İNSAN DENİLEN ŞEYTAN...41...

Özgür DENİZ - 26.03.2022

İnsan bugün ruh ve beyin olarak gerçekten tam anlamıyla mefluç durumdadır. Faşist kapitalist şeytani düzen insanı mahvetmiştir, onu paçavraya döndürmüştür. İnsan kendini bile tanıyamayacak kadar cahildir. Kendine ait ne varsa gasp edilmiştir ama fark edemeyecek kadar dar kafalıdır. Velâkin buna rağmen her şeyi de bildiğini sanmaktadır, aldanmaktadır ama aldanmadığını varsaymaktadır, çünkü akıllı olduğunu düşünmekte ve akıllı olduğunu düşündüğü için de aldanmayacağına inanmaktadır. Yani saf, katışıksız, mutlak maldır. Bu yüzden kendi düşmanlarının elinde top gibi oynanmaktadır ama onları da dostu sanmaktadır. Ne yaşadığını, nasıl yaşadığını bilemeyecek kadar cehaletin cenderesindedir. Bir nehirde sürüklenip giden çöp gibidir. Her şeyin gerçeğine düşmandır, sahtesine hayrandır. Hakikate düşman, yalana dosttur. Yanlışı doğru sanmakta, sahtekârı dürüst bilmekte, haini kahraman görmekte, namussuzu namuslu görmekte, soysuzu soylu bilmekte, adiyi asil sanmakta mahirdir ama her şeye doğru bakıp, her şeyi doğru görmekte tam bir kördür. Bugün, mesela, dinin gerçeğini konuşalım mı deseniz kaç kişinin yüreği ve cesareti vardır buna? Peygamberin söylediği ve yaşadığı değil midir gerçek din deseniz, o vakit buyurun peygamberin nasıl yaşadığını ve söylediğini konuşalım deseniz kaç kişi çıkar bunu konuşacak, konuşmaya cesaret edecek? Tek bir kişi bile, evet evet ayrım yapmıyorum tek bir kişi bile çıkmaz, çıkamaz, çünkü bu din o din değildir, dolayısıyla dinden geçinenlerin tezgâhları ve oyunları ortaya çıkacaktır, öyleyse böylesi bir müzakereye yanaşmak kabil midir? Din kazandıran bir araç haline getirilmişken, kaybettiren bir gerçek olarak ortaya konulabilir mi? Bugün dini bildiklerini söyleyenlerin tümü cahildir ve dini gerçekten bilmemektedirler. Evet, çok ciddi sözlerdir bunlar, gerçekten cahildirler dini bildiklerini sananlar. Cahil değillerse şu soruyu sormak farzdır o vakit; o zaman buyurun dini konuşalım ya da bendenizin konuşmama müsaade edin, konuşunca hain ilan etmeyin, lanetlemeyin, tecziye etmeye yeltenmeyin. Zaman içinde tahrifata ve tahribata uğramış dinin bilgisine maliktirler münhasıran, zaten bu dini de bilmeyen kimse yoktur, çünkü bu din hakikat bağlamında dinsizliğin ta kendisidir. Yani bugün din sahibi oldukları iddiasında olanlar dinsizdirler. Bilakis buyurun konuşalım o vakit gerçek dini. İnsan, ait olduğu yerden kopmanın, ayrı düşmenin acısını yaşıyor ve ait olduğu yerle yeniden bütünleşmek istiyor. Bunu yüreğinin dibinde hissediyor. Sanki koptuğu yere yeniden ilişiverecekmiş gibi içinde bir yerde bir garip heyecan duyumsayıveriyor bir anda. Çünkü bir yerden kopmuş ve ayrı düşmüş olduğunu o kadar derinden hissediyor ki, bu his o kadar canlı ki, tüm gövdesiyle onaylıyor bunu. İçinde sonsuzluğa doğru yükselen bir şey var ama nefesi kesiliyormuş gibi kesiliveriyor o sonsuzluk duygusu bir anda. Sanki onu sınırlılığa mahkûm eden bir şey de var içinde, nasıl sonsuzluğa yükselten bir şey varsa. Kökünden kopan bir şey nasılda çaresiz kalırsa ve tutunacak bir yer bulamazsa bizde öyleyiz burada. Dalından ayrılmış yaprak gibi savruluyoruz fırtınalar önünde. Bu dünyada sürgünü yaşıyoruz tam anlamda. Tanrı’m nasıl bir dünya burası? Farkına vardığım günden beri bir türlü sevemedim be Tanrı’m burayı. Senin dünyan ama Sen yoksun. Şeytanlar istila etmiş burayı. Sana ait ne varsa bozmuşlar, öldürmüşler, yok etmişler, ta ki Seni bile öldürmüşler Tanrı’m bu insanlar. Nehir gibi kir akıyor her yerden. Bataklıkta can çekişiyor insan denilen ucube varlık. Gökten bile zehir yağıyormuş gibi hissediyorum bazen, çünkü göklere neyin yükseldiğini biliyorum. Öyle ya yükselen ne ise düşen de farklı bir şey olmazmış. Yaşamak nasıl da zor bir bilsen, nefes almak mümkün değil. Seni bilmek bile tehlikeli Senin dünyanda. Biliyorsun Tanrı’m biliyorum ama dokunmuyorsun. Zaten kendi kendilerine dokunuyorlar diyorsun mutlaka. Ama yine de yaşamak ölümden beter burada. Çekip alsan da başka bir dünyaya bırakıversen. Çok uzaklarda bir yerlerde mutlaka bir dünya olmalı, tertemiz, lekesiz, kötülüksüz. Ve ben o dünyayı istiyorum, bu dünyayı yakmak, yıkmak istediğim kadar. Çünkü burayı sevemedim, sevemiyorum, iğreniyorum buradan. Duyguların olduğu gibi yaşandığı, düşünlerin zaten eylem haliyle varolduğu, sonsuzluk içinde olunduğu için sonsuzluk özleminin çekilmediği bir dünyayı özlüyorum ben. Göklerin, dağların nasılda çekiyorlar kendilerine insanı. Nasılda bir anda yerden ayaklarının kesilivermesini ve yükselivermesini istiyor insan. Bu toprağa mahkûm olmak çok acı Tanrı’m. Kanatlanıp uçuversem diyorum bir an ve bir daha bakmadan ardıma yükselsem yükselsem göklerin sonsuzluğuna ulaşsam diyorum ve bir daha düşmesem geri toprağa. Niye yere bağlandık kaldık ki, niye yükselebilmek gibi bir yetinden mahrumuz ki? Kiriyle, pisliğiyle, kötülüğüyle geride bırakmak istiyor bu karanlık dünyayı insan. Cehennemin tüm şeytanları buraya doluşmuş sanki. Her tarafımıza kurulmuşlar ve bitevi kötülüğe sevk etmek istiyorlar bizi. Niye böyle Tanrı’m? Nasıl çözülecek bu bilmece? Çözümü bize bırakılmış bir bilmecemi gerçekten maruz kaldığımız bu durum? Nasıl da amansız bir kaos hüküm sürüyor zihnimizde, ruhumuzda, gövdemizde. Nasıl bir şey bu şey Tanrı’m ve neresi burası?

