Bir de mücadele etmeseniz halimiz nice olacak?
Bu ayın başında açıklanan, yıllık enflasyon kaç?
TÜİK’e göre, yüzde 55!
Vatandaşın yaşadığı enflasyon, bu rakamın iki katı!
Fiyatlar, artmıyor…
Ya ne yapıyor?
Zıplıyor!
Misal verelim: Bir ürünün fiyatı 50 lira olsun… Normalde fiyat artışı 5 lira, 10 lira gibi makul(!) sayılabilecek, yüzde 3, 5, 10, hadi yüzde 20 oranında artar. Hayır, son 6 aydır öyle makul(!) şekilde artmıyor fiyatlar... Zıplıyor! 50 liradan, bir anda 80, 90 liralara çıkıyor. En son, Et ve Süt Kurumu’nun zam oranına bakın, %48. Verdiğimiz örnekte bu artış neye tekabül eder? 50 liralık et, bir hamlede 74 liraya çıkmış olur. Dikkat edin, bu yıllık artış değil… Tek seferdeki artıştır. Bir yıl içinde daha ne kadar artacağı belli değildir!
İşte hâl böyleyken, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, “enflasyonla mücadele ediyoruz. Sonuna kadar edeceğiz. Tek hanelere düşüreceğiz” müjdeleri veriyor! İyi ama Sayın Nebati, siz mücadele ettikçe(!), düşüreceğiz dedikçe enflasyon zıplıyor! Siz hangi mücadeleden bahsediyorsunuz?
Yani enflasyonla mücadele için ne yapıyorsunuz? Neler yapıyorsunuz?
Mücadele ettiğinizi söylemekle mi enflasyonu düşüreceksiniz?
Enflasyon bu yolla düşer mi?
ENFLASYON NE, MÜCADELE İÇİN NE YAPILMALI?
Enflasyonun kelime manası, “para şişkinliği”dir.
Paranın çok bol olduğu, dolayısıyla değerinin düştüğü anlamına gelir. Enflasyonla mücadelenin birinci şartı, paranın değerini yükseltmektir. Bunun da çaresi paranın değerini enflasyona karşı korumaktır. Ne yazık ki bunun tek yolu var: Enflasyon oranında faiz vermek.
Evet, “faiz” çirkin, sevimsiz, itici bir kelime…
Ama piyasa ekonomisinin en katı gerçeği ve gereği bu!
Bu sevimsiz kavramla inatlaştıkça “piyasa”nın düzeni bozulacaktır.
Yani…
Fiyatlar zıplamaya devam edecektir!
Piyasadaki bozulma her şeyi bozar… Ahlakı, morali… Her şeyi, her şeyi!