Sizleri feci
şekilde uyutuyorlar ey insançocukları. Yemin ediyorum aldatılıyorsunuz. Merhametsizce
aldatılıyorsunuz. Aldatıcıları ifşa edenleri telin ediyorsunuz, oysa asıl telin
edilecek olan kendinizsiniz ama cehaletiniz buna engel. Zira gerçekten
cahilsiniz. Bildiğinizi sanıyorsunuz ama hiçbir şey bilmiyorsunuz. Sadece öyle
sanıyorsunuz ama sanmakla bilmek aynı şey değildir. Velâkin başından beri
öğretilen her şeyin gerçek olduğunu sandığınız için bildiğinizi düşünüyorsunuz
bilmediğiniz şeyleri. Bu yüzden de bildiğiniz şeylerin yanlış olduğunu
söyleyenlere düşman oluyorsunuz ve gerçek düşmanlarla aynı safta buluşup, siz
bilmeseniz bile size gerçekten dost olanlara saldırıyorsunuz. Aldatıldığınız
hiçbir şey size ait olan şey değil. Size ait olan ne varsa tahrif ve tahrip
edilmiş. Bu yüzden de tahrif ve tahrip edilenlerle aldatılıyorsunuz. Size yalan
gerçek diye sunulmuş, yanlış doğru diye sunulmuş ve inanmışsınız buna. Asırlarca
uyuşturulmuşsunuz, hiçbir şeyin gerçeğini bilmiyorsunuz. Öyle bir düzen
kurmuşlar ki ve her şeyi o düzene göre öyle kurgulamışlar ki ve o kurguya göre
öyle bir yaşam oluşturmuşlar ki, artık gerçeği söyleyen en büyük düşman
bellenmiş ve tüm insanlığa gerçeği haykıracak olan tek düşmanımız diye
bildirilmiş, bu sebeple asırlarca gerçeği haykırmaya tek bir kimse cesaret
edememiş. Herkes gerçeği söylüyormuş gibi yapmış ama hiçbir zaman söylememiş,
sadece sizi inandırmak için gerçeğe dokunuyormuş gibi yapıp geri çekilmiş. Kukla
gibi oynatıyorlar sizi, sizlerden, kurguladıkları yeni insanı üretiyorlar.
Doğallığınızı siz fark etmeden yok ediyorlar, ki istedikleri insanı ancak bu
şekilde yaratabileceklerini biliyorlar. Sizler size hizmet etmiyorsunuz, sizi
size düşman edenlerin oyuncakları oluyorsunuz. Köleler yığınından hiçbir
farkınız yok. Sürüye katılmışsınız ve güdülüyorsunuz ve güdülmekten de haz
alıyorsunuz. Şeytanilerin tapınaklarının hizmetkârlarısınız adeta. Tabi sizleri
yenilerken, düzenlerini de yeniliyorlar ki, yeni düzenlerine yeni halinizle
kolayca uyum sağlayabilin, uyum sağlayabilin ki başkaldırmayın boyun eğin. İstiyorlar
ki başlarınız hayvanlarınki gibi hep önünüze eğik olsun, asla kaldırıp yukarıya
bakamayın, bakamayın ki aydınlığı hissedemeyin, karanlıkta tükenip gidin. Bilmiyorsunuz
ki, başkaldırmıyorsanız yoksunuz, bu yüzden de başınız asla kalkamasın diye
bitevi eğiyorlar, önlerinde kapandırıyorlar, diz çöktürüyorlar size ve
onurunuzu kırıyorlar. Kırılan onur, eğilen başın bir daha kalkmasına kesinlikle
müsaade etmez, kırılmıştır bir kere ve sizi ezmiştir o kırıklık, özgüveninizi
kazanmak sizden bir ömür ister artık. Hadi kazanın kazanabiliyorsanız ve alın
geri. Önünüze ne konursa yiyin, yiyin ki yediğiniz yeri bilin ve itaat edin
istiyorlar. Bu yüzden sizlere seslendikleri her yeri mutileriyle ve muteber
elemanlarıyla lebalep dolduruyorlar ve onlar da sizlere istediklerinizi
veriyorlar, sizlerde zorlanmadan alıyorsunuz, çünkü hazırsınız almaya ve
istediklerini vermeye. Sizlerden önce sorularınızı çalıyorlar, sonra sizlerin
şüphelerinizi yok ediyorlar, nihayet sorgulamanızın önüne geçiyorlar. Bundan
geri ne kalır; insan gider, kala kala bir hayvan kalır. Sizler bunların
hiçbirini fark etmiyorsunuz bile. Spontane gelişiyor her şey ve sizler böyle
bir gelişimi hayatın akışına uygun olarak görüyorsunuz. Ya maymun gibi taklit
ettiriyorlar ya da papağan gibi tekrar ettiriyorlar ama insan gibi hareket
ettirmiyorlar bir türlü. Sizlerde ne de çok seviyormuşsunuz ve meftunmuşsunuz
gayr-i insani yaşamaya ki, bir türlü var olduğunuzu haykıramıyorsunuz.
Kölelerin kölelerinin kölelerine inanıyorsunuz, verdikleri her şeyi yiyorsunuz,
aldığınıza seviniyorsunuz. Bilmiyorsunuz ki, tedricen benliğinizi kaybediyor,
izzet-i nefsinizi çiğniyorsunuz, çiğnetiyorsunuz. Anlamıyorum, gerçeklerden
niye bu kadar korkuyorsunuz? Niye soru sormaktan hazer ediyorsunuz? Niye
sorgulamayı zül addediyorsunuz? Niye şüphe etmekten ödünüz patlıyor? Niye hesap
soramıyorsunuz? İnsan olmaktan mı korkuyorsunuz? Kimden ve neyden
korkuyorsunuz? Şeytanı artık suçlayamayacak olmaktan mı gocunuyorsunuz? Bedel
ödemekten mi imtina ediyorsunuz? Niye hazır cevaplar arıyorsunuz? Niye her şeye
hemen inanıyorsunuz? Niye söylenen her şeye hemen doğrudur diye bakıyorsunuz?
Yani olguyu öğrenmek ve olayı çözümlemek zor mu gerçekten? Gerçeği öğrenmek
işinize mi gelmez yoksa? Konforunuz mu bozulur? O zaman niçin çıkıp sahte isyan
gösterilerinde bulunuyorsunuz, sanki olan biten bazı şeylerden hoşnut
değilmişsiniz gibi? Niye sahtekârlık ediyorsunuz? Sahtekârlık ederek mi şeytani
düzenleri çökerteceksiniz?
İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...27...
Özgür DENİZ - 12.03.2022
Tarih: 12.03.2022
Okunma: 283
YORUMLAR
Yorumunuzu ekleyin.