 

TANRI’NIN SESİ VİCDAN SESLENİYOR; YAPILMASI GEREKEN ACİLEN YAPILMALIDIR VE ÇÖZÜM ÖNERİSİ

 

Suç benim mi kardeşim böyleysem, Tanrı böyle yaratmış. Tanrı insan kılmış, öyleyse nasıl kılmışsa öyle yaşamak zorundayım. Hayvan gibi de yaşayamam ki, akıl var düşünür durur, kalp var hisseder, duygulanır, gövde var olmak ister. Böyleyse sözüm var söyleyeceğim. Şikayetim varsa dile getireceğim. İsteğim varsa isteyeceğim. Böyle yaparsam kötü mü olurum, hain mi olurum? O zaman ne yapayım söyleyin lütfen. Kimse de üzerine alınmasın, alınan olursa da alınacak diye sözümü yutup, içime atıp, kendi canıma zarar veremem. Kusura bakmayın kardeşim. Kimseye sözüm yok. Gerçekleri söylüyorum. Yemin ediyorum, Tanrı, Peygamber, Kitap ve Büyük İnsanlık şahit olsun ki hayat cehenneme döndü. İnsanlar acı çekiyorlar. Yemin ediyorum, tüm kalbimle, içtenliğimle, samimiyetimle söylüyorum, söylemek zorunda kalıyorum. Mutlak bir iyi niyetle söylüyorum. İnsanım ben kardeşim insan. İt değilim. Aklım var düşünüyorum, kalbim var duygulanıyorum, vicdanım var isyan ediyorum. Varolmak isteyen bir gövdem var, onun varolması adına söylüyorum. Ne yani her şeyi içime atıp cehennemde mi yanayım? İnsanız ve insan gibi yaşamak hakkımız var. Mal gibi yaşayamayız. Hayat yaşanmaz hale geldi. Doğalgazın var ısınamıyorsun, elektriğin var aydınlanamıyorsun, araban var binemiyorsun, suyun var kullanamıyorsun. Böyle olmaz, olamaz. Lütfen artık yapılması artık hak hale gelmiş, zorunluluk olmuş zammı yapın. Her şeye her saat zam geliyor. Öyleyse zam yapılması gereken şeye de zam yapın. En az 2.500 TL zam yapmanız gerekiyor. Ulaşım ücretlerinden haberiniz var mı? Konaklama ücretlerinden haberiniz var mı? Adeta cehennem olmuş yakıyor ulaşım ücretleri. Yemin ediyorum adeta füze gibi uçmuş. Şu an aklıma gelen bunlar. Yiyecek, içecek zaten yanına yaklaşılacak hali yok. Ama yemin ediyorum böyle ya. Böyle değilmiş gibi mi davranayım? Hayatın içindeyiz, can sahibiyiz, hissediyoruz kardeşim. Ne yani mal gibi mi yaşayalım, çakılıp kalalım mı olduğumuz yerde? Bu gerçekten ayıptır. Bu insan hakkı ihlalidir. Parası olanın zaten parası var ve o yaşar, ayakta kalır. Önemli olan çetin şartlarda yaşamak zorunda kalanlara yardımcı olmaktır. Öyleyse parası olanlara verilen paylar hayat şartları iyi olmayanlara ayrılabilir. İsrafa son verilebilir. Zira israfın hangi düzeyde olduğunu biliyoruz. Böylece adil paylaşım olmuş olur. Parası olmayanların parası niçin parası olanlara verilsin? Parası olanlara ekstradan verilen parayla her eve en az 10.000 liranın girmesi sağlanabilir ve böylece refah genele yayılmış olur. Herkes mutluluk ve huzur içinde yaşar. İnsan yaşamazsa, hiçbir şey yaşayamaz. Devlet, insanını onurlu yaşat ki, insanın da seni başının üzerinde tutsun. İnsansız neye yarar ki dünya ve içindekiler? Bu ülke kompradorların değil ve bu ülkede sadece onlar yaşamıyorlar ve dahi bu ülke uğruna ölenlerde onlar değiller, hiçbir zaman da olmadılar. Akla gelmeyip söylenmeyenleri de aklınız düşünüp söylesin.

Tarih: 26.03.2022 Okunma: 283

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?