İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...30...

Özgür DENİZ - 15.03.2022

İnsan hayatı öyle bir kerteye geldi dayandı ki, insanlar midelerini doldurup ayakta kalmaktan başka hiçbir şey düşünemez oldular. Okumak, düşünmek mi, o da ne, mideden zaman mı var ki de böylesi kutsal eylemlere tevessül edebilsin? Yahut haykıramayacağı, haykırınca cehennemden cehennem beğeneceği için niçin okusun? Zaten okuyan ve düşünen için hayat cehennemden başka bir şey değil, böylesi bir eylemin neticesi alevli ateşler, kör zindanlar, çelikten kelepçeler oluyor. Çünkü okuyan ve düşünen illaki soracak ve sorgulayacaktır, peki böylesi bir faşist kapitalist dünyada hangi soruyu sorabilecek cesaretin olacak ve kimi sorgulayabileceksin? Buyur yapabilirsen yap. Bir parça yapabilecekler yapamıyorsa, sen ben asla yapamayız. Ama her taraftan da okuyun nidaları duyuluyor, okumanın gerekliliğinden söz ediliyor yani büyük bir sahtekârlık örneği karşımızda duruyor. Kitap yasaklı meyve, okumak lanet olası bir eylem, düşünmek zindanları gösteren bir ok, hadi buyur göster kendini cesaretin varsa. Yaşamaya geldiği dünyada midesine bağımlı hale getiriliyor sistemli, bilinçli ve denetimli bir şekilde insanlar. Midesinden bağımlı olsun ki, beyin işlevini kaybetsin, beyin işlevini kaybetsin ki, düşünemesin, sorular üretemesin, sorgulamaya tevessül edemesin, böyle yapamasın ki, birileri domuz gibi yaşamaya devam etsin. Midesini düşünüp dursun ki, lanet olası faşist kapitalizme kul ve köle olsun. İnsanın bu duruma düşmesi ya da düşürülmesi utanç vericidir. Ama ilk utanç duyacak olan da insanın kendisidir, tabi utanacak yüzü varsa, öyle ya utanacak yüzü olsaydı utanmaya mahal kalmadan utanmayacak şekilde yaşardı. Bugün insanlar dünya nimetlerinden o kadar mahrumdur ki, o nimetlerde gözü kalmıştır yahut orada takılı halde bırakılmıştır gözleri. Maalesef yaşamdan bir gram zevk alamamaktadırlar, yaşamak sevinci daima kursaklarında kalmaktadır. Bu acziyetin ve acının ne demek olduğunu hissetmek gerekir anlayabilmek için yahut anlamak gerekir hissedebilmek için. Haddizatında insanlar bu halde getirildiler, planlı ve kasıtlı bir şekilde, taammüden. Ama yoksulluğu ganimet saydı cahil insançocukları ve koşuşup kapışmaya çalıştılar, daha da yoksullaşmak için birbirleriyle yarıştılar. Bilakis onları midelerine bağımlı kılmazsanız, kendinize de bağımlı kılamazsınız. Çünkü gözü nimetlerde takılı kalan insanlara her şeyi yaptırmak kabildir. Önüne bir tas yemek koydun mu insanlığını satın alırsın. Öyle hale gelmedi mi, getirilmedi mi insanlar? İnsan midesini düşünür mü? Elbette ki düşünür, düşünmelidir ama aklı midesinde olmamalıdır, bunu kendisi de istemez ama buna mecbur bırakılmıştır. Çünkü aç insanın her şeyi midesidir, başka hiçbir şeyi yoktur ve başka da düşünebileceği hiçbir olgu olamaz. Çünkü ekmeğine el konulmuştur ve dilim dilim sunulmaktadır, üstelikte bir dilim bin bedel ödetilerek sunulmaktadır. Hakikatte hak ettiği bir şey için böylesi acınası bir duruma düşürülmesi kahpecedir ama zaten şeytanların tıyneti de kahpelikle örülmüştür. Böyle olunca da bu minvalde düşünmesi gayet normaldir. Düşünce melekelerini kaybettikleri için zaten düşünüyormuş gibi olmaları da artık hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu çok acı ve hazin, keza vahim bir haldir insanlık adına. Çünkü aklı midesinde olan insanın, midesini doldurup doyurmaktan başka bir şey düşünemez hale gelmesi, insanı bu derekeye düşürmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Şeytanların tam da istedikleri bir durumdur bu durum, insan için. İnsanın düşmesi, şeytanların kalkması demektir. İnsan düşünemediği zaman düşer; bu kaderdir. Şeytan ise fasılasız düşünme seansları yapmaktadır, çünkü her an bir oyun kurması iktiza etmektedir karşısında bulunan yegâne düşmanı için. İnsan uyurken o her an uyanıktır. Akıl insandadır ama şeytan çalmıştır aklını kendisinden. Zira insanın elinde neyi var neyi yok hepsini almak içindir kavgası ve o kavgasının kurallarına sadıktır ama insan için aynı şeyi söylememiz muhaldir. Zira o sahip olduklarına sahip çıkmak adına kılını bile kıpırdatmamaktadır, zaten herhangi bir kuralı yoktur, varsa da tanımamaktadır. İnsan da ahmaktır, zalimdir, cahildir hatta alçaktır. Bilakis başka türlüsü olamazdı, kimse kendisine bile isteye zulmeder mi? Ama oyunu kuralına göre oynamazsanız mutlaka kaybedersiniz, kazansanız da kaybedersiniz. İnsan ise bu dünyada hiçbir şeyi anlayamayacak kadar cahildir. Kendini bile anlayamayacak kadar. Öyleyse böylesi bir yaşama mahkûm olması ve her türlü pisliğe maruz kalması kendi elleriyle hak ettiği bir şeydir ve o vakit bize sükût gerektir.

 

EKSTRA:

 

https://www.youtube.com/watch?v=ZI15FH3Oleg

 

İster hepsini dinleyin isterseniz son iki saatini. Sadece izleyin, dinleyin. Savunduğum için, katıldığım için, sevdiğim için koymuyorum buraya bu linki. Sadece izleyin, dinleyin, düşünün, hissedin, anlayın diye koyuyorum. Takdir, tercih sizindir. Katılmanız için ya da reddetmeniz için de koymuyorum. Seversiniz ya da sevmezsiniz hiç önemli değildir, önemli olan düşüncelerdir. Zaten bir şey söylenenlere de bir şey söyleyenlere de karşı kenarda durarak ve nesnel olarak bunları söylüyorum. Değerlendirme yaparken, eyleme bakarken kimseden taraf olmam, bağımsız olmam gerekir. Çünkü hayat kendi hayatımdır ve hayatım söz konusu olunca her şey teferruattır. Hiçbir zaman mezhebe, milliyete, dine bakarak karar vermeyin. Eylemi alın koyun önünüze, ölçün, biçin, tartın, kıyas yapın, senkronize bakın ve öylece nokta koyun. Vicdan terazisi tartıyı en güzel şekilde yapacak, yargıyı en isabetli olarak verecektir. Benim için bu dünyada sadece Tanrı’dır önemli olan ve vicdan, Tanrı’nın içimizde ki sesidir.

Tarih: 15.03.2022 Okunma: 279

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?