Umur Talu
Şimdi, kendilerine göre "haklı" nedenlerle hukuka, insan haklarına, "insanların sorgusuz sualsiz alınması"na
titizlenen; eski yüksek siyaset, hukuk, üniversite, Silahlı Kuvvetler
mensuplarına (ve kendilerine) yapılanlara karşı tepki verenlere
sesleniyorum.Başta tüm Yüksek Yargı ve emekli "Onursal" mensupları, komutanlar ve emekli komutanlar, cumhuriyet ve demokrasiye titizlenen siyasetçiler ve aynı titizlikteki medya mensuplarına sesleniyorum.
Savunduğunuz hakikaten bir ilke ise;
Hakikaten insan hakları, adil yargılama, insani muamele, kişilik hakkı, haysiyet, sorgusuz sualsiz mağdur etmeme ise;
Hadi, her köşede haksız muamelelere tabi kalan yüzbinlerce insanı bir yana bırakalım, üstüne daha çok titrenildiği söylenen bir kesimden ses vereyim.
Size on binlerce "ast ve alt" askerin mektubunu ileteyim.
Onbinlerce astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşın bende hakikaten mevcut binlerce mektubunu:
Hadi, şu yargısız, bir üstün iki dudağı arasındaki, 21 güne kadar çıkabilen oda hapislerinin kaldırılması için de tavır alın.
Bunların da en ala hukuksuzluk, haksızlık, keyfilik, tahakküm, yargı bağımsızlığı ihlali olduğunu kabul edin.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konuda verdiği kararı kabul edin.
Size diyebilirim ki...
Belki "Emekli paşa" değiller ama onlar da "asker".
Belki "Yüksek Yargı, Yüksek Öğretim" mensubu değiller ama onlar da "insan"!
*******
Dinleme var mı!
"Mavi Hat operasyonu kapsamında yapılan telefon dinlemelerinin suç örgütünün lideri olduğu iddia edilen İbrahim Selçuk ve yandaşlarına sızdırıldığı ortaya çıktı. Operasyon kapsamında telefonları dinlenenlerin listesinin Fenerbahçe As Başkanı ve Limak şirketi sahibi Nihat Özdemir tarafından Selçuk kanadına verildiği de belirlendi. Kaçakçılık Daire Başkanlığı tarafından dinlemeye alınan telefonların listesinin sızması da ifadelerle birlikte iddianameye girdi.
ANKA'nın ulaştığı iddianamedeki dinleme kayıtları ve ifade tutanaklarına göre, Mavi Hat operasyonunda telefon dinlemelerinin zanlılara sızdırılması skandalı yaşandı. Belgelere göre skandal şöyle ortaya çıktı:
BOTAŞ'ın 19 Haziran 2006 tarihli Tuz Gölü Su Hattı ihalesine Selçuk'un başını çektiği ve içinde İhale Komisyonu üyelerinin de bulunduğu ekip tarafından rüşvet organizasyonuna konu edildi. Bu kapsamda ihaleye giren şirketler ile bağlantı kurularak, ihaleyi kazanma garantisi karşılığında rüşvet pazarlığı yapıldı.
Selçuk önderliğindeki ekip öncelikle ihaleye katılan Nihat Özdemir'in şirketi Limak'ın başını çektiği konsorsiyum ile bağlantı kurdu. Telefon dinlemelerinde Özdemir'in rüşvet ödemeyi kabul ettiği belirlendi. İbrahim Selçuk'un telefonlarının dinlendiğine ilişkin araştırmasının sonuçları da dinlemeye takıldı.
- 2006.07.06 15:12:05 (SMS kaydı) Lokman USTA (Selçuk'un ortağı): İbrahim tel'nunda sıkıntı var mı?
Mustafa Levent GÖKTAŞ (Dinleme bilgisine ulaşan şahıs): Var, Bitecek.
USTA: Dinleme var doğru mu?
GÖKTAŞ: Doğru"
Bakın, "Dinleme bilgisine ulaşan şahıs" olarak hangi isim var?
Mustafa Levent Göktaş.
Bakın, "Dinleme sıkıntısı var, bitecek" güvencesini kim veriyor?
Mustafa Levent Göktaş.
Bakın, "Doğru" diyen kim?
Mustafa Levent Göktaş.
Bu isim size az tanıdık geldi mi?
Bir benzerlik buldunuz mu?
"Bu kimlikler Komutanım Albay Mustafa Levent Göktaş'a aittir. Kendisi MAK (Muharebe Arama Kurtarma Alayı'nda komutanımdı. Ben de 2001 ile 2004 arasında alayın İKK (İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma) Şube Müdürü idim. 1983'te Özel Kuvvetler'e üsteğmen olarak girmiştim. Albay Göktaş'ın belgelerinin bende bulunmasının sebebi, bazen banka ve diğer resmi işleri takip etme açısından kendisinin verdiği fotokopiler olmasıdır..."
Belki değildi.
Önceki Genelkurmay Başkanı'nın Fenerbahçe maçlarını nedense yanında izlediği Özdemir'le ilgili haberdeki isim de değildi belki.
Belli ki "iyi subay"dı; belki "iyi avukat"tı, belki de "iyi çocuk".