olan biten bazı şeylerden hoşnut değilmişsiniz gibi? Niye sahtekârlık ediyorsunuz? Sahtekârlık ederek mi şeytani düzenleri çökerteceksiniz?

Tarih: 12.03.2022 Okunma: 279

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